Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel
Bu yıl 5. yaşını kutlayan İstanbul Fringe Festival 16-23 Eylül 2023 tarihleri arasında gerçekleşecek. Türkiye’den ve Dünya’dan tiyatro, dans, performans disiplinlerinde üretilen yenilikçi ve alternatif gösterilerin seyircilerle buluşacağı festivalde ayrıca atölyeler, paneller ve bir çok farklı etkinlik düzenlenecek.
Festivalin açılış gösterisini yapacak Thick & Tight, Birleşik Krallık’tan kuir bir dans tiyatrosu topluluğu. Daniel Hay-Gordon ve Eleanor Perry tarafından 2012 yılında kurulan topluluk, gösterilerini Londra Uluslararası Mim Festivali kapsamında Sadler’s Wells ve Barbican, Lowry, Southbank, Royal Opera House, Aldeburgh Müzik Festivali, Tate, Kings Place ve Wilton’s Music Hall gibi çeşitli mekânlarda ve kuir gece hayatı mekânlarında sunuyor.
Şimdi sözü, 16 Eylül saat 20:30’da Alan Kadıköy’de festivalin açılışı olarak A Night with Thick & Tight ve 17 Eylül saat 19:00’da Sakıp Sabancı Müzesi’nde The Princess and The Showgirl başlıklı gösterilerini sunacak topluluğun ortak yönetmenleri Eleanor Perry ile Daniel Hay-Gordon’a bırakıyoruz.
Performansın özü sizce nedir?
Bizim için performans esas olarak eğlendirmekle ilgili. Gösteri ister güldürsün, ister rahatsız etsin, ister üzgün hissettirsin, izleyicinin bir şeyler hissetmesini istiyoruz. İnsanları onlarla bağlantı kurarak harekete geçirmek istiyoruz.
Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?
Evet, sanatın olmadığı bir dünyayı düşünün. Sesi, görünüşü, hissi vb. nasıl olurdu? Sanat yaratmak ya da sanatla bağlantı kurmak, dönüşmektir, dolayısıyla onun tarafından sürekli olarak dönüştürülürüz, özellikle de eğer ona açıksak. Aslında hayatı anlamanın ve hissetmenin bir yoludur.
Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinizde etkisi olur mu?
İşin komik yanı bir araya geldiğimizde veya mesela turneye çıktığımızda ya da sabah uyandığımızda ilk iş olarak hep rüyalarımızı konuşuyoruz. Eleanor her zaman dinlemeyi sevdiğim devasa sürrealist rüyalar görüyor. Bu rüyalar o gün konuştuklarımızı kesinlikle etkiliyorlar ama hayır, rüyalar işimizle doğrudan bağlantılı değil. O dönemde ilgimizi çeken şeyleri yani okuduklarımızı, izlediklerimizi, dinlediklerimizi, siyasi görüşlerimizi, toplum hakkındaki düşüncelerimizi sık sık konuşuyoruz. Devam eden bu konuşmalar genellikle döngüsel oluyor ve belli bir noktada ikimiz de kendi aramızda veya akran grubumuz içinde konuşmanın ötesine geçip bir şeyler yaratmak istediğimizi fark ediyoruz.
Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz?
Başlıkları ve başlık bulmayı seviyoruz. Bazen önce bir başlık uyduruyoruz, sonra onun etrafında bir parça oluşturuyoruz. Başlık hangi sırayla gelirse gelsin, her zaman harika olmasını istiyoruz.
Sanatınızı etkilediğini düşündüğünüz biri veya bir sanatçı var mı, varsa kim?
İşimiz başka insanlardan etkilendiğimiz için var, dolayısıyla böyle bir kişinin var olup olmadığını söylemek imkânsız. Belirli bir eser üzerinde çalışırken, kendimizi belirli bir kişi üzerinde çalışırken ve bir süre ona odaklanırken bulabiliyoruz. Bunu yapmayı seviyoruz. Onlar için çok şey hissetmeye başlıyor ve onlarla yaşıyormuş gibi hissediyor oluyoruz. Thick & Tight olarak çalışmalarımızı birlikte sürdürmenin getirdiği mutluluklardan biri de sürekli olarak öğreneceğimizi ve çeşitli kişi ve konulardan etkileneceğimizi bilmek.
[Sohbetin devamını okumak için tıklayın.]