Mimesis Söyleşi- Abdullah Arı’nın Tiyatro Eğitmeni Sait Şaşmaz ile Diyarbakır /Silvan’da bulunan Zembilfiroş Kültür Merkezi ve Kürt Tiyatrosu üzerine yaptığı söyleşisini yayınlıyoruz.
Merhaba sizi tanıyabilir miyiz?
Merhaba adım Sait Şaşmaz. Geçmişi olmakla birlikte yaklaşık altı yıldır tiyatro ile uğraşmaktayım. Diyarbakır ili Silvan ilçesinde bulunan Zembilfiroş Kültür Merkez’inde tiyatro eğitmenliği yapıyorum. Bunun yanında oyunculuk ve oyun yazarlığı da yapıyorum. Tiyatro ekseninde çalışmalarımı sürdürüyorum.
Zembilfiroş Kültür Merkezi ne zaman kuruldu? Tiyatro dışında hangi sanat dallarında çalışmalar yürütülüyor?
Zembilfiroş Kültür Merkezi aslında bir kültür merkezinden de öte -bir alışkanlık olarak kültür merkezi olarak ifade etsek de- esas olarak atölyeler düzenleyerek çalışmalar yapan bir kuruluş. Zembilfiroş Kültür Merkezi 2004 yılında ilçede kültür-sanat alanına duyulan ihtiyaç sonucu Silvan Belediyesi tarafından belediyeye ait binanın alt katının restorasyonu ile kurulmuş bir yapı. Çalışmalarını altı daldan oluşan atölye çalışmaları şeklinde yürütüyor. Bu bağlamda tiyatro, keman, bağlama, gitar, resim ve folklor alanında çalışmalar yürütülüyor.
Tiyatro atölyesi kültür merkezi kuruluşundan itibaren var mıydı? Tiyatro çalışması ne zaman ve nasıl başladı?
Ben 2007 yılının sonlarından itibaren burada çalışmaya başladım. Bildiğim kadarıyla Zembilfiroş Kültür Merkezi açıldığından itibaren tiyatro faaliyetleri de başlamış. Ancak çeşitli nedenlerle bu çalışmalar süreklilik kazanamamış. Fakat bazı dönemlerde aksayan bir şekilde de olsa tiyatro çalışmaları sürdürülmüş. Her dönem gelen tiyatro eğitmeni ve katılan öğrenci arkadaşlar kendi olanakları ölçüsünde faaliyet yürütmüşler. Ancak sürekli bir eğitmen ve öğrenci değişimi yaşandığı için, tiyatro alanında çokta bir gelişme sağlanamamış.
Siz 2007 yılında geldiğinizi söylediniz. Siz gittiğinizde sizden önce başlamış eğitmenler duruyor muydu?
Ben gittiğimde benden önce var olan eğitmenler ayrılmıştı. Ama tiyatro eğitimine devam eden yirmiye yakın genç vardı. Benden önce aldıkları eğitimi tamamlayacak şekilde eğitimlerine devam edebilecekleri bir müfredatla çalışmalara kaldığımız yerden devam ettik.
Eğitmenlik dışında başka çalışmalar yapıyor musunuz?
Eğitmenlik dışında yaygın olmasa da oyun yazarlığıyla da uğraşıyorum. Bunun yanında oyunculuk alanıyla da ilgiliyim. Ama çalışmalarımı daha çok eğitmenlik ekseninde sürdürüyorum.
Oyun yazarlığı da yapıyorum dediniz. Yazdığınız kitaplaşan çalışmalarınız var mı? Yada yazdığınız oyunlarla ilgili bilgi verebilir misiniz?
Henüz kitaplaşan bir çalışmam yok. Ama yazdığım oyun metinleri var. Kürtçe yazılmış “Êdî bese” ve “Sîyasetmedar” isimli komedi türüne giren oyunlar yazdım ve oynadım. Ayrıca skeç babında yazdığımız ve oynadığımız oyunlarımız da oldu.
Oyunları Kürtçe mi yazıyorsunuz?
Evet Kürtçe yazıyorum.
