Kadıköy’ün yedi yıllık tiyatro mekânı Eylül Sahnesi repertuvar sahnesi olma yolunda ilerleyen bir tiyatro. Çetin ve güçlü metinleri sahneye koyan Eylül Sahnesi’nin repertuvarına eklediği yeni oyunu Fransız yazar Bernard-Marie Koltés’nin yazdığı çok katmanlı metin ‘Zenciyle İtlerin Dalaşı’. Zafer Metin’in yönetip oynadığı yapıtta Deniz Salman (Horn), İbrahim Şirin (Alboury) ve Yeliz Aksu (Léone)’dan oluşan dört kişilik bir kadro var. ‘Zenciyle İtlerin Dalaşı’ çok çarpıcı birden fazla konuyu irdeliyor. Yazarın Afrika’da tanık olduğu olaylar dizisine dayanan oyunda her şeyden öte bir ‘yaşam’ var.
Nijer-Senegal sınırında, Fransızlara ait, kapanmaya yüz tutmuş bir şantiyede 12 saatlik bir süreçte yaşananlar tüm çıplaklığıyla izleyiciye gösteriliyor. Daracık bir ortamda üç beyazın kendileriyle ve kardeşinin cesedini isteyen siyah yerliyle girdikleri kıyasıya mücadele emperyalizm, kolonileşme, sömürü, cinayet, cinsellik ve yalnızlık gibi kavramların derin anlamlarını ve dünyada geçmişten günümüze insanlığın canını yakmış meseleleri, düşündüren bir biçemde yansıtıyor.
İKTİDAR PARAYI ÖNEMSER
Oyun, yönetmen Zafer Metin’in tanımıyla trajik bir dram; “Afrikalı Alboury’nin ‘Kardeşimin cesedini verin’ demesi büyük bir trajedi” derken onun tek başına böyle bir işe girişmesinin bile saf bir faşizm olduğunu vurguluyor. Metin’le yazarı konuşarak sürdürüyoruz sohbetimizi. Koltés’nin faşist kültürden gelen bir burjuva çocuğu olduğunu ifade eden yönetmen “Ama özel bir yaşamı da var onun. Öteki kimlikten bir yazar. Öteki kahramanları üzerinden kendisini yazmış metninde” diyor. Oyundaki bir replik dikkatimizi çekiyor: “Bizim hükümet sarayları sefahat yuvasına dönmüş”. Bu cümleyi çok sarsıcı bulan Metin, oyunun İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yazılmasına karşın güncelliğini hâlâ koruduğunun altını çiziyor ve “Oyun bu coğrafyanın oyunu. Günümüz iktidarlarının içinde her ırktan, dilden ve renkten insan var ama bu kültürel çeşitlilik onlar için önemli değil” diyor ve önemli olanın ‘para’ olduğunu dile getiriyor.
HOYRATÇA KOPARILIŞ
Oyunu izlediğimizde kahramanların sistem içinde sürüklenen kurbanlar olduğunu görüyoruz. Alboury’nin haklı inadı ve politikası bu yıkıcı siteme ufak da olsa bir darbe vuruyor. Alboury adını 18’inci yüzyılda Afrika’da beyazlara karşı baş kaldıran ilk yerliden alıyor. Oyunun tek kadını Léone’ye can veren Yeliz Aksu ise kırmızı elbisesiyle Paris’ten gelen kadının yalnızlığını realist bir oyunculukla salona yansıtıyor. Léone, beyaz erkek kahramanlar tarafından kadın olarak var oluşunun dışında bir arzu nesnesi/cinsel obje olarak görülüyor.
Aksu’ya bunu nasıl okuduğunu sorduğumuzda sanatçının yanıtı “Başta kendi topraklarında dışlanmış bir kadının bambaşka topraklarda cıvıl cıvıl yeşermesini, çiçekler açmasını beklerken hoyratça koparılışını ve soluşunu izliyoruz yavaş yavaş. Bir kadın olarak; heveslerini, çocukça neşesini silip, kadını metalaştıran bu durumdan hatta oyunun bir sahnesinde onlardan birine emekleyerek yalvarmak durumunda kalmaktan fazlasıyla huzursuz oluyorum” oluyor.
Böylesine çetin bir metni okumaya başladığında neler duyumsadığını da merak ediyoruz; ilk etapta çok etkilendiğini söyleyen Aksu; Léone’nin kendisinin, potansiyelinin ve güzelliğinin farkında olmayan bir karakter olduğunu vurgularken “Duygularının peşinden gidip, bağlanabileceği bir can istiyor yalnızca. Başlangıçta epey zorlandım onu anlamak konusunda; fazla romantik bir karakter gibi geldi fakat satır aralarını deşip derinine indikçe, içten içe hak veriyorsunuz yaptıklarına” diyor.
Koltés çağdaş tiyatronun önemli isimlerinden biri. Kısacık ömrüne büyük oyunlar sığdırıyor. Şekspiryen bir çatışmanın ağırlığını imleyen ‘Zenciyle İtlerin Dalaşı’nın özgün ve nahif bir dili var. Bir alacakaranlık evreninde kurgulanan oyun salondaki sesle gece, dekoruyla da küçük bir kulübe havası yaratıyor. Müzik oyun içinde atlanmaması gereken bir unsur. Metinler arasılık barındıran iş, Schubert’in Winterraise (Kış Yolculuğu) ‘lied’lerine de göndermeler yapıyor. Dil, kültür, ekonomik yapı gibi çok farklı dinamiklere sahip kesimlerin karşı gruptakileri toplum dışında görmesi ve insani değerleri önemsememeleri üzerine kurulu oyunu bugün (18 Mayıs) saat 20.30’da izleyebilirsiniz.
Ayrıca oyun 6-7-8 Haziran saat 20.30’da ve 9 Haziran 18.00’de de Eylül Sahnesi’nde olacak.