Ahmet Bozkurt
Daha önceki Gösterim Terimleri Sözlüğü ile tiyatro alanındaki önemli boşluklardan birini dolduran bir çalışmaya imza atmıştınız. Hem tiyatroya hem de özel olarak Shakespeare’e bir ömür vakfeden bir yazın ve tiyatro adamı olarak bu çalışmanın süreci hakkında bizleri bilgilendirebilir misiniz? Ne kadar bir zamanda, ne türden güçlüklerden geçerek bu çalışma tamamlandı?
Nutku: Sekiz yıl kadar sürdü. 1997’de çalışmaya başladım. 2005’te tamamladım. 2006’da yayınevine verdim. İşte, yayınevinin titiz bir çalışması sonucu 2008 sonunda basıldı. Bu iş samanlıkta iğne aramak gibi bir şey. Bu kitabı bitirinceye kadar iki üç kitap yazabilirdim. Derleme çalışması hem çok zor, hem de nankör bir iş. Başvurduğum onlarca kaynak bazen birbirinden farklı anlamlar veriyordu. Defalarca Shakespeare’in yazdıklarını bu kaynaklarla karşılaştırarak en doğru kaynağı benimsedim. Bir de kaynaklar arasında anlam konusunda bazı ayırtılar (nüanslar) vardı. Doğruluguna kanaat getirdiğim ayırtıyı aldım. Zaman zaman bu çalışmadan vazgeçmeyi düşünmedim değil. Ama başladığım bir işi bitirmeden rahat etmediğim için çalışmamı sürdürdüm. Kitabın basımında bir eksik var: “Önsöz” basılmış, ama “Giriş” basılmamış. “Önsöz”den sonra, Shakespeare oyunlarını çevirmek isteyen genç çevirmenlere yardımcı olacak bir “Giriş” yazmıştım: “Shakespeare’in İngilizcesi Üzerine Bazı İpuçları” başlığını atmıştım. Dilerim, biraz daha genişletilerek ikinci baskıya konulur.
Sözlükler hep pratik bir başvuru kaynağı olarak görülegelmiştir. Batıda özellikle Ansiklopedi ve Sözlük geleneğinin yaratıcı edimi oluşturan bir yapısının olmasına rağmen, biz de, özellikle Cumhuriyet döneminde, sözlük çalışmaları özellikle faydacı ve eğitici amaçlarla hazırlanan kaynaklar sıfatını taşıyor daha çok. Bu bağlamda sizin “sözlük”ler üzerine söyleyeceğiniz şeyler nelerdir? Çünkü Shakespeare Sözlüğü oylumlu bir çalışma. Her türlü bilgiye cevap verme özelliğinin yanı sıra sanatsal bir yaratı özelliği de taşıyor.
Nutku: Bilindiği gibi, sözlük ve ansiklopedi birbirinden farklı başvuru kitaplarıdır. Ansiklopedi, bugün Internet’te bulunan genel bilgileri veren yapıtlardır. Genel bilgi için yol göstericidir, ama bilimsel araştırmalar için yetersizdir. Bugün lisansüstü eğitim gören hiçbir öğrencimden internet bilgisi istemiyorum. Sözlük ise, sürekli başvurulması geren bir başvuru kitabıdır. Dil sürekli değişen bir yaratı olduğuna göre, eski ve orta İngilizce ile yazan Shakespeare’in yapıtlarını çevirmek için bir sözlük gereklidir. Bugün bazı çevirilerde yapılan yanlışlar, İngilizceyi mükemmel derecede bilenlerin bile, bugünkü İngilizceyi kullanarak çevirmelerinden ileri gelmiştir. Shakespeare şiirlerini, sonelerini çevirmek ile oyunlarını çevirmek de birbirinden farklıdır. Shakespeare’in titizlikle üstünde durduğu tavır-dil konusu bizde zaman zaman gözardı edilmiştir. Örneğin, Türkçe çevirisinde Macbeth ile Kapıcı aynı şekilde konuşurlar; bu da aradaki sınıf farkını ve tavrı yokeder. Özgün metinde Kapıcı’nın konuşması kuzey şivesi ile verilmiştir. Aynı şekilde, Hamlet ile Mezarcılar sahnesinde Mezarcılar Hamlet’in düzgün İngilizcesi’yle çelişir nitelikte argo konuşurlar. Shakespeare çevirirken bu da yeterli değildir. Oyuncu için önemli olan vurgu sözcüğünü Shakespeare saptamıştır, çünkü kendisi de bir oyuncuydu. Örneğin, İngilizce’de tümcenin başına gelen bir sözcük doğrudan çeviride Türkçede genellikle sona gelir. Bu yüzden Shakespeare’in vurgu sözcüğünü saptayıp ona göre çevirmek gerekir. Ayrıca onun düzyazı bölümleri ile koşuk bölümlerini olduğu gibi çevirmek gerekir. Eski çevirilerde buna dikkat edilmemiş, diyaloglar genellikle düzyazı olarak çevrilmiştir. Oysa oyunlarının koşuk bölümleri hem oyun, hem tavır, hem de şiir açısından çok güzeldir. Oyun çevirisi için tiyatrocu olmak gerektiği gibi, biraz da şair olmak başarıyı arttırır.