Zembilfiroş Kültür Merkezi Silvan halkına hitap ediyor. Bize Silvan’ın tarihi dokusu, toplumsal özellikleri ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Silvan tarihi bir kent. Geçmişi irdelendiğinde tarihi birçok uygarlığa beşiklik yapmış bir kent olduğu görülüyor. Dolayısıyla burada hüküm sürmüş olan medeniyetlerin bıraktığı zengin bir kültürel miras var. Bu miras irdelendiğinde karşımıza neolitik uygarlıklardan tutalım Roma, Sasani, Bizans, Arap, Ermeni ve Kürtlerden oluşan geniş bir kültürel miras çıkmaktadır. Bu mirasın en belirgin olanlarından biri Kürt tarihinde önemli bir yere sahip olan Mervanilerin Meyafarqin olarak bilinen başkentliğini yapmış olmasıdır.
İlçenin tarihi dokusu kültürel zenginliğini gösterirken aynı zamanda çok kültürlü yapısını da ortaya koymaktadır. Mimari dokusunda iz bırakmış bütün uygarlıklar kültürel hayatın dokusunda canlı kalarak var olabilmişler. Ezgilerde, mimari figürlerde ve dokumacılıkta tarihi miras varlığını sürdürmüştür.
İlçenin tarım ve hayvancılığa dayanan bir ekonomisi bulunmaktadır. Ekonomik hayatın bir parçası da “mevsimlik işçiliktir.” Yaz sezonuyla birlikte nüfusun önemli bir çoğunluğu Çukurova ve Karadeniz taraflarına ailecek mevsimlik işçi olarak gitmektedirler.
İlçenin ayrıca faili meçhullerle anılan bir geçmişi de var…
Evet. Ne yazık ki ilçenin zengin tarihi arka planına karşılık toplumsal hayat faili meçhullerle ortaya çıkan derin travmaların etkisiyle parçalanmış durumda. Bölgede yaşanan çatışmalar etkisini en derin şekilde burada hissettirmiş demek abartı olmayacaktır. Bugün Türkiye gündeminde tartışılan “Faili Meçhul Cinayetler” gerçeği kayıplar bağlamında ele alındığında en çok tahribatını burada göstermiştir. Her şeyden önce bu cinayetlerin odağında yer alan Hizbullah burada ortaya çıkmıştır. Kent nüfusunun önemli bir kesimi bu süreçlerde hayatın kaybetmiş, bir kesimi göç ederek ilçeden uzaklaşmıştır. Üretici nüfus göç ve katliamla dağıtılmış, ekonomik hayat durma noktasına gelmiştir. Bu anlamda toplumsal hayat ağır bir travma yaşarken, kültürel anlamda hiçbir aktivite kalmamıştır.
Süreç içinde sarılmaya başlanan yaralar ile hayat yeniden canlanmaya başlamış. Bütün bu tahribatlara rağmen toplum giderek özgüvenini kazanmaya başlamış. 2004 yılında özellikle de gençler arasında kültürel aktivitelere duyulan ihtiyaç bir arayışa yol açmış. Bu arayış kültür merkezini açığa çıkartmış.
Tiyatro eğitimlerini, atölye çalışmalarını nasıl yürütüyorsunuz?
Çalışmalar atölye düzeninde kurgulandığı için eğitimler altı aylık devreler şeklinde yürütülüyor. Bu altı aylık eğitimlerin sonuna doğru gelindiğinde verilen dersler çerçevesinde bir oyun belirleniyor ya da beraber ortak bir oyun yazılıyor. Bu oyun oynandıktan yani sahnelendikten sonra bu eğitimler sonuçlandırılıyor.
Devre bittiğinde yeni öğrencilerle mi devam ediyorsunuz?
Evet. Çünkü kurslarımıza katılanlar lise öğrencileri olunca çokta kalıcı olamıyorlar. Okul kazananlar veya dershaneye devam edenler tercihlerini okul veya dershane odaklı yapınca beraberinde bir değişime yol açıyorlar. Bu nedenle altı aylık eğitimler sonuçlandığında yeni kursiyerlerle devam etmek zorunda kalıyoruz.
