Volkan Taha Şeker
27 Mart geride kaldı.
Suskun kalarak diğer yazılanları okumak istedim.
Yazılı ve görsel basında yazılanlar, içtenlikten yoksun, içerikte mahzun.
27 Mart Abidesi olsa, bu yazılanlar, abide kitabesinin kiriş altlarına yazılacak cinsten. Kitabelerde kiriş olmaz, yani geleceğe iz düşürülemeyecek cinsten.
Konu 27 Mart, ama hiçbir birliktelik yok. Herkes kendi tiyatrosunu ve adını ön plana çıkarma derdinde. Oyun eleştirilerinde de, salt tiyatro ekiplerinin reklamları yapılmıyor mu? Bu ahlaki durmuyor. Yazarın, kendi ekiplerini veya da kendine yakın ekipleri “eleştiriciklerle” ön plana çıkarması, 27 Mart’ta da devam etti.
Çoğunluktaki yazılarda, oyunculara ve sanata uygulanan baskıdan söz etmişiz. Hemen hemen aynı cümlelerle, basmakalıp konuşmuşuz. Azınlık olarak iyi etkinlikler, kaliteli sunum ve bildiriler de var. Buna da tamam. Peki, ama neden çözüm önerileri getirilmiyor? Neden patron(!) tiyatroculardan oluşan bir ekip Meclis’e gidip dört parti ile görüşerek yeni anayasa için tiyatrocuların lehine kanun baskısında bulunmuyor? Köşelerden sallamak kolay.
“Peki, öyleyse sen neden bunu yapmıyorsun?” diye soracak olanlar çıkacaktır. Bunu yapması gerekenler, bizim gibi “sadece tiyatrocular” değil, resmi ve elinde sermaye ve baskı gücünü bulunduran, bakanlık yardımlarını babalarının soyadlarından olan kişilere dağıtan ve çakma ekipler kurarak sermaye paylaşan kişilerdir. Ellerini taşın altına koymuyorlar, aksine taşı ellerine alarak fırlatıyorlar.
Yerel yönetimlerden bakanlıklara kadar tiyatroyu elinde bulunduran herkes, sınıfta kaldı bu 27 Mart’ta. Etkinlikler sessiz harflerle yapıldı. Küçük harflerle…
Ülkenin en duyarlı isimlerinden biri de Okan Bayülgen. Her konuya eğiliyor, hiçbir konu karşısında da eğilmiyor.
Devlet Tiyatroları, Şehir Tiyatroları, Özel Tiyatrolar, Üniversite Tiyatroları, Amatör Tiyatrolar… Aralarındaki işbirliği eksikliği hatta üstten bakmalar, 27 Mart’ta daha da keskinleşti. Marjinal sendikalar ve dernekler var ama onlar da etkin değil. Olamazlar da. Çünkü onlar da kendi içmece masasındaki arkadaşlarına ödül veriyorlar. Ödülü alan da ego yaparak buna inanıyor. Zavallılar korosu…
27 Mart da, böylece layık görüldüğü gibi kutlanıyor!
27 Mart mesajımı Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay’a da ilettim:
Özel yetkili savcıların olduğu toplumda, özel yetkili tiyatrocular da olmalı. Özel yetkili tiyatroculuk ve sanatçılar arasında özerklik olamayacağı için, özel yetkili savcılıklar uygulaması da kaldırılmalı.
Işık ve sevgiyle…