Editörden
Dünya Tiyatro Günümüz Kutlu Olsun!
Bugün bütün dünyada Dünya Tiyatro Günü kutlanıyor. Her yıl olduğu gibi 27 Mart Uluslararası ve Ulusal bildirileri yayınlandı. Uluslararası bildiri bu yıl 2023 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Norveçli oyun yazarı Jon Fosse tarafından kaleme alındı. “Sanat Barıştır” başlığını taşıyan bildiri, Sanatın barışçıl yönüne vurgu yapıyor ve farklı olana karşı gösterilen şiddeti sanat yoluyla aşabileceğimizi söylüyor. Bütün dünyanın savaş iklimine sürüklendiği bir çağda, Fosse’un sanatın barışa yapacağı katkıyı vurgulaması, sanatçının toplumsal sorumluluğunu hatırlatması bağlamında oldukça değerli.
Bu yıl Ulusal Bildiri’yi ise yıllarca TOBAV’ın başkanlığını yapan ve “Sanata Evet” kampanyasının mimarı, yönetmen ve oyuncu Tamer Levent kaleme aldı. “Yaşama Sanatının Navigasyonu Tiyatro” başlığını taşıyan bildiri de sanatın ve sanatçının toplumsal sorumluluğuna vurgu yapıyor: “İnsanlık bu çağda yaratılan savaşların da, çocuk katliamlarının da kurgulandığının farkında artık. Ama dünyayı var eden insan aklı ve draması bize her dönemde çözümler üretmeyi öğretmedi mi?” Ulusal çapta kaleme alınan bir başka bildiri de tiyatro kuramcısı, yazar ve eğitmen Süreyya Karacabey’den geldi. Karacabey’in “Fi tarihinde kendimi eğlendirmek için yazmaya başladığım alternatif bildiri, arkadaşlarım sayesinde vazifeye döndü” diyerek paylaştığı bildiri tiyatronun toplumsal işlevi üzerine şiirsel bir dille yazılmış küçük çaplı bir manifesto niteliğinde: “Tiyatro hep orada olacak. Bir düşün kıyısında, her şey değişsin diye bağıranların yürüdüğü o çok uzun yolda.”
***
Bu yıl Dünya Tiyatro Günü, ülkenin gündemini tamamen kaplayan hafta sonu yapılacak yerel seçimlerin gölgesinde kalacak kuşkusuz. Yerel seçim olmasına rağmen ülkenin siyasi konjonktürü içinde hayli kritik bir önem taşıyan bu seçimler, sadece yerel yöneticilerin belirlendiği bir seçim olmanın ötesinde sonuçlara gebe. Özellikle İstanbul seçimlerinin (ve bazı büyükşehir belediyelerinin seçimlerinin) sonucu ülkenin genel siyasi kaderi üzerinde kritik bir etkiye sahip olacak gibi görünüyor.
Tiyatronun yaşadığı sıkıntılar ve merkezi yönetimin kültür-sanat dünyasına yönelik olumsuz tavır göz önüne alındığında bu sıkıntıların aşılmasında yerel yönetimlere oldukça önemli sorumluluklar düşüyor. Bu konuda İKSV’nin hazırladığı bir raporu ve İstanbul Tiyatro Kooperatifi’nin tiyatro alanının sorunlarına dönük yerel yönetimlerin yapabileceği şeyleri vurgulayan bildirisini sizlerle paylaştık. Ayrıca Vecdi Sayar’ın kaleme aldığı “Yerel Seçimler ve Sanat” başlıklı köşe yazısı, yerel yönetimlerin sanat alanına yaklaşımlarını tartışıyor ve muhalif belediyelerin son beş yılda kültür-sanat alanında yaptıkları pozitif katkıları toparlıyor. Muhalif belediyeler her ne kadar beklenen düzeyde kapsamlı bir kültür politikası geliştirememiş olsalar da, atılan bazı pozitif adımları da sanat kamuoyu görmezden gelmeyecektir. Özellikle tiyatronun kalbi olan İstanbul’da yapılacak seçimin sonucunun kültür-sanat alanının geleceğini bir hayli belirleyeceği çok açık. O yüzden sanatçıların bu seçimlerde oylarına ve sandıklara sahip çıkması her zamankinden daha da önemli.