Mehmet K. Özel
istiklal caddesi’nin marmara eteklerinde, gecekonduvari bir semtin ortasında, tek tük eski sivil mimari örneklerinin arasında, bir çıkmaz sokağın sonunda, demir atölyesinden dönüştürülmüş stüdyo’da çıplak ayaklar kumpanyası en yeni işleri “ters okyanus”u paylaşıyorlar seyirciyle.
kumpanya “ters okyanus”ta stüdyonun iki kata bölünmüş iç cephesini ve cephenin önündeki küçük alanı gösterinin gerçekleştiği sahne mekanı olarak kullanıyor. her kat ikiye bölünmüş; dört odacık var; alttaki birinin cephesi açık, diğeri kapılı , üstekilerin ikisi de pencereli. iki katı birbirine çelik döner bir merdiven bağlıyor. mekan bu haliyle, özellikle alain platel’in işlerinin “gerçekmiş gibi, ama sıfırdan bütünüyle tasarlanmış” setlerini andırıyor. burada ise; her şey doğal, nasılsa öyle, özel bir tasarım gerçekleştirmeden, olduğu gibi. zaten çıplak ayaklar “ters okyanus”u “ev gösterisi” olarak tanımlamışlar.
iki dansçı, mihran tomasyan ile duygu güngör yaklaşık 45 dakikalık yapıt boyunca bu doğal sahnenin etinden sütünden, en küçük parçasından, köşesinden bucağından, deliklerinden, kirişlerinden, kapısından pencerelerinden, basamaklarından, pervazlarından faydalanıyorlar.
“ters okyanus”ta, sona doğru seyircilerin alanı da, müthiş şairane bir şekilde işe dahil ediliyor; seyirciye kolay kolay deneyimleyemeyeceği müthiş etkileyici, “mekansal” bir atmosfer yaşatılıyor. ses de işin içine girince, etki katmerleniyor.
çukurcuma’nın kargacık burgacık sokaklarından geçip de ulaştığınız bu mekanda, ardı ardına gelen küçük büyülü anlar sonrasında “artık hiç bir şey beni şaşırtamaz” derken, hiç beklemeyeceğiniz nitelikte hayranlık uyandırıcı, mutluluktan iç hoplatan bir deneyim yaşıyorsunuz.
“ters okyanus” bütünüyle küçük (ve “büyük”) ilüzyonlardan, hayretten ürperten anlardan ve şiirsel fikirlerden oluşuyor. birbirleriyle bağlantıları gevşek parçalar bunlar. bir nevi “rüya” gibi, gözler açık görülen; belki de “herkesin yüreğinin bir köşesinde her zaman gecenin üçü” olan saatte hep birlikte gördüğümüz…