Yaşam Kaya
DestAR Tiyatro, Türkiye şartları içinde Kürtçe Tiyatro üreterek büyük işler gerçekleştiriyor. Cumhuriyet tarihinde ilk kez Kültür Bakanlığı’ndan Kürtçe Tiyatro yaparak ödenek alan topluluk, ülkenin sanatsal farklılığını toplumun tüm kesimlerine göstermeyi başardı. Üstlendiği misyonun yanında ürettikleri ile sadece tiyatro camiasından değil, sanatın farklı alanlarından destek alan DestAR Tiyatro, Reşê Şevê (Karabasan) adlı oyunuyla Kürtçe dilinde kadının toplumsal sınıf farklılığını gözler önüne seriyor.
Toplumda Kürt olmak ya da olmamak
Reşe Şeve (Karabasan) Kürt kadını Gülizar’ın toplumsal çürümüşlüğe maruz kalmış insan yapıları içindeki konumunu sahneye taşımış. Sokaklarda her köşe başında karşımıza çıkan ve kimselerin görmek istemediği başkalaşmış hayatlardan bahsediyoruz. Çöp toplayarak yaşamını devam ettirmek isteyen bir kadının doğduğu ilk günden bu yana yaşadığı zorluklar sahnenin dört bir yanında görülüyor. Sevdiği erkekten koparılarak başka bir adama satılması, çocuk yaşta Gülizar’a büyük sorumluluklar yüklenmesi izleyenleri derin düşüncelere sokuyor. Sokakta arkadaşlarıyla ip atlarken yaşlı bir adamın koynuna zorla sokulan Gülizar, ahlaksız bir toplum anlayışın sadece küçük bir örneği. Kürtler arasında değil, Türkiye’de yaşayan birçok toplum içinde görülen bu sapık, ahlaksız gelenek-görenekler hepimizin ortak kaderini oluşturuyor. Gülizar, yaşama sıkı sıkıya tutunurken para karşılığı tüm yaşamı bir sona sürükleniyor! Çöp toplarken çocukluğuna gidiyor bir anda. Babasıyla hesaplaşıyor. Mecburen beraber yaşadığı adamın ölmesi üzerine beş parasız sokaklarda çöp toplaması üzerine kendisi ile konuşuyor. Susuyor! Ağlıyor! Gülüyor! Gülizar tüm bunları insanların gözlerinin içine bakarak yapıyor; hepimizin kendisinden bir parça bulmamızı istiyor. Ve rüyasında gördüğü karabasanlar… Gülizar’ın gerçekle rüya arasında kalan düşüncelerini aktarıyor bizlere! Korkularını, hayattan beklentilerini hissetmemizi sağlıyor.
“Mêrê Şevê” (Gecenin erkeği) ya da “Reşikê Şevê” olarak da bilinen Anadolu ve Mezopotamya’da daha birçok ismi ve versiyonu olan “Reşê Şevê” (Gecenin karası), dev gölgeler ve siluetler biçiminde görünen cinler ve yaratıklar gibi ruhani varlıklar çocukluktan başlayarak insanlarda psikolojik bir korku ve baskı aracına dönüşmüştür. Gülizar’ın hayatını mahveden babası, kocası ve toplum birer Reşê Şevê olup sahnede beliriyor.
Reşê Şevê Türkçe Üst Yazılı Sahnelerde!
Oyunu Berfin Zenderlioğlu, Mîrza Metin yazmış. Ayrıca Mîrza Metin oyunun yönetmeni. Berfin Zenderlioğlu ise Gülizar olarak sahnede karşımıza geçiyor. Oyunda Kürt kadını Gülizar üzerinden Türkiye’nin geneline ulaşan sistemli bir eleştiriye şahit oluyoruz. Kadını 2. sınıf gören töre anlayışının bir uzantısı şehirleşmiş insanlar arasında da sürüyor. Toplumsal alanda kadını seks objesi, emek gücü dışında gören zihniyetin kırsal kesimde ve şehirde aynı kafaya sahip olması şaşırtıcı olmasa gerek. Sonuçta bu algı ile yetişen insan yığınları, içinde yaşadığımız dünyada bizle nefes almaya devam ediyorlar.
Mîrza Metin, oyunu sahneye aktarırken kabuslarla gerçek dünyayı birbirinden keskin çizgilerle ayırıyor. Gülizar’ı toplumun tamamına anlatmak için Türkçe üst yazı kullanan yönetmen, sahnede tamamen oyuncunun önünü açan bir anlayışla Reşe Şeve’yi kurgulamış. Çok başarılı! Berfin Zenderlioğlu, Gülizar’ın psikolojik yapısını öyle güzel çözümlüyor ki, onu izlerken insan yaşamını bir kez daha gözleri önüne getiriyor. Kimlik sorunu, kadın olmanın verdiği itilmişlik ve emekçi kadın anlatımlarında Berfin Zenderlioğlu ayrıcalığını izliyoruz. Mensur Zîrek, Selman Akkuş karabasan sahnelerinde insanların kabuslarını güzel yorumlamışlar.
Reşê Şevê (Karabasan) Kürt, Türk, Arap, Ermeni, Rum… Irkı ne olursa olsun, Türkiye topraklarında yaşayan kadınların ortak sesi! Sahnedeki Gülizar’ı yaşamın her alanında görebilirsiniz. Şermola Performans’ta izleyenlerini bekleyen gösteriyi kaçırmayın!