(“Nasıl bir tiyatro örgütlülüğü?” sorusuyla bir araya gelen İstanbul grupları “Sahne İstanbul” sloganıyla bir tartışma başlatıyorlar. Ayrıntılı bilgiye http://sahneistanbul2011.wordpress.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.)
Genel anlamda tüm sahne sanatları, işin özü gereği, örgütlenme ihtiyacının zaruri olduğu faaliyet alanlarıdır. Öyle ki sahne üzerinde bir oyun ya da performans sergileyen herhangi bir topluluk ilk önce kendi iç örgütlenmesini sağlamak durumundadır. Bu da icra edilen eserin bir sanat ürünü haline gelmesi için grubu oluşturan bireylerin bir arada ve paylaşım içerisinde olmalarını kaçınılmaz bir gereklilik haline getirir. Sahne üzerinde ya da sahne gerisinde sanatla uğraşan insanlar arasında gelişen bu dayanışma ilişkisinin tüm sahne sanatları alanına yayılması ve farklı gruplar ile bireylerin daha geniş dayanışma ağları kurması, kolektif olarak herkesin aldığı oksijen miktarını arttıracak olumlu bir gelişme olarak görülür.
Fakat sahne sanatlarıyla amatör ya da profesyonel düzeyde ilişkilenen birçok insan örgütlenmenin gerekli olduğunu savunan genel kanıyı paylaştığını belirtmesine rağmen, ne yazık ki bir süredir büyük bir heyecan ve cesaretle başlatılan pek çok girişimin hüsranla sonuçlandığı bir dönemden geçiyoruz. Bugün var olan haliyle örgütlenme arayışında olan tiyatrocular ve tiyatro grupları; içe kapanma, genel gündemlerden kopma ve dolayısıyla sinik bir alt-kültür odağı haline gelme ya da resmi kurumlara fazlasıyla bağlı politikalar geliştirme eğiliminde olup, alternatif ve bağımsız bir duruş sergilemekte zorlanarak hakim yargıların boyunduruğu altına girme riski ile karşı karşıyadır. Bu noktada biz aşağıda imzası bulunan topluluklar, “tiyatromuzun nasıl bir örgütlenmeye ihtiyacı var” sorusunun yeni baştan sorulacağı ve cevaplanmaya çalışılacağı bir sürecin gerekliliğine inanıyor, yaşanacak geniş katılımlı bir tartışmanın günümüz şartlarında yeni yapılanma biçimlerine kapı aralayacağını savunuyoruz. Sahne sanatları alanının yanı başında duran sinema ve televizyon dünyasının son dönemde yaşadığı örgütsel hareketlilik bizlere de “nasıl bir örgütlenme” sorusu sormak için doğru zamanda olduğumuzu hatırlatıyor.
Bizler, “nasıl bir tiyatro örgütlülüğü” tartışmasını başlatırken kuralların en baştan koyulmaması taraftarıyız. Geçmiş deneyimlerden hareketle örgütlenmeye örgütü kurarak değil nasıl bir örgüte ihtiyacımız olduğunu tüm boyutlarıyla tartışarak başlamamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu tartışmayı fiziksel zorunluluklar nedeniyle öncelikli olarak bizler gibi İstanbul’da faaliyet gösteren gruplarla sınırlandırmayı uygun görüyoruz. Ancak diğer şehir ve bölgelerde oluşacak ve benzeri duyarlılıklara sahip farklı inisiyatiflerle ilişkilenmeye açık olduğumuzu da bildiriyoruz. Sahne sanatları ile uğraşan ve benzer bir arayış içerisinde olan tüm amatör ya da profesyonel grup ve bireyleri demokratik, özgürlükçü ve katılımcı temayüllerle ilerlemesine büyük önem verdiğimiz bu tartışmaya katılmaya davet ediyoruz. Neticede, böyle bir tartışmanın kendisi bile, sonuçları ne olursa olsun, sahne sanatları alanına önemli bir katkı sağlayacaktır.
Atölye
Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü
Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları
İTÜ Taşkışla Sahnesi
İÜ EAT Deneysel Sahne
İÜ Fen Fakültesi Tiyatro Kulübü
Tiyatro Boğaziçi