Mehmet K. Özel
İkincikat ekibi sıfırnoktaikiciler tiyatro dünyamızda ezber bozmaya devam ediyorlar. Bu sezona iki yenilik ile girdiler.
Bir: Ekim başı olan perdelerin açılma tarihini Eylül başına çektiler. Çok da iyi ettiler.
Kendimi bildim bileli (yani son 30 yıldır) bizim tiyatrocular Mayıs’ta paydos eder, güney sahillerimizde uzun bir tatil yapar, sonra da Ekim başına oyun yetiştiremez ancak Kasım’da, Aralık’ta sahnelere dönerlerdi. Son yıllarda, özellikle alternatif tiyatro topluluklarının kendi mekanlarına sahip olmalarıyla birlikte sezon Haziran’a kadar uzamıştı; perdelerin açılışı ise hala Ekim-Kasım’dı. İkincikat sezona 2 Eylül’de hem de bir prömiyerle “perde” dedi.
İkincikat’ın ikinci uygulaması ise; yine ülkemizde -en azından benim son 30 yılda- rastlamadığım şekilde, sezonun ilk dört ayının programını açıklamış olmaları.
Malum, bizler öyle uzun vadeli düşünebilen, plan-program yapan bir toplum değiliz; günlük yaşarız, tepkilerimiz ani olur, hafızamız balığınki kadardır. İkincikat bizleri program yapmaya alıştıracak; yer kalmadığından çok ileriki bir tarihe almak zorunda kaldığımız biletlerimizi unutmama antrenmanı yaptıracak.
Sıfırnoktaiki ekibinin bahsettiğim iki yeni uygulaması, Oyun Atölyesi’nin yıllardır internetten günü gününe yayınladıkları prova notlarından sonra, benim için son yıllardaki tiyatroya dair en hoş gelişmelerden…
Umarım önümüzdeki yıl diğer alternatif topluluklar da sezon açılışlarını eylül başına çekerler. Değil mi ki West End’de yılın 12 ayı perde hiç kapanmıyor, bari bizde de en azından 10 ay kesintisiz tiyatro keyfi yaşanabilsin.
..
Sıfırnoktaiki’nin, bu güzel gelişmeler yanında, geçtiğimiz yıllarda oyun bileti olarak verdiği oyun afişinden kitap ayracı uygulamasından vazgeçmiş olması ise üzücü.
Yeni biletlerinin kırmızı rengi ve üzerindeki kapı çizimi çok güzel, güzel olmasına, ama hepsi bir örnek ve salona girerken yarısı gelişigüzel şekilde kopartılıyor.
Eski biletleri oyunu gördüğünüz tarihlerde okuduğunuz bir kitabın sayfaları arasında unutmak ve yıllar sonra hiç beklenmeyen bir anda onlarla karşılaşıp oyunu ve o zamanı hatırlamak olasılığı varken, yarım yamalak kalmış yenilerini oyun sonrasında rastlanan ilk çöp kutusuna atmak zorunda kalıyorsunuz. Belki ilk seçenek fazla nostaljik gelebilir, ancak ikincisi de fazla “fast food”!
…
Bu hafta ikincikat’ta “Limonata” ve “Aut” ile ben de 2011-2012 sahne sanatları sezonunu açtım. Oyunlarla ilgili izlenimlerimi vakit bulunca etraflıca yazacağım.
Herkese verimli, heyecan dolu ve taze soluklu bir sahne sezonu diliyorum…