Bahar Akpınar
Ülkemizde zaman zaman tiyatronun ölü bir sanat dalı olduğu konusunda tuhaf açıklamalar yapılır. Kimseye hiçbir faydası olmayan pek çok başka tuhaflık gibi bu da sadece bize mahsus görünüyor. Bugün bir çok ülkede tiyatronun günlük yaşamın dokusuna sinmiş biçimde asırlık yolculuğuna devam ettiği aşikâr. Bu ülkelerden biri şüphesiz ki İngiltere.
Tiyatronun ölü bir sanat olduğunu akıllarının ucundan bile geçirmeyen İngilizler, gelecekte nasıl bir tiyatro yaşantısı olacağını şimdiden planlıyorlar. Akademiler ve tiyatro endüstrisinin birlikte yürüttükleri bu çalışmalardan biri geçtigimiz günlerde Glasgow’da gerceklesti. Glasgow Life ve Glasgow Üniversitesi’nin ortaklaşa girişimleri ile düzenlenen Kültür Konferansları’nın geçen ayki konuğu Royal Shakespeare Company’nin sanat yonetmeni Michael Boyd’du.
“Theatre in 2064: A Future Search” başlıklı konferansta Boyd’un üzerinde durduğu ilk konu, Royal Shakespeare Company’nin okullarla birlikte yürüttüğü tiyatro eğitimleri oldu.[1] İngilizler için bir kültür mirası olan Shakespeare’in, geleceğin seyirci ve sanatçıları olacak çocuk ve gençlere erken yaşlarda tanıtılmasının önemine değinen Boyd, Royal Shakespeare Company bünyesinde kurdukları eğitim biriminden ve okullarla birlikte düzenli olarak yürüttükleri eğitim programlarından bahsetti.[2] Bu calışmalarda dramaturginin önemine de değinen Boyd, Shakespeare oyunlarının farklı yaş gruplarına göre yapılmış uyarlamalarından örnekler verdi. Bu eğitim faaliyetlerinin ülke genelinde arttırılması gerektiğinin altını çizen Boyd, her yerel tiyatronun, bölgelerindeki okullarla ortak çalışmalar yürüterek, tiyatro konusunda eğitim programları uygulanmasının önemine dikkat çekti. Düzenledikleri eğitimlere Royal Shakespeare Company’nin oyuncularının katıldığını da belirten Boyd’a göre geleceğin tiyatrosuna yönelik arayışların en önemli basamağı geleceğin seyirci ve sanatçılarını oluşturmaktan geçiyor.
Bu projelerden biri Royal Shakespeare Company’nin Warwick Üniversitesi ile birlikte gerçekleştirdiği “Teaching Shakespeare” projesi.[3] Tiyatro endüstrisi ile akademiler arasındaki ilişkilerin canlı tutulmasının gerekliliğine dikkat çeken Boyd, endüstrinin akademilerden bilgi, akademilerin endüstriden deneyim talebinin ne denli önemli olduğunun altını çizdi. Boyd’a göre tiyatro akademileri ve endüstrisi arasında her iki tarafın da gönüllü olduğu ve baştan kabul ettiği bir iş bölümü olmalı. Sanatçıların akademik çalışmalar için zaman ve enerji bulmalarının mümkün olmamasının doğallığına dikkat çeken Boyd, bilgiye karşı istekli ve ilgili olunmasının önemine değindi. Endüstride görev yapanların tutkuyla araştırılmasını istedikleri konuların bulunmasının ne denli önemli olduğuna değinen Boyd, endüstrinin bu çalışmaları akademilerden talep etmesinin gerekliliğine dikkat cekti. Bununla birlikte, akademik dünyada görev yapanların çalışmaları öncesinde endüstri ile fikir alış verişinde bulunmalarının her iki alanı zenginleştirip, güçlendirecegini ve böylelikle tiyatroyu elbirliği ile dinamik bir geleceğe doğru yönlendirileceğine inandığını söyledi.
Boyd’un üzerinde durduğu bir diğer konu ise Shakespeare’in dünya kültür mirası olmasıyla ilgiliydi. Dünya üzerindeki çocukların %50’sinin Shakespeare’i okullarda ders olarak işlediklerine dikkat çeken Boyd, tiyatrolarca yürütülecek eğitimlerin Shakespeare’i tanıtma ve ona olan ilgiyi canlı tutmadaki önemini vurguladı. Bu yıl 6-8 Eylül tarihleri arasında düzenleyecekleri uluslarlararası bir konferans olan ve Shakespeare’in genç kuşaklar üzerindeki değer ve öneminin ele alınacağı “Worlds Together” projesinin böyle bir düşüncenin ürünü olduğunu belirtti.
