Televizyon ve gazetelerde Ulucanlar Cezaevi’nin bir müzeye dönüştürüldüğü ve yakın bir zamanda halka açılacağı haberleri yer alıyor… Ulucanlar Cezaevi 2006 yılında boşaltılmış ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından açılan yarışma ve kampanya ile yıkılmaktan kurtulmuş ve korunmaya alınmıştır. Bu kampanya sürecinde Çağdaş Drama Derneği’miz de etkin olarak katılmış ve burada yapılan bir yaratıcı drama çalışmasını “Dış Mekan Odaklı Yaratıcı Drama Uygulama Örneği: Ulucanlar Cezaevi’nden Açık Okul’a” başlığı ile Nejat Akfırat, Özlem Gökbulut, Oylum Akkuş İspir imzalı olarak Yaratıcı Drama Dergisi’nin 7. sayısında (15-23) yayımlamıştık.
Bu makalenin sonuç ve öneriler kısmı aynen şu içeriği taşımaktadır: “Günümüzde geleceğin toplumunun eğitim tarafından yaratılacağı herkesçe kabul edilmektedir. Eğitimin kültürün geliştirilmesi ve dağıtılması konusunda önemli yükü taşıması bu yaygın anlayışı da güçlendirmektedir. Eğitimsiz bir toplumun kültürel bağlarının zayıflayacağı bir gerçektir. İnsan doğal, toplumsal ve kültürel bir çevrede doğar. İnsanın bu üçlü çevre ile dengeli uyumu, sahip olduğu bütün özellikleri kullanması ile doğru orantılıdır. Başka bir anlatımla bu insanın yaşadığı çevre ile etkileşim sürecine girmesi ve olgunlaşması demektir. Olgunlaşma süreci ile birlikte insan; kendini, kendi kültürel, bilimsel ve teknolojik evrenini yaratma çabası içerisinde bulur. Bu anlamda, gençlerin geleceğe hazırlanması, empati, insan hakları, toplumda esneklik vb. gibi konulardan haberdar olmaları, davranış olarak içselleştirmeleri için duyuların ve duyguların eğitimine büyük görev düşmektedir. Kitle iletişim araçlarının birey üzerine olan olumsuz etkilerini azaltıp, olumlu etkilerini artırabilmek için eğitimden ve dolayısıyla duyuların eğitimine daha ağırlık veren kültür pedagojisi alanından yararlanmak gereklidir. Bu bağlamda çalışmaya bakıldığında her ne kadar Mimarlar Odası ve Ankara Barolar Birliği’nin katkılarıyla yapılan festival sonrasında Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevi alışveriş merkezi haline getirilmekten vazgeçilmiş ise de bu mekan hala bir açık okula ya da müzeye dönüştürülmemiştir. Bu konuda demokratik kitle örgütlerinin (sivil toplum örgütlerinin) yeni bir festival düzenleme ya da kamuoyu oluşturma gibi olası katkılarının vazgeçilmez olduğu düşünülmektedir. Ayrıca bir mekanı tanımak ve içselleştirmek adına yaparak yaşayarak öğrenmeye olanak tanıyan yaratıcı drama çalışmalarının özellikle tarihi mekanları tanıma konusunda yaygınlaştırılması önerilmektedir…” (Adıgüzel, Akfırat, Gökbulut, Akkuş İspir, 2009, s.15-23).
Yaratıcı drama, öngörmede ve gerçekleştirmede de öncü… Tıpkı bu işi en iyi yapan Çağdaş Drama Derneği gibi..