Önce Tekel işçilerinin alana girişi ile hareketlendi ortalık ve ardından diğer sol gruplar, siyasi partiler, memur ve işçi sendikaları, demokratik kitle örgütleri, dernekler, sanatçı örgütleri, yazarlar, tiyatro ve sinema oyuncuları bu özel günün anlam ve önemine uygun ‘birlikten güç doğar’ şiarı ile alanda yerlerini aldılar. Bu yıl 1 Mayıs kutlamalarına sanatçı ve yazarlardan yoğun bir katılım vardı.
DİSK, Türk-İş, KESK, Hak-İş, Memur-Sen ve Kamu-Sen gibi işçi ve memur sendikaları, siyasi partiler CHP, ÖDP, EMEP, DSP, BDP, TKP, EHP de alanda sınıfın dayanışma ve mücadele gününde işçilere destek olup, güç kattılar. Diğer yandan Türkiye siyasi tarihinin mirasını yaşatan 68’liler Birliği ve 78liler Birliği ile beraber anarşistler, feministler, travestiler ve ekolojistler de omuz omuza vererek bu anlamlı günde bir araya geldiler.
Tiyatro dünyasından Genco Erkal, Rutkay Aziz, Mehmet Ali Alabora, Cüneyt Türel, Gülsen Tuncer, sinema oyuncuları Tarık Akan, Halil Ergün, Nur Sürer, müzisyenler Rahmi Saltuk, Sadık Gürbüz, Sabahat Akkiraz, Pınar Sağ, 1 Mayıs Marşı’nın yaratıcısı ve bestekar Sarper Özhan ve tabii ki 1977 yılındaki mitingde 1 Mayıs Marşı’nın yorumu ile belleklere kazınan ve o zaman kurucusu Ruhi Su’nun da içinde yer aldığı Ruhi Su Dostlar Korosu, sinema yönetmeni Engin Ayça, Ezel Akay, yapımcı Arif Keskiner ve daha adını yazamadığımız onlarca aydın, yazar, şair ve sanatçı katıldı. Aydınlar, ilk defa bu kadar yoğun bir katılımla alanda yerlerini aldılar.
33 yıl sonra ilk defa her kesimden insan Taksim’de olmanın heyecanı ile bir araya geliyor ve hep beraber haykırıyorlardı. Kimisi eski dostları ile yeniden bir arada olmanın mutluluğunu yaşıyor, bir başkası ise çocuklarına Taksim Meydanı’nın siyasi tarihimizdeki trajik tarihini anlatıyor, bir diğeri de sosyalizm ve özgürlük için yeniden yan yana gelmenin kıvancı ile daha bir şevkle haykırıyordu slogan haline getirdiği cümleyi.
Bütün konuşmacılar yeniden Taksim’de olmanın önemini vurguluyor ve adeta siyasi mücadelede Taksim Meydanı’nın sınıf hareketinin onuru olduğunun altı çiziliyordu. Bütün konuşmacılar (Türk-İş başkanı hariç, çünkü o konuşturulmadı öfkeli Tekel işçileri tarafından) Türkiye’nin içinde bulunduğu iktisadi, siyasi ve toplumsal durumu dile getiriyor ve siyasi iktidardan sorunlara yaklaşımında daha samimi olmasını ve çözüm üretme konusunda kararlı ve gerçekçi olmasını talep ediyordu.
1 Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda kutlamanın bu yıl bir başka önemli özelliği de sanat ve edebiyat insanlarının sınıf hareketinin yanında yoğun olarak yer almasıdır. Sanatçıların bu katılımı, işçi sınıfı, emekçiler ve emek hareketi açısından bir başka moral ve motivasyon kaynağı oluşturdu. Miting başlarken Timur Selçuk’un Ruhi Su Dostlar korosu ile birlikte seslendirdiği Nâzım Hikmet’in şiirinden kendi bestesi ‘Selam Yaratana’ adlı özgün şarkının çalınması ve ardından Türkçe ve Kürtçe olarak 1 Mayıs Marşı’nı meydandaki katılımcılarla birlikte iki yüz bin kişilik koro ile seslendirmesi de ayrıca katılımcılar için bir gurur kaynağı oldu.
Yazıyı 1 mayıs Marşı’nın bestelenme süreci, alanlara çıkışı ve kitlelerce sahiplenilerek popüler olması hakkında tarihi bir bilgi vererek bitirelim.
1974 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu, Bertolt Brecht’in sahneye uyarladığı Maksim Gorki’nin “Ana” adlı romanını sahneleme sürecinde oyunun müziklerini besteleme sorumluluğunu üzerine alan Sarper Özhan oyunda kimi sahnelere Brecht’in söz yazmadığını fark eder. Oyunda geçen ‘Rusyada Kanlı Pazar’ sahnesi için söz yazarak beste yapan Sarper Özhan 1 Mayıs Marşı’nı yazar ve bu şarkı oyunda en çok sevilen parça olur. Şarkıyı daha sonra ilk defa Ruhi Su Dostlar Korosu 1976 yılında alanlarda dile getirir ve o günden bu yana halk tarafından benimsenerek sahiplenilir.