Mehmet K. Özel
tetikçi” ikinci kat’ta bu sezon oynayan sert ve cesur oyunlardan biri. sert çünkü seyirciye ve dolayısıyla toplumumuza ayna tutuyor; bize bizi gösteriyor. cesur çünkü konu ettiği ortam hala devam ediyorken bunu yapıyor; sıcağı sıcağına, anlattığı ortam daha da koyulaşarak devam ediyorken; soğutmadan, üzerinden uzun yıllar geçmeden.
bariz bir şekilde hrant dink cinayetinin aktörlerini konu alıyor “tetikçi”. ancak, abdi ipekçi’yi, uğur mumcu’yu ve diğerlerini es geçmeden, unutmadan. “her seferinde aynı senaryo oynanıyor ve bu millet her seferinde aynı senaryoyu yutuyor” gibisinden bir replik… sahnenin arka duvarına iliştirilmiş gazetelerin birinden bize bakan abdi ipekçi fotoğrafı…
genç bir yazar olarak ebru nihan celkan aynı zamanda yönettiği bu oyunla, tanık olduğu dönemin/ortamın/ruhun fotoğrafını çekiyor. celkan bu ortamdan beslenen beş erkek portresi çiziyor; ibrahim, üzeyir, umut, cem ali… her birinin tonu farklı çizilmiş; baş koydukları yola inanç dereceleri, hiddet dereceleri, çıkarları, sosyal arkaplanları, gelecek hayalleri/kaygıları, eğitim altyapıları farklı, ama hepsinin geldiği/başladığı nokta az çok aynı; toplumun yoksul ve eğitimsiz kesimi.
oyunun kurgusu düz bir çizgide ilerlemiyor; hikayedeki ileri-geri gidişler ile polis sorgusu kısımları iç içe geçirilmiş. hikayenin gidişatındaki iki-üç-dört kişili sahneler ile polis sorgusundaki monologlar karşıtlık yaratılmış.
sorgu sayesinde tetikçinin annesi ve kız arkadaşının bakış açıları da oyuna katılarak fotoğrafın katmanları arttırılmış. ancak, anne ve kız arkadaşın bu anlamda büyük bir katkı sağladıkları söylenemez; onlar üzerinden öğrendiğimiz pek çok şeyi (tetikçinin ailesinin yoksulluğunu, tetikçinin hala misket oynadığını) oyunun gelişimi içinde diğer karakterlerden de duyuyoruz zaten.
anneden farklı olarak kız arkadaşı sorgu monologu dışında bir de son sahnede tetikçi ile son birlikte oldukları karşılaşmayı canlandırırken izliyoruz.
ikinci kat’taki çoğu yapım gibi, “tetikçi”nin de sahne tasarımı basit ve işlevsel. çok mekanlı hikaye tek mekana yerleştirilmiş farklı uzunluktaki banklar sayesinde anlatılıyor.
zemin bütünüyle gazete sayfalarıyla kaplanmış. ayrıca, arkadaki iki pencerenin arasına da üst üste gazeteler asılmış. zeminin bütünüyle yayılmış gazetelerle kaplanmış olması gibi keşke mekanın duvarları da bütünüyle gazetelerle kaplı olsaymış diye hayal ediyor insan.
sekiz kişilik oyuncu ekibi genel olarak başarılı. özellikle üçü öne çıkıyor; oyun boyunca hiç konuşmayan tetikçi umut yılmaz’da barış gönenen beden dilini ustaca konuşturuyor, son sahnede sesini duyduğumuzda ise, başka oyunlardan aşina olduğumuz bu oyuncunun bambaşkalaşmış sesiyle ürperiyoruz. oyunun açılışında ilk sorgusu yapılan karakter varto’lu cem ali güney zeki göker bizi oyunun atmosferine sokan, devamında canlandırdığı karakterin bütün endişeleri, gelgitlerini bize hakkıyla yansıtan bir oyunculuk sergiliyor. “tetikçi”nin tartışmasız bir numarası ise; vurguları, duruşu, beden dili, gözleri ve gülüşüyle güçlü kalabilmek için her an tetikte olan karanlık karakter, azmettirici ibrahim’de özgürcan çevik.
buluTiyatro yapımı “tetikçi” “bebekten katil yaratan karanlığı” sorgulayan bir yapıt.
“tetikçi” sezonun izlenmesi gereken oyunlarından…