“Nerede Bu Devlet?” / “İşte Burada!”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Karanlık zamanlarda şarkı da söylenecek mi? Elbette, şarkı da söylenecek, karanlık zamanları anlatan.  / Bertolt Brecht

Türkiye 6 Şubat Pazartesi günü iki büyük deprem felaketiyle sarsıldı. Resmi rakamlara göre can kaