Dikmen Gürün
23 Aralık 2023 akşamı, ağzına kadar dolu olan kapalı konser salonu Volkswagen Arena’da, bugüne kadar AKM’den Zorlu PSM’ye, Anadolu’nun antik tiyatrolarına kadar çeşitli mekânlarda ve zamanlarda bir araya gelen Fazıl Say, Genco Erkal ve Nâzım Hikmet bir kez daha buluştular Fazıl Say & Genco Erkal konserinde. Konserin açılışını Fazıl Say, Beethoven’ın “Fırtına Sonatı”, kendi bestesi olan “İstanbul’da Bir Kış Sabahı”, Bach’ın “Şakon”, ve Âşık Veysel anısına bestelediği “Kara Toprak” ile yaptı… Ve bu kısa ama o denli güçlü solo konserin ardından Genco Erkal çıktı ağır adımlarla o devasa konser salonun orta yerindeki devasa sahneye… Ve iki sanatçı birlikte doldurdular sahneyi… Biri sözle, diğeri müzikle…
SEYİRCİYİ KUCAKLAMAK
Genco Erkal, Fazıl Say’ın besteleri eşliğine yıllardır hayatının ayrılmaz bir parçası olan Nâzım Hikmet’in dizeleriyle aşktan, sevdadan ve hasretten, mahpusluktan, özgürlükten, insan haklarından, demokrasiden söz etti her zamanki etkileyici yorumuyla… Büyük şairimizin yaşamaya dair, insanlığa dair, dünya ve ülke hallerine dair söylediklerini paylaştı ince vurgularıyla… Hak, hukuk, adalet ve hukuksuzluk, adaletsizlik üstüne düşündüklerini, yazdıklarını, söylediklerini bir kez daha, bir kez daha seslendi bizlerle… Salonu dolduran çoğu genç binlerce seyirciyi kucakladı. Ve, seslendi Nâzım Hikmet’in kaleminden, onun ağzından karısına, oğluna, memleketine, İstanbul’a ve hatta ölüme hasretini dile getirdi…
NEREYE KADAR?
“Dünyanın En Tuhaf Mahluku”nu dinlerken düşünmeden edemiyor insan nasıl da örtüşüyor şairimizin dün söyledikleri bugünlerle diye: “Koyun gibisin kardeşim/gocuklu celep kaldırınca sopasını/ sürüye katılıverirsin hemen/ ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye./ Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani/ hani şu derya içre olup/ deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf/ Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende/ Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer/ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak/ kabahat senin/–demeğe de dilim varmıyor ama–/ kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!”
Evet, bugünlere, onca yaşananlara dair ne çok şeyler söylüyor bu dizeler ve buraya alamadığım diğerleri… Hepsi birbirinden duyarlı, anlamlı, derin ve güçlü…
TİYATRO VE POLİTİKA…
Genco Erkal’ı dinlerken Joe Kelleher’in Tiyatro ve Politika adlı kitabında yapılan bir saptama düşüyor aklıma: Sorgulanması gereken olayları sadece uzaktan izlerken ya da düşüncelerimizi yine uzak mesafeden paylaşırken aslında o olayların içinde bizzat yer aldığımızın bilincinde olmak durumundayız diyor yazar… Bu bilincin olmadığı noktada, içinde yaşadığımız kaosun orta yerinde ışığı yakalamak hayli zor…
Gencecik canlar gidiyor, yüreğimiz dağlanıyor… Şiddet tırmanıyor, insan hakları yadsınıyor, özgür düşünce bastırılmak isteniyor… Nereye kadar?
Sözler, müzik, duygular, düşünceler… Nâzım Hikmet, Genco Erkal, Fazıl Say… Sahne ile seyirci arasında kurulan müthiş bir bağ… Dinmek bilmeyen alkışlar… Bütün salon ayakta… Hepimiz aynı duyguları paylaşıyoruz…