Oyunlar tüm ekiple beraber mi yazılıyor?
Katı bir kural olarak öyle bir yaklaşımız yok. Ancak genel anlamda ortak yazma tercihimizdir. Ayrıca hazır repertuarlar üzerinde çalıştığımızda oluyor.
Oyunlarınızın dili nedir?
Genel tercihimiz Kürtçe olmakla birlikte, Türkçe oyunlar da oynuyoruz.
Hangi yaş grubundan ve kesimlerden insanlar tiyatro atölyesine eğitim almaya geliyor.
Özel olarak bir yaş grubu belirlemiş değiliz. Ancak hitap ettiğimiz kesim öğrenci gençlik. Kültür merkezine gelen insanların çoğunluğu lise ve üniversiteye hazırlık yapan öğrenci kesim. Bunların dışında sınırlı sayıda çalışan kesimde var.
Altı aylık eğitimden sonra kalmak isteyenlerle farklı bir çalışma yapılıyor mu?
Kalmak isteyen arkadaşlarla bir grup kurmaya çalışıyoruz. Bu konudaki çabamız uzun zamandır sürüyor. Çeşitli zamanlarda gruplar da oluşuyor. Ama işte gençlerden birileri üniversite sınavını kazandığı zaman gitmek zorunda kalıyor. Bu durumda grup çalışması sekteye uğruyor. Bu açıdan sürekli bir değişim yaşanıyor. Bu durum atölyeye gelenlerin çoğunluğunun öğrenci ya da öğrenci olma potansiyeli olan gençlerden oluşması nedeniyledir. Kalıcı olanlar daha çok sınavı kazanamayan ya da tercih yapamayan gençlerden oluşuyor.
Bu durumdan dolayı ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz?
Tabi sürekliliği olan bir grup oluşturmada sorun yaratıyor bu durum. Bu konuda bir arayış içindeyiz. Mesleki açıdan kalıcı olan (öğretmen vs.) bazı kesimlerle ortaklaşmayı düşünüyoruz. Bunlarla belli bir diyalogu geliştirerek beraber iş yapmaya çalışarak bir gelişme sağlanacağı düşüncesindeyiz. Birçok insanın bu kültürel aktivite içinde yer alarak kendini ifade etmek isteyeceğini düşünüyoruz. Bu kesimlerden kurulu bir tiyatro grubu oluşabilirse ki, en azından ekonomik olarak sorunları daha az ve sabit olarak burada yaşadıkları için böyle bir avantajları var. İşte bu konuda geçmişten beri bir grup oluşturma tiyatro çalışmalarını gruplaştırma konusunda çabalarımız var. Ama önceliği buraya verdiğimiz için şartlar ölçüsünde istediğimiz randımanı yakalamadık.
Şu anda bir tiyatro grubunuz var mı?
Evet 10 kişilik bir tiyatro grubumuz var.
Bugünlerde gösterimde olan bir oyununuz var mı?
Gêjo adlı bir perdelik komedi oyunumuz var.
Peki altı aylık atölye çalışmalarında Kürtçe tiyatro eğitimi kaynakları konusunda sorun yaşıyor musunuz? Müfredatınız var mı?
Genel hususları kapsayan bir müfredatımız var. Tiyatro tarihi, oyunculuk, dramaturgi, tiyatronun estetik akımları, sahne sanatı ile bu bağlamda diksiyon vb. derslerini kapsayan bir müfredatımız var. Dil konusunda ise tercihen Kürtçe anlatıyoruz. Ama birtakım metinleri tartışırken öğrencilerimiz buralı olsa bile Kürtçe biliyor olsalar dahi –işte yoğun asimilasyondan dolayı- bazı kuramsal metinlerde anlama konusunda sıkıntılar oluyor. Bu anlarda konuları Türkçe de anlatıyoruz. Bizim amacımız öğrencinin bir şeyler alması bu çerçeveyle yaklaşıyoruz.
