Metin Boran
Amerikan tiyatrosunun genç kuşak temsilcilerinden Neil Labute’un güzellik kavramını tartıştığı ‘Şeylerin Şekli’ ve ‘Şişman Domuz’dan sonra, üçlemesinin sonuncusu olan ‘Zorla Güzellik’ Kenter Tiyatrosu’nda gösterimde. Defne Halman ve Engin Hepileri’nin ortak yönetimi ile sahnelenen oyunda Defne Halman, Engin Hepileri, Aslıhan Gürbüz ve Gökçer Genç görev alıyorlar. Aslı Salarvan’ın çevirdiği oyunun dekor ve ışık tasarımını Cem Yılmazer, kostüm tasarımını ise Ebru Özaydın gerçekleştiriyor.
Zorla Güzellik oyununda Labute daha önceki oyunlarında da olduğu gibi güzellik sorunsalını farklı hayat düzlemlerinde tartışmaya açıyor. Güzelliğin göreceliliği, duygusal ilişkide fiziksel özelliğin nereye kadar geçerli olduğu ve ilişkiyi süreklileştiren temel değerlerin neler olduğu konusunda gündelik hayatın sıradan akışı içinde özel bir sorgulamaya gidiyor. Bir adam birlikte yaşadığı kadının fiziksel özelliği hakkında en yakın arkadaşına bir yakınma ya da şikayette bulunursa bu ahlaki bir davranış mıdır? Böyle bir durum varsa ortada aşk ya da sevgi adına konuşulacak bir şey kalmış mıdır?
Günlük hayatın hengamesi içinde evde, sokakta, okulda ya da işyerinde farkında olmadığımız davranışlarla veya sözlerle şişmanları ya da fizik olarak ‘çirkin’ diye sunulan insanları aşağıladığımız ve onların da bir gururları olduğunu unuttuğumuz olmuştur. Labute, Zorla Güzellik oyununda sıradan insanın, sıradan davranışları üzerinden bu çetrefilli sorunu tartışmaya açıyor ve ayrımında olmadığımız bir gerçekle yüzleştiriyor bizi. Labute bu yüzleşmeyi biri evli, iki çift üzerinden aktarmayı deniyor. Komedi tarzında kurguladığı olayların kişilerini sıradan insanlardan seçen Labute, kişileri küfür ve argo ile konuşturarak bir anlamda avamdan insanların hayatlarının sıradanlığına da dolaylı olarak vurgu yapıyor.
Genç sevgililerden Greg (Engin Hepileri) sevgilisi Steph (Defne Halman) hakkında arkadaşı Kent’e (Gökçer Genç) onun ‘yüzü çirkin’ ifadesini kullanır ve Kent de karısı Carly’e bu ifadeleri aktarır. Steph, kendisi hakkında konuşan sevgilisi Greg’i sıkıştırır, ona olmadık küfürlerle saldırır, fiziksel şiddet kullanır, ağlar, hırçınlaşmıştır. Uzun bir tartışma ve kavgadan sonra ilişkiyi bitirmek üzere evden ayrılır. Diğer yandan evli ve çocuk bekleyen Caryl ise kocasının kendisini atlamasından rahatsızdır, ancak aldırmaz bu duruma.
İkişerli tablolar halinde kurgulanan oyunda yönetmenler Engin Hepileri ve Defne Halman, oyunun diline ve tarzına dokunmadan yorumlamayı tercih etmişler ancak, yazarın dille kurduğu ilişki ve yaşanan sahte ilişkiler eleştirisinin sertliği görsel anlatımda aynı sertliği yakalayamıyor. Oyunculukların başarılı olmasına karşın yalın bir anlatım adına sahnede hem dekor sorunu yaşanıyor hem de sahneler arası geçişlerde gereksiz dekor değişimleri seyirciyi oyundan koparıyor. Bu değişim başka türlü bir tasarımla ya da değişik bir dekor kurgusu ile kotarılamaz mıydı diye düşünmeden edemiyor insan.
Deneyimli Oyuncu Defne Halman Steph rolünde iki farklı kadın tiplemesini başarı ile sunuyor. Kadının duygusal ve düşünsel gelgitlerini öfke ve nefretini en yalın hali ile abartmadan seyirci ile paylaşıyor. Engin Hepileri sakin ve samimi oyunculuk üslubunu bu oyunda da mütevazı bir biçimde sürdürüyor. Gökçer’in abartılı ve sahicilikten uzak oyunculuğu ise diğer oyuncularla uyumsuzluğu bağlamında can sıkıcı. Tiyatro sahnelerinde ilk defa gördüğümüz ve iyi bir oyuncu olabileceği izlenimi edindiğimiz Aslıhan Gürbüz’ün ise heyecan ve tedirginliği fark ediliyordu.
Oyun Ocak ayı içinde 20-21-22- tarihleri arsında Kenter Tiyatrosu’nda görülebilir.