Sözlüğün kapsamı ve metodu hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Nutku: Sanırım, bu kendi türünün en kapsamlı sözlüğüdür. İngilizce Glossary’lere, yalnızca Shakespeare’in kullandığı sözcükler alınmıştır. Burada ise, Elizabeth döneminin argo sözcükleri kadar, Shakespeare dışındaki yazarların da yapıtları taranmıştır. Marlowe’un, Kyd’in, Greene’nin, Ben Jonson’un, Dekker’in, Webster’in vb. yapıtları da bir bir tarandı. Bu sözlüğü hazırlarken yöntemim: Önce geniş bir araştırma yaparak sözcükleri derlemek oldu; bu uzun bir süreçti, aşağı yukarı altı yedi yıl sürdü. Geriye kalan iki yıl da bütün sözcüklerin tek tek kontrolü ve yazımı için kullanıldı. Benim için önemli olan, bu sözlüğün genç Shakespeare çevirmenleri için bilgilendirici ve destekleyici olmasıdır. Umarım, bu dileğim yerine gelir.
Cumhuriyet Kitap, Ocak 2009.
EK: SÖZLÜK’TEN BİR ÖRNEK
cicatrice: Yara izi ya da yüzdeki herhangi bir iz: There will be large cicatrices to show the people (CORİOLANUS II. 1: 148; HAMLET IV.3: 60); [seyrek olarak]işaret, damga: lean upon a rush, The cicatrice and capable impressure Thy palm some innocent keeps (SİZE NASIL GELİYORSA III. 5: 23).
virtue: 1. Erdem: a humble suitor to your virtues [yani: senato: ikili anlam] ( TİMON III. 5:7; IV. HENRY II. 4:46; VIII. HENRY III.1:103); 2. Erkeklik, cesaret, yiğitlik: Mark how his virtue, like a hidden sun, Breaks through his baser garments (İKİ SOYLU AKRABA II.4:23; III.6:81; KRAL LEAR V.3: 104; IV. HENRY II.4:119; CORİOLANUS I.1:40; ANTONİUS & KLEOPATRA IV.8:17); 3. Üstün nitelik, meziyet: that’s right virtue of the medlar (SİZE NASIL GELİYORSA III.2:120; KURU GÜRÜLTÜ II.1: 122; IV. HENRY III.1.124); 4. Beceri, hüner: Having these virtues, I think he might be brought to play at tennis; 5. Güç, etkili olma: some virtue in my tears (KRAL JOHN V.7:44; VENEDİK TACİRİ V.1:199; SİZE NASIL GELİYORSA V.4:103); (dolayısıyla) yararlı ot ya da bitki: you unpublish’d virtues of the earth (KRAL LEAR IV.4:16); 6. [Kişinin] gücü, otoritesi: it is not in my virtue to amend it (OTHELLO I.3:318; IV. HENRY IV.1:16; MACBETH IV.3:156); 7. Asıl olan, işin özü: touch’d The very virtue of compassion in thee (FIRTINA I.2:27; BİR YAZ GECESİ IV.1:169; TİMON III.5:8).