Tiyatro alanında Kürtçe eğitim materyallerinin eksikliğinden –hatta olmamasından- kaynaklı bir sonuç olarak karşınıza bu durumun çıktığını düşündüğünüz oldu mu?
Tabi böyle kaynaklara ihtiyacımız var. Ama bu durumu bizlerin –tiyatro çevrelerinin- duyarsızlığı ve hantallığı olarak görebiliriz. Aslında acı bir noktayı tarif etmiş oluyoruz. Gerçekten bizler bu işin kütüphanesini yaratamadık. Bu durumu bu işin içinde olan herkes açısından söylüyorum. Herkesin bu konuda sorumluluğu var. Kürtçe metin yazarlığı belli ölçüde gelişse de, kuramsal düzeyde gösterilebilecek bir gelişmeden söz edemeyiz. Kürt tiyatrosu varlığını Kürtçe yazılmış metinlerle ifade ediyor dersek abartmış sayılmayız. Temel kuramsal bağlamda irdelendiğinde Kürt Tiyatrosu’nu tanımlamada ciddi anlamda zorlanacağımızı düşünüyorum. Yaptığımız sanatın yapılmış olanlardan farkını tarif etmekten tutalım, yaptığımız sanatın estetik açıdan tarifine kadar birçok husus henüz netleşmiş değildir. Bunun yanında eleştiri kurumu da gelişmemiştir. Kürt tiyatrosu kütüphanesine ve eleştiri kurumuna kavuştuğunda gerçek kimliğine kavuşacaktır.
Tabi bu konudaki temel kaynakların çevirisi konusunda da bir gelişme yok…
İşin önemli bir boyutu da hiç kuşkusuz dediğiniz yöndür. Bu konuda ne yazık ki, sınırlı bir çaba var. Kültür kurumlarında eğitim materyallerimiz Türkçedir. Temel oyun metinleri ve kuramların Kürtçeye kazandırılması bu konuda önemli bir sıkıntıyı giderecektir. Bu konuda geçmiş yıllarda Aram Yayınları tarafından Moliere’in Cimrisi ve Tartuffe, Hastalık Hastası adlı kitapları Kürtçeye çevrilmişti. Bugün de bu çevirilerin yapılması bu yetersizlikleri giderecektir.
Peki bu konuda bir tartışma veya bu ihtiyaca dönük herhangi bir çalışma var mı?
Böyle bir ihtiyacın varlığı herkes tarafından kabul görüyor. Keza bunun tartışmaları da yapılıyor. Ama bu konuda bir üşengeçlik de var. Yani bu konuda bir adım henüz atılmadı. Ama şu anda bildiğim kadarıyla bu konuda bir takım çalışmalar var. Ama henüz kimse bu çalışmaları üstlenmedi. Biz de henüz üstlenmedik. Ancak tabi böyle bir ihtiyacın giderilmesi gerekiyor.
Tekrar Silvan’a döner isek, gösterim için sahne sorunu yaşıyor musunuz?
Günümüz itibariyle belediyenin bir konferans salonu var. Minyatür denebilecek bir sahnemiz var. Bu sahne bizim şimdilik ihtiyacımızı görüyor. Ancak Silvan için düşünüldüğünde bu sahne ihtiyacı karşılayacak nitelikte değil. Bu nedenle yeni bir kültür merkezine ihtiyaç duyuluyor. Bildiğim kadarıyla belediyenin böyle bir merkez açma kararı var. Böyle bir merkez kurumsal bir kimliğimizin oluşmasına da katkı sunacaktır. İçerik itibariyle bizleri daha kurumsal arayışlara sevk edecektir diye düşünüyorum.
