Dikmen Gürün
6 Ağustos 1945’te ABD Hiroşima’yı atom bombası ile vurdu. Belki de insan eliyle hazırlanmış en büyük felaketti bu. Geçtiğimiz günlerde izlediğim, Noyan Ayturan ve Melike Saba Akım tarafından kurulmuş olan Hausbühne’nin ilk oyunu “Kopenhag” atom bombasının yapımın sürecinde bazı bilim insanlarına çeviriyor odağını. Kendi ismiyle anılan belirsizlik ilkesinden tanıdığımız atom fizikçisi Werner Heisenberg, yine 20. yüzyıl fiziğinin bu alandaki önemli bir diğer ismi Niels Bohr ve eşi Margrethe Bohr sahnedeler. Bu üç önemli figürün ölümlerinden sonra arafta buluşmaları ve geçmişle hesaplaşmaları çevresinde dönüyor “Kopenhag” ve de karşılıklı sorgulamalar… Heisenberg, 1941’de neden Kopenhag’a geldi ve Niels Bohr ile aralarında geçen konuşma neydi?
BYRONIK KAHRAMANLAR MI?
Michael Frayn’ın 1998 yılında yazdığı “Kopenhag” aynı yıl Londra’da, iki yıl sonra da Broadway’de açılış yaptı ve tiyatro alanının önemli kuramcılarından biri olan August W. Staub’un 2002’de “Journal of Dramatic Theory and Criticism” dergisinde belirttiği gibi yoğun seyirci ilgisiyle buluştu. Staub, böylesi bir buluşmayı insan olma durumunun ve bilimsel metodun iç içe geçmesi şeklinde yorumluyordu 2002 yılında yazdığı “Byronik Kahraman Olarak Bilim İnsanı” başlıklı makalesinde. Bilim insanlarının da şairler, yazarlar gibi acı çekebilecek-lerinin, yanlış anlamalarla yüzleşebile-ceklerinin altını çiziyordu.
Oyunu Türkçeye çeviren ve yöneten Noyan Ayturan’ın belirttiği gibi; Heisenberg’in Hitler’e bir atom bombası yapmaya çalışıyor olup olmadığı sorusu her üçünün de ölümlerinden sonra bile peşlerini bırakmıyor ve oyun bu belirsizlik çevresinde dönüyor. Bilim ve etik odaklı tartışmalar dikkat çekiyor. Niels Bohr’un Los Alamos’a gidişinin sorgulanması da “Oppenheimer”a bir gönderme olarak kayda geçiyor… Umut Beşkırma Heisenberg’i, Yaman Ceri Niels Bohr’u ve Burcu Ger Margerthe’yi adeta belirsizlikler ve bellekle hesaplaşmalar süreci içinde buluşturuyor… Yalın bir ışık tasarımında (Ayşe Sedef Ayter), atmosferle örtüşen bir müzik eşliğinde (Çağrı Beklen) akıcı oyunculuklar…
KATMANLAR
“Kopenhag” yoğun bilimsel tartışma içeren, iki perdelik uzunca bir oyun aslında. Noyan Ayturan tiyatro yüksek lisans ve doktora eğitiminden öncesinde fizik lisansı yapmış bir kişi olarak dramaturg Melike Saba Akım ile birlikte metni yeniden ele almış… Oyun, tek perde olarak buluşuyor seyirciyle. Bu yaklaşımlarını ve oyunu nasıl üç katmanda tasarladıklarını şu sözlerle derliyor Melike Saba Akım: “Bellek üzerinden kurulan 1941 canlandırması ve sorgulaması; boşlukta asılı kalan bu üç kişinin bilim, etik ve belirsizlik üzerinden ilerleyen teorik tartışmaları; Bohr çiftinin kişisel yaşamlarında düştükleri duygusal hesaplaşma çukuru…” Seyirciyi yakalayan, kayda değer bir çalışma “Kopenhag.”