Fase / Keersmaeker

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mehmet K. Özel

Anne Teresa De Keersmaeker İstanbul’a ilk geldiğinde, Tiyatro Festivali kapsamındaki “Raga For The Rainy Season” gösterisi sırasında AKM’nin sıcak ve bunaltıcı büyük salonunu akın akın terk etmişti seyircimiz. Hatta ilk akşam alkışın sönüklüğünden ve hemencecik bitivermesinden, Keersmaeker selama bile çıkmaya fırsat bulamamıştı. Yanlış hatırlamıyorsam ancak ikinci akşamki selamda Keersmaeker’i sahnede görebilmiştik.

30 Eylül cuma akşamı fulya sanat’ta idans05’in açılışını yapan “Fase”de bizzat dans eden 51 yaşındaki Keersmaeker’i bu sefer çığlıklarla ve kuvvetli bir alkışla selamladık. Umarım yıllar önceki değerbilmezliğimizi affettirebilmişizdir.

Gerçi “Fase”de de salonu, özellikle ilk bölüm sonrasında terk edenler yok değildi, ama salonun çoğunluğu bu çağdaş başyapıtı sonuna kadar izledi.

Gittikçe süreleri kısalan dört bölümden oluşan “Fase”de; Keersmaeker’in koreografisine Amerikalı minimal besteci Steve Reich’in farklı tarihlerde bestelediği dört müzik parçası eşlik ediyordu. Aslında koreografi müziğe eşlik ediyordu demek daha doğru çünkü “Fase”in çıkış noktası ve koreografik kurgusu bütünüyle Reich’in müziğinin yapısına dayanıyordu: Basit bir müzik “kelimesi”nin (cümle bile değil, bazı parçalarda sadece “kelime”nin) durmadan tekrarlanması, tekrarlanırken kaydırılarak icra edilmesi veya her bir tekrarda eklenen yeni “harflerle” (notalarla) kelimenin değişmesi, dönüşmesi, evrilmesi.

Koreografi her ne kadar, çıkış noktası olan müzik gibi soyut da olsa; kullanılan kıyafetler, objeler (lamba, sandalye) ve ışık tasarımı yapıta dramaturjik bir altyapı sağlıyordu. “Fase”den kendi çıkardığım hikayeyi anlatsam, yapıtı seyretmiş olanları bayağı bir eğlendirmiş olurum sanırım; “bu yapıtta bunları mı gördün!” diye. O yüzden kendime saklıyorum. Tek iddiam, “Fase”in, soyut bir yapıt gibi görünmesine karşın, betimleyici bir tarafının da olduğu.

Dört bölüm içinde; dansçılar için teknik olarak, seyirciler için de seyretmesi (sabretmesi) en zor olan ilkinde (“Piano Phase”de) Keersmaeker birkaç bariz hata yaptı. Koreografinin had safhada mekanik ve hareketlerdeki değişimlerin fark edilmesi imkansızcasına belirsiz olduğu bu bölüm ancak hatasız ve mükemmel şekilde dans edildiğinde, amaçlanan etkiyi seyredende yaratabilirdi. Dansçıdan bu kadar üst seviyede bir konsantrasyon, partneriyle aynı nefesi alırcasına bir birliktelik ve makinevari bir dakiklik talep eden böyle bir “üstün insan” koreografisini tasarlamanın cüretkarlığı bir yana; bunun kendi tasarımcısı tarafından bile sahnede hatasız, hakkıyla gerçekleştirilemeyeceğine tanık olmak rahatlatıcıydı. Acaba Keersmaaeker’in daha gençkenki “Fase” performansları nasıldı diye düşünmekten kendimi alamadım. Bir yandan da, Keersmaaeker keşke şans’ı, rastlantı’yı ve hata’yı da “fase”in bir parçası yapsaymış diye geçirdim içimden. Belki de böyle bir yapıtı vardır ve benim haberim yoktur…

Raga For The Rainy Season” hezimetinden sonra bir daha kolay kolay yolunu İstanbul’a düşürmez herhalde diye hayıflandığım Keersmaeker’i, hem de bizzat dans ederken sahnede seyretmek büyük bir keyif ve şanstı biz İstanbullu dansseverler için.

Reich’in 1995 tarihli “Proverb” bestesinde kullandığı Wittgenstein’ın “welch ein kleiner gedanke doch ein ganzes leben füllen kann!” (ne kadar küçük bir düşünce bütün bir hayatı kaplayabilir) sözü gibi; hem Reich’ın “Phase” müzikleri hem de Keersmaeker’in “Fase” koreografisi küçük ve basit fikirlerden nasıl büyük bir yapıt, bir başyapıt yaratılabileceğinin en güzel örnekleri.

İdansçılara teşekkürler…

Danzon

 

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Mehmet K. Özel

Yanıtla