Eğer hedeflenen kültür merkezi kurulur ise o zaman atölye çalışmaları değişir daha farklı bir tarzda tiyatro çalışmaları yürütülebilir. Kurumsal araştırmalar ile tiyatro alanında daha düzenli çalışmalar yapılabilir. Biraz daha sistemli biraz daha geleceği yakalayacak ve okullaşma hedefini esas alan bir sistem ile yürütülebilir. Tabi mekân sorunu çözülür ise bu çalışmalar başlayabilir. Eğer bu yönlü sorunlar çözülür ise halkında ilgisinin daha aktif olacağını düşünüyoruz. Bu alanda belki de hiç tanımadığımız bilmediğimiz sanat alanında bir arayış içinde olan insanlarla daha sağlıklı iletişim kuracağız. Mekânsal altyapı tamamlandıktan sonra tabi meselenin diğer kısımları olan eğitim, materyal vb. kısımlarının da çözülmesi gerekiyor. Hem işin daha profesyonel olması için hem işin daha açığa çıkması içinde bunun üzerinde tartışmalar sürdürüyoruz.
Her eğitim döneminden sonra bir oyun çıkarılıyor mu?
Her yıl bir oyun çıkarıyoruz. Geçen yıl oyunumuzun turnesini yaptık. Bölge düzeyinde bir turnemiz oldu.
Hangi oyunla turne yaptınız?
Benim yazdığım Siyasatmedar adlı komedi oyunu ile Mardin ve Diyarbakır ilçelerini kapsayan bir turne yaptık. Aynı oyunla Tatvan Kültür-Sanat Festivali’ne katıldık.
Seyirci ile iletişiminiz nasıl? Oyunlarınızı nasıl buluyorlar?
Bir oyun seçilirken seyirciyi hesaba katmak zorundasınız. Çünkü nihayetinde siz seyirciye oynuyorsunuz. Bir derdiniz vardır. Bir şeyler anlatmak istersiniz. Bunu kime anlatacaksınız, seyirciye anlatacaksınız, dolayısıyla seyircinin algısını göz ardı edemezsiniz. Ama seyircinin ilgisini sağlayan oyundan başkası değildir. Yani metin bir şeyler verebiliyorsa, oyuncular bir şeyleri aktarabiliyorsa, keyif alabiliyorsa seyirci oyunu olumlu buluyor. Bizim oynadığımız Siyasetmedar adlı oyunumuzu yaklaşık on yerde oynadık. İkinci yılda da oynadık. Hatta geçen yıl Tatvan ilçesindeki festivalde de sahne aldık. Seyircinin ilgisi beğenisi genelde olumluydu. Oyun bittikten sonra kulise gelip oyun ile ilgili olumlu ve olumsuz düşünceleri dile getirmeleri ile alkışlarından ilgilerinden bunu çok rahat görebildik. Seyirci çok kötü bir noktada değil aslında ama demin anlattığım gibi vermek istediğiniz ona uygun ise, onun beğenebileceği şekilde bir metin ve oyunculuk ise kendisi bunu kabul ediyor zaten bu noktada.
Gördüğümüz kadarıyla tiyatro seyircisinin daha çok komediye ilgi duyan bir seyirci profili var. Bu durum belki de toplumsal yaşamımızın zorlu şartlarından kaynaklanıyor. Hayatın boğucu atmosferinden kurtulma istemi komediye ilgiyi getiriyor düşüncesindeyim.
Bölgede farklı il ve ilçelerde var olan tiyatro grupları ve çalışmalarıyla iletişiminiz var mı?
Evet bölgede birçok il ve ilçede tiyatro grupları var. Tiyatro ile ilgilenen sanat ile ilgilenen birçok grup var. Herkes kendi çabasıyla bir şeylerle de uğraşıyor ama iletişim noktası yetersiz kalıyor. Sınırlı bir ilişki var. Kurumsal ilişkiden ziyade birtakım ortamlardan, platformlardan işte birbirini tanıma var ise bunun üzerinden süren bir diyalog var. İlişkiler çok da verimli bir alışverişe yol açmıyor. Oysaki bütün bu grupların tiyatro çalışması içinde yer alanların belli bir ilişki ağı içinde olması daha doğrudur. Bizler için bu sıkıntılı bir noktadır. Bireysel ve sınırlı kalan bir ilişki biçimi var. İlişkilerin gelişmesi önemli çünkü ilişkiler tartışmayı, yeni arayışlar geliştirmeyi, belki tetikler veya bunlara vesile olur.
Zaman ayırdığınız. Teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.
Abdullah Arı