Royal Shakespeare Company’nin bu konudaki bir diğer çalışması ise “Wiki Shakespeare” projesi. “Dünya Shakespeare Festivali”nin bir ayağı olan bu proje, katılımcıların desteği ile Shakespeare’in dünya üzerindeki okullarda nasıl ve ne amaçla öğretildiğini ortaya koymayı hedefliyor. Farklı ülkelerdeki Shakespeare eğitimlerinin örneklendiği kısa videolar ve projeye dahil olan ülkelerin listesine tiyatronun web sayfası üzerinden ulaşmak mümkün.[4] Türkiye’nin yer almadığı bu listede aralarında Cezayir, Azerbeycan, Bangladeş, Kanada, Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, Irak, Ürdün, Malezya, Peru gibi tiyatronun ölmediğini düşünen 45 ülke yer alıyor. [5]
Konuşmasında kültürler arası kollektif tiyatro çalışmalarının öneminden bahseden Boyd, Dünya Shakespeare Festivali’nin bir başka ayağı olan ve 21 Nisan – 9 Haziran tarihleri arasında 37 ülkenin katılımıyla düzenlenecek “Globe to Globe” projesinin önemine de değindi. Shakespeare’in, eserleri başka dillere çevrilen yazarlar arasında başı çektiğinin altını çizen Boyd, bu çevirilerin yalnızca dil düzeyinde kalmadığı, oyunların çevrildikleri kültür içerisinde yeniden şekillenerek zenginleştiktiklerini belirtti. Bu güne kadar yapılmış en kapsamlı cok dilli Shakespeare festivali olan özelliğini taşıyan “Globe to Globe” projesinde Shakespeare’s Globe sahnesinden duyulacak yabancı dillerden biri de Türkçe.. Oyun Atölyesi’nin hazırladığı Antonious ile Kleopatra 26-27 Mayıs tarihlerinde Shakespeare’s Globe’da sahnelenecek.
Michael Boyd, konferansının son bölümünde tiyatronun gelecekte farklı medyalar üzerinde de kendine yer edinebilmesinin önemine işaret etti. Facebook, Twitter, YouTube gibi sosyal medya alanlarını tiyatro ile biraraya getirecek pratik uygulamalar üzerinde araştırmaların yapılmasının önemine vurgu yapan Boyd, bunun nasıl gerçekleşebileceği konusunda bir fikrinin olmadığını samimiyetle belirtti. Bu sorunun başkaları tarafından cevaplandırılacağına inancının tam olduğunu belirten Boyd, gelecek üzerine düşünürken cevabını bildiğimiz değil, bilmediğimiz sorular sormanın ne denli önemli olduğunun altını çizdi. Boyd’a göre geleceğin tiyatrosunu bu soruları sorup onlara cevap bulabilenler şekillendirecek. 1996’dan beri Royal Shakespeare Company’de olan ve son on yıldır çok başarılı bir sanat yönetmenliği sergileyen Michael Boyd, 2012 Eylül’ünde yerini Gregory Doran’a bırakarak bu görevinden ayrılıyor. Aldığı bu kararın ardında, kendi kafasındaki soruların peşine düşme isteği ve yeni sorulara yer açma düşüncesi olduğunu belirten Boyd yeni insanlara yer verip, yeni düşüncelerin önünü açmanın yalnızca günümüz değil, geleceğin tiyatrosu için de önemli olduğuna inandığını belirterek konuşmasını tamamladı.
Anlaşılan o ki, gelecekte tiyatro herşeyi, herkesten daha iyi bildiğine inanan insanların ölü bir zemin üzerinde çizdikleri fasit dairelerden değil, cevabını bilmedikleri sorular sorma cesaretini gösterebilenler tarafından şekillenecek. Bu değişim içerisinde tiyatronun ölü bir sanat olduğunu söyleyenler ve onun önünü kesmeye çalışanlar yine bu yürekli insanlar tarafından mağlup edilecek.
[1] 2064’de Tiyatro: Bir Gelecek Araştırması
[2] http://www.rsc.org.uk/education/
[3] Teaching Shakespeare (Shakespeare’i Öğretmek): http://www.teachingshakespeare.ac.uk/
[4] http://www.worldshakespearefestival.org.uk/education/how-the-world-teaches-shakespeare/
[5] http://www.worldshakespearefestival.org.uk/wiki/AllPages.aspx