Altın mı Portakal?

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Sercan Meriç’in BirGün‘de yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]

Her siyasi gelişme, her seçim gibi her sanat etkinliği her festival de tarihteki yerini alıyor. Kimi festivaller yıllar sonra yeniden gündeme geliyor. Sanat böyledir. Gününde değer ve anlam bulmasa da gelecekte yeniden önümüze düşer.

60. Altın Portakal Film Festivali böyle olmayacak. Çünkü bu festivalin tarihe nasıl geçeceği, daha festival başlamadan yanıt buldu. Bir yanda sansürcü iktidar ve sansüre boyun eğen muhalif partinin belediyesi, öte yanda sansüre direnen onurlu sinemacılar, sanatçılar var…

İşte, tarih yaşanırken yazıldı.

İktidar, festival ile ilgili fırtınayı Kanun Hükmü belgeseli özelinde kopardı. Nejla Demirci’nin yönettiği belgesel, iki KHK’linin mağduriyetini anlatıyor. Belgeseli henüz izlemedim, ancak izleyenlere danıştığımda belgeselin FETÖ meselesi ile ilgili olmadığını aktardılar. Yönetmen Demirci de aynı şeyi farklı basın kuruluşlarına verdiği demeçlerde belirtti.

Ayrıca bu iki insan bir dönem AKP’nin kıymetli bulduğu “Cemaat”e mensup da olabilirdi. “FETÖ Borsası” meselesini düşündüğümüzde, parası olanın rüşvet verip kurtulduğu, parası olmayanın hayatlarının mahvedildiği bir süreç de söz konusu.

Gelelim meselenin KHK yönüne…

Bu KHK meselesi ile Türkiye’de bir hukuk katliamı yaşandığını hukukçular yıllardır anlatıyor. AKP, Saray rejimini inşa ederken kendisine muhalif olan solcu, sosyal demokrat, sosyalist, Alevi binlerce insanı da KHK’ler aracılığı ile bürokrasiden tasfiye etti. Buna itiraz edenleri de FETÖ’cülükle suçlamak gibi bir bahane üretti.

Gelelim 60. Altın Portakal Film Festivali’ne…

Öncelikle festivalde jüri üyeliğini üstlenen, festivale filmlerini gönderen sinema sanatçılarının ve emekçilerinin ekseriyetle sansüre karşı geliştirdiği tutum çok önemliydi. Onlar, muazzam bir dayanışma gösterdi. Tahmini zor değil; iktidar, bu dayanışmayı gösteren herkesi hem maddi hem de manevi açıdan yıpratmak için elinden geleni ardına koymayacak. Bu dayanışmayı inşa edenleri yalnız bırakmamak da bizim sorumluluğumuzda.

Gelelim festival yöneticisine…

Festival yönetimi bu krizden önce bir projeksiyon yapsa ve “Böyle bir süreci nasıl kötü yönetiriz?” diye üzerinde çalışsa, bu kadar başarılı olamazdı. Kanun Hükmü’nün seçkiden çıkarılıp geri alınması ve tekrardan çıkarılması ileride acı komedinin konusu olabilir. Son süreçte Festival Direktörü Ahmet Boyacıoğlu, Kanun Hükmü’nün tekrardan seçkiye dahil edilmesinin ardından tehdit edildiğini öne sürdü. Boyacıoğlu’nu kim tehdit etti? Bu süreçte neler yaşandı? Bu sorular cevapsız…

Gelelim CHP’li belediye başkanı Muhittin Böcek’e…

İktidarın kendisine muhalif sanata ve sanatçılara karşı tavrı yeni değil. Saray rejiminin sevmediği sanatçıları cezalandırmak için neler yaptığına dair örnekler büyük bir külliyat oluşturur. Bu meselede de nasıl davranacağı az çok belliydi. CHP, “KHK mağduriyetlerini gidereceğiz” diyerek iktidara talip olan bir parti. Belediyenin festivali iptal etmesi, partinin iktidara talip iken verdiği mesajla çelişiyor. CHP’li Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in festivali iptal etmesi sadece sansüre yol vermeyecek, otosansürü de derinleştirecek. Böcek’in bu kararı şüphe yok ki Saray koridorlarında sevinçle karşılanmıştır. Altın Portakal’ın tarihine geçen bu kara leke, Böcek’in de her daim peşinde olacak.

Devamı için tıklayınız.

Paylaş.

Yanıtla