Nedim Buğral
Yarıyıl tatilinin ikinci haftasında, Van Kadın Derneği organizasyonu ile Van merkezde çadırlarda ve sınıflarda kukla oyunları oynadım. Aşağıdaki yazım Van’da edindiğim izlenimleri içermektedir.
Van Kadın Derneği hakkında;
Van Kadın Derneği öncelikle, deprem sonrası kadına yönelik artan şiddet ve zorlaşan yaşam koşullarında kadınların ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yürütüyor. Dernek bünyesinde sürekli çalışan beş gönüllü dışında hem Van’dan hem de başka illerden zaman zaman çalışmalara gönüllüler, aktivistler de katılıyor.
Van Kadın Derneği’nin merkezde bir konteynır ofisi, bir de Kemenli konteynır kentin yanında ‘kadın dayanışma çadırı’ var. Bu çadırda aynı zamanda ergenler ve çocuklar için de çalışmalar yürütülüyor. Benim Van’da çocuklarla yaptığım ilk çalışmalar da bu çadırda gerçekleşti. Ayrıca Halkevleri çadırları, bir okul sınıfında ve bir köy okulunda da çocuklara kukla oyunları oynadım.
Çadırlarda Oynadığım Oyun Hakkında;
“Oyun, ormanda yaşayan üç arkadaş tavşan, köpek, sincap ve bir de yetişkin maymunun günlük hayatlarını eğlenceli bir biçimde göstererek başlıyor. Hikayenin problemi akşam ormanda yangın çıkması ile ortaya çıkıyor. Bobo ve Bademcik’in evinin yanması sonucu evsiz kalmaları ve ne yapacaklarını bilemediklerini söylemeleri ile kuklalar donuyor. Çocuklardan önerileri gelmeye başlıyor.
– Başka ormana gidin
– Yeni bir ev yapın
– Başka ağaçlar dikin
– Ağaçlar büyüyene kadar çadırda yaşayın
Bir süre daha öneriler geldikten sonra yapmaları en uygun olan şey ne diye çocuklar ile tartışıyoruz.
Oynadığım tüm oyunlarda “yeni bir ev yapana kadar çadırda yaşayacaksın” önerisi ile oyuna devam ettik.
Bobo ve Bademcik oyunun devamında yeniden evlerini yapmaya başladı. Onlara arkadaşları Tonki-Ponki de yardımcı oldu. Oyunun sonunda normal geçirdikleri eğlenceli gün biraz farklılaşarak yeniden oynandı. Oyunun son sözü, ‘çocuklar biliyorum zor günler geçiriyorsunuz, ama her şey normale dönecek, tıpkı şimdi oynadığımız oyundaki gibi’ oldu.”
Deprem sonrası çalışmalar hakkında;
Deprem sonrası psikolojik ve sosyal boyutlu çalışmalar, Marmara depremi sonrası yapılanların çok gerisinde. Özellikle uzmanlık gerektiren çalışmalarla ilgili sivil toplum kuruluşları ve ilgili meslek gruplarının düzenli çalışmalar yaptığından bahsedilemez.
Gönüllü olarak yapılan bu tip çalışmalarda -özellikle çocuklara yönelik- yapılacaklar net değil. Örneğin, çadırlarda yapılan çalışmalarda en ciddi problemlerden biri farklı yaşlardan çocukların aynı anda çadırda bulunması. Özellikle önergen çocukların bir kısmında zorba davranışlar gönüllülerce engellenemiyor. Bu da çocuklarla çadırlarda verimli etkinlikler gerçekleştirmeyi zorlaştırmakta.
Deprem sonrası çocuklarla çalışmalara dair önerilerim;
Deprem bölgesinde kısa süreli, uzun süreli çalışan kişi ve kuruluşların tecrübelerini birbirleri ile paylaşması şart. Tek defalık, haftalık ya da uzun süre devam edecek drama çalışmaları, tiyatro projeleri ve diğer sanatsal etkinliklere dair öneriler bir havuzda (bir kitapçıkta) toplanabilir.
Bugün Van’da olan yarın bambaşka bir yerde olacak, sonra binlerce çocuk bu çalışmalara ihtiyaç duyacak. Ve birileri sırt çantalarını alıp bu çocuklar için bir şeyler yapmaya çalışacaklar. O çantalarda yapılması gerekenler ile ilgili kitapçıklar, oyunlar ve rehberler de olsa, çantasını alıp da gidemeyenlerin de katkısı o çantaya konulacaklara dair olsa.
“Öğretmenim siz bir tiyatro kahramanısınız bizi çok eğlendirdiniz.” diyen Elif’e yanıtım: Asıl kahraman sensin. Sabah altıda kalkıp, çoğu zaman mutsuz görünen öğretmenlerin dersine buz üstünde yürüyerek gidiyor, sınıfınızı zarar gören okullardaki arkadaşlarınızla paylaşıp, zaten dağınık olan okulunuzda iyice kaotik bir ortamda eğitiminizi sürdürmeye çalışıyor ve on sekiz kişi ile paylaştığın çadırda ödevlerini yapmaya çalışıyorsun.