Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de haince bir saldırıda hayatını kaybetmişti. On binlerce insan cenazesini uğurlamıştı. Davası beş yıl sürdü. Dava sürecinde avukatların çabaları ile ortaya çıkan olayla ilgili pek çok ayrıntı açık bir şekilde şunu gösteriyordu. Devletin içerisinden pek çok “ağır abi” bu cinayete iştirak etmişti. En açık kanıtları sunacak bir bankaya ait kamera kayıtları silinmiş olmasına rağmen olay mahallindeki diğer kameralara göre cinayet günü henüz kimliği deşifre edilmemiş; orada bizzat cinayet için hazır bulunan başka şahıslar da vardı. Katil Ogün Samast’ın Trabzon’dan kalkıp İstanbul’a gelişi ve cinayet sonrasında kaçışı organize edilmiş bir eylemdi. Özetle her şey cinayetin bariz bir şekilde planlı, programlı ve örgütlü bir cinayet olduğunu gösteriyordu. Fakat bu delillerin hiç birisi dikkate alınmadı.
Beş yıl süren mahkeme fare doğurdu.
Beş yıl süren tiyatro acı bir sonla bitti.
Dava sonucuna göre cinayeti işleyenler Trabzon’dan kalkan iki kendini bilmezdi. Yasin Hayal ve Ogün Samast… Sadece onlar ceza aldılar. Böylece cinayetin beş yıl sonrasında, 17 Ocak 2012’de Hrant Dink bir kez daha göz göre göre katledilmiş oldu.
Demokratikleşme sancıları bir türlü sona ermeyen Türkiye aydınlatılmamış siyasi cinayet siciline bir yenisini daha ekledi. Taze bir yarasını daha kurtlanmaya bıraktı.
Yine de pek çok aydın ve sanatçıdan gelen tepkiler gösteriyor ki bu sefer hep tekrar eden senaryo tutmayacak. Bu sefer bir aydının kanı daha yerde kalmayacak…
Pek çok duyarlı insan 19 Ocak 2012, saat 13:00’da “bu dava böyle bitmez” demek için Taksim’den Agos’un önüne yürünecek. Ve yine aynı gün Taksim’de saat 19:00’da aynı şiarla insanlar bir araya geliyor…