Erkal Umut
Epik Tiyatro ya da Epik Dramaturji kavramları kullanılırken, epik sözcüğü Aristotelesçi Olmayan Tiyatro/ Dramaturji anlamlarına yönelik olarak kullanıyordu. Temel olarak da özdeşleşmenin yanılsamayı sağlayan yanına/ yöntemlerine ve onun; yaşamı, toplumu anlama, yorumlama düşüncesine karşı bir çıkışı ifade ediyordu. Ancak, Brecht ile, Epik Tiyatro bu konumu aşarak farklı bir düşünsel düzleme geçiyordu. Brecht’in Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm düşüncesi üzerinde inşa ettiği tiyatro kuramı gittikçe gelişerek ve olgunlaşarak, epik kelimesinin kapsadığı anlamı ve içeriği aşıyor, bilimsel yaklaşıma sahip bir tiyatroya karşılık geliyordu.
Brecht, “Tiyatroda Diyalektik” adlı yazısında Epik Tiyatro teriminin artık biçimsel kaldığını şöyle belirtiyor: “(…) ‘Epik Tiyatro’ teriminin amaçlanan (ve bir ölçüde uygulamaya konmuş) tiyatro bakımından çok biçimsel olduğu kanısını uyandıracak niteliktedir. Epik Tiyatro bu gösteriler için ana koşuldur; ancak Epik Tiyatro tek başına toplumun yapıcılığını (üretkenliğini) ve değişebilme yeteneğini anlatamaz. Bunlar ise sözü geçen oyunların asıl zevk ve eğlence öğelerinin kaynağıdır. Bu nedenle, bir yenisinin ortaya konulamamasına karşın, bu terimi yetersiz olarak nitelendirme zorunluluğu vardır.” [1]
Tiyatro çalışmalarında gerek kuramsal gerekse sahneleme bakımından önemli bir düzeye gelindiği bir dönemde, 1953 yılında yazılan üstteki cümlede, epik sözcüğün artık biçimsel bir uygulamanın ifadesi olarak kaldığını, bunun da sakıncalı olduğunu belirtmektedir Brecht. Epik biçemin sahneleme özelliklerini önemli bulmakla beraber, diyalektik[2] bir düşünsellik üzerinde kurulan tiyatronun, tek başına epik sözcüğü ile tanımlanmasının da yetersiz kalacağını belirtir. Biçimsel anlamdaki epik sahneleme özelliklerinin tam anlamıyla toplumsal nitelikleri içeremeyeceğini, oysa seyretmedeki teatral hazzın toplumsal yapı ve ilişkiler üzerine irdelemeler üzerinden sağlanabileceğini özellikle vurgular Brecht. Bu yazısında epik kelimesi yerine başka bir ad önermemektedir henüz.
Daha sonraları Brecht, diyalektik sözcüğünün epik sözcüğü yerine kullanılabileceğini söyler. Ancak, Epik Tiyatro kavramının diyalektik nitelikten yoksun olmadığı gibi, epik öğelerden yoksun bir Diyalektik Tiyatro’dan söz edilemeyeceğinin de altını çizerek[3].
Brecht’in, “Eleştirel- üretken biçimde irdeleme zevk ve eğlencesini seyircilere sunma”[4] olarak tanımladığı tiyatronun, aynı zamanda seyircinin etkin bir biçimde oyuna düşünsel katılımını hedeflediğinin altını çizer: “Tiyatronun seyirci önüne çıkardığı davranış biçimleri ve durumlardaki kendine özgü niteliğin eğlenceli biçimde sergileyebilmesi ve eleştiri konusu yapılabilmesi için, seyirci sahnede gördüklerine kendi kafasından daha başka davranış biçimleri ve durumları katar, oyunu izlerken bunları tiyatroda kendisine sunulanların karşısına çıkarır. Dolayısıyla seyircinin kendisi de bir anlatıcıya dönüşür.”[5]
Seyirci salt izleyen değil aynı zamanda sahnede olup bitenlere kendinden katacağı “bir şeyler”; seyircinin eleştirme, yorumlama, seçenek oluşturma, hesaplaşma ve yargıya varma gibi düşünsel uğraklarını içeren seyir süreci içinde ortaya çıkacaktır. Özcesi, seyirci anlatıcıya dönüşmektedir. Brecht’in deyişi ile “seyirciler anlatıcılardan oluşan bir topluluktur.”[6]
Brecht, böylesi bir sahneleme anlayışı içinde, toplumsal koşulların eleştirilebilir ve değiştirilebilir özelliklerinin “görünür” olmasıyla artık epik tanımlamasının görevini tamamladığını söyler: “Daha çok, gerek şimdiki gerek şimdiye kadarki tüm tiyatrolar için anlatıcı (seyircilerin anlatıcı olması, E.U.) öğesinin pekiştirilmesi ile yeni tiyatronun eski tiyatrodaki diyalektik özellikleri bilinçli yoldan geliştirilip eğlendirici kılma işlevi gereken temele kavuşmuş sayılır. İlgili işlev açısından bakıldı mı, ‘Epik Tiyatro’ ismi pek genel ve belirsiz adeta biçimci nitelik taşır.”[7]
Brecht Tiyatrosu’nda, sahne ve seyirci arasında var edilmeye çalışılan bağın ve sahnelemede ortaya konulan yapının birbirleriyle olan ilinti ve ilişkileri Brecht’in ifadesiyle şöyledir: “Böyle bir teknik tiyatronun, yeni toplumbilim yöntemi materyalist diyalektikten kendi görüntülerinde (betimlemelerinde, E.U.) yararlanabilmesini sağlar. İlgili yöntem, toplumdaki devingenliği ele geçirebilmek için, toplumsal durumları birer süreç gibi ele alır ve çelişkenlikleri içinde izler onları. Böyle bir yöntemde her şey değişerek, yani kendi kendisiyle uyumsuzluk içinde var olur ancak. Aynı durum, insanların belli dönemlerdeki belli toplumsal yaşam biçimlerini yansıtan duygu, düşünce ve tutumları için de söz konusudur (…) Bilim çağının tiyatrosu, diyalektiği bir haz konusuna dönüştürebilir. Bir mantık çerçevesinde ilerleyen ya da sıçramalı bir akış izleyen gelişimin ve tüm durumlardaki kararsızlığın önümüze çıkardığı şaşırtmacalar, çelişkilerde saklı yatan, espri vb., bütün bunlar insanların nesnelerin ve süreçlerin canlılığını gösteren haz kaynaklarıdır. Tüm sanatlar, sanatların en büyüğü olan yaşam sanatına katkıda bulunur.”[8]
Sözünü ettiği toplumbilim yöntemi olan Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm‘in, gerek sahnelemeye gerekse sahne ve seyircinin aynı alan üzerinde sürdürecekleri düşünsel etkinliğe temel olması ve yön sağlaması üzerinden, epik kelimesine ilişkin giderek daha geniş açıklamalarda bulunur Brecht: “Bundan böyle Epik Tiyatro’dan Diyalektik Tiyatro’ya geçmek için çaba gösterilecektir. Bizim görüşümüze göre, Epik Tiyatro’nun praxisi ve bir bütün olarak kavranışı hiçbir biçimde diyalektikten yoksun değildi; ancak şimdi destansı unsurlardan arındırılmış bir diyalektik tiyatro oluşturulmakta. Yine de daha büyük bir dönüşüm hedefliyoruz.”[9]
Ancak, epik tanımının içerdiği kimi niteliklerden vazgeçilmediğini özellikle belirtiyor Brecht: “Burada ‘epik tiyatro’ kavramından vazgeçmekle, Epik Tiyatro’nun yardımıyla oyunun bilinçli algılanışından el çekiyor değiliz. İlgili vazgeçişimizin nedeni, Epik Tiyatro kavramının pek bir zenginliği içermeyişi ve kurulması amaçlanan tiyatroyu belirleyecek bir kesinlik taşımayışıdır; kurulması amaçlanan tiyatro, kendisini tanımlayacak daha işe yarar bir kavramı zorunlu kılmaktadır (…) ‘Bilim çağının tiyatrosu’ kavramının kapsamı da yeterli genişlikten yoksundur. ”[10]
Rülicke, Brecht’in özellikle Mezbahaların Kutsal Johanna’sı adlı oyunuyla başlayarak, oyunlarında kurulan diyalektik yapı niteliklerinin giderek epik deyimini kucaklayamadığını belirtirken, tanımlamaya dair önemli bir saptamada bulunur: “Bunlar toplumsal görüş olarak diyalektik maddeci, kuruluş olaraksa toplumcu gerçekçidirler ki, oyunların yapılarından çok daha şey kapsayan bu kavramlar olmaksızın Brecht oyunlarındaki özgüllük dile getirilemez.”[11]
Brecht’in “ad” üzerinde belirtmiş olduğu görüşler doğru bir tanımlama çabasıyla beraber ona bu konuda getirilmiş bazı eleştirilere karşı vermiş olduğu yanıtları da içermektedir. Diğer yandan Brecht’in tiyatro kuramının etkisi ve yarattığı sarsıntılar yeni açıklamalara ihtiyaç gösteriyordu. Epik tanımlamasıyla bazı eleştirmenler sanki “iki bin yıllık dram tarihinin biriktirdiği tüm esasları yerle bir etmeye çalışan kıyıcılık çabası görüyorlardı.”[12] Brecht’in tiyatro kuramının, gelenekten gelen bilgilere, güne ulaşan sanat mirasına sırtını dönüyormuş gibi algılanması Brecht’i rahatsız etmiştir: “Oyunlarımın etkili olabilmesi için doğru oynanmaları gerekiyordu, bunun için de Aristotelesçi olmayan -vay başıma gelenler!- bir tiyatro tanımlamak zorunda kaldım, epik bir tiyatro -aman aman!- belirlemem gerekli oldu.”[13]
Ancak Brecht ile Epik Tiyatro kavramı her şeye karşın birbirleriyle anılmıştır, birlikte söylenegelmiştir bugüne değin. Her ne kadar Diyalektik Tiyatro olarak adlandırma uygun gözükse de Mutlu Parkan’ın bu konudaki belirlemesi konuyu özetlemektedir: “Brecht’in kuramının, onun başta Kapital olmak üzere Marksist klasikleri incelemesiyle, uzun bir teori-pratik süreci içinde oluştuğu ve temelinde diyalektik ve tarihi materyalizmin yasalarının yer aldığı düşünülürse ‘Diyalektik Tiyatro’ olarak adlandırılması en uygun olacaktır. Ancak ‘Epik Tiyatro’ kavramını da tümüyle terk etmek mümkün değildir. Çünkü onun önerdiği tiyatronun biçimi ancak ‘epik’ tür içinde vücut bulabilmektedir. Denebilir ki Brecht’in estetik kuramının ruhunu diyalektik ve tarihi materyalist felsefe, bedenini ise Epik Tiyatro oluşturmaktadır.”[14]
[1] Bertolt Brecht, Sanat Üzerine Yazılar, çev. Kamuran Şipal, Cem Yayınevi, İstanbul 1990, s.55
[2] Aksi özel olarak belirtilmedikçe, Diyalektik kelimesi ile, “Diyalektik ve Tarihsel
Maddecilik” düşünce kastedilmektedir (E.U.)
[3] Bertolt Brecht, Sanat Üzerine Yazılar, çev. Kamuran Şipal, Cem Yayınevi, İstanbul 1990, s.192
[4] A.g.e, s.192
[5] A.g.e, s.193
[6] A.g.e, s.192
[7] A.g.e, s.193
[8] Bertolt Brecht, Sanat Üzerine Yazılar- Tiyatro İçin Küçük Organon 45, çev. Kamuran Şipal, Cem Yayınevi, İstanbul 1990, s.27
[9] Elizabeth Wright, Postmodern Brecht, çev. Ayşegül Bahcevan, Dost Kitapevi, Ankara 1998, s.53
[10] Bertolt Brecht, Sanat Üzerine Yazılar- Tiyatro İçin Küçük Organon ek 4 , çev. Kamuran Şipal, Cem Yayınevi, İstanbul 1990, s.46
[11] Marianne Kesting, Epik Tiyatro (Kaethe Rülicke- Wieler, Brecht Dramaturjusi/ Dir Dramaturgie Brechts, Henschelverlag, Berlin 1968) çev. Yılmaz Onay, Mitos Yayınları, İstanbul 2005, s.146
[12] Marianne Kesting, Epik Tiyatro (Kaethe Rülicke-Theater der Zeit, 1959, sayı:7/ W.Mittenzwei, Brecht, age,s.189,190) çev. Yılmaz Onay, Mitos Yayınları, İstanbul 2005, s.165
[13] A.g.e, s.165
[14] Mutlu Parkan, Brecht Estetiği ve Sinema, Yazılama Yayınevi, İstanbul 2015, s.30