Volkan Taha Şeker
Kurumlara girip çıkın, seyreyleyin..
Bazılarında, özellikle kapı önü takımları var. Hasarlı arabaların ön düzen takımları gibi bozuklar.
Amaçları, kapı ardındakini yüceltmek ve ulaşılmaz yapmak.
Böylece kendileri de sahipleri gibi basamak atlayacak ve yücelecekler.
Bu durum sadece insandan insana değil, insan hayvan ilişkilerinde de var (!)
Sizin pahalı bir köpeğiniz varsa, siz de zenginsiniz demektir.
Köpeğin sizi zengin gösterme uğraşı, kendi menfaatinedir. Sahibi zenginse, köpek de pahalıdır.
Paradoks gibi.
Toplum olarak yandaş olmayı seviyoruz. Özellikle son zamanlarda üç beş kitap dahi okumamış gençler arasında inançsızlık modası var. Bu dini inançsızlığın yanı sıra aynı zamanda amaçsal inançsızlığı da beraberine getiriyor. Boş yaşıyorlar. Bu yüzden hemen taraf oluyorlar. Taraflarının amaçlarını da dinleyip sindirmekten acizler. Bazıları da makam olduktan sonra taraf kalıyor.
Alakasız bir örneğe geçelim…
Yakın zamanda AK Parti Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser, yandaşlıkta sınıf atlamış, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı peygamber ilan etmişti. Sonrasında, başta partisi içinde gelen tepkiler nedeniyle istifa etmek zorunda kalmıştı.
Kimi zaman öyle büyük yandaş-yalakalıklar olur ki, yücelttiğiniz kişiyi de çok zor durumda bırakabilirsiniz. İşte Eser’in de yaptığı böyle bir yandaşlıktı. Kanımca, Başbakan Erdoğan bu sözü duyunca, o kişiyi dövmek istemiştir. Çünkü bazı şeyler kan vermez, kan kaybettirir.
Lakin yalakalık sınırı ayarlanınca tatlıdır, her ortamda.
Mimesis’e yayım yasağı koyanlara da sormalı. Dalkavukluk ettiğiniz kişilere yaranabildiniz mi yoksa Suriye savaşı, çatışmalı süreç gibi konuların gündemi işgal ettiği bu günlerde aşırı hassasiyetinizden dolayı amirlerinizce lanetlendiniz mi? Yandaş görünme çabanızda boğulacağınıza inanıyorum, daha önceki örnekte olduğu gibi. Çünkü dalkavuklukta egolar, hep daha fazlasını ister. Böylece mükemmel batış, kaçınılmaz olur.
Dalkavuk nedir peki?
Türk Dil Kurumu iki tanım yapıyor:
Birincisi şu: Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, huluskâr, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak, yaltak, yaltakçı, kemik yalayıcı, çanak yalayıcı
İkinci tanımı da şöyle:
Saraylarda devlet büyüklerini nükteli sözlerle eğlendiren kimse
Yahu soytarı demek istemişler.
Vay soytarılar vay…
Işık ve sevgiyle…
2 yorum
Yazdıklarınıza doğrusu cani gönülden katılıyorum…Yalakalık veya diğer adıyla yandaşlık hayatımıza o kadar yerleşmiş ki artık her bir birey kendi olmaktan kendi gibi düşünmekten vazgeçmiş kendini unutmuş şekilde amirlerine üstlerine açık bir ağızla bakıyor ve ağzından çıkan her kelimeye neredeyse biad ediyorlar…Bu ne kendini bilmezlik bu ne kaybolmuşluktur böyle…Oysa insan düşündüğü ve düşüncelerini söyleyebildiği sürece insandır…aksi durumda ise sanki kopyalanmış bir sürüden farksız…Bu sürü içinde olmayışım her zaman başıma dert açmıştır ama olsun ben yine de sürüde olmaktansa i
nsanca yaşamayı düşünmeyi ve KENDİM olmayı tercih ederim……..
……..Nacizane İnsan TUĞBA……..
Bnce bu yazıda en önemli şeyy birazda yazının nereye gittiğini anlıyamadanen sonda bi tokatt patlatması suratımıza o yüzden ben çok tuttum ve kendi blogumdada paylaşıyorum bu yazıyı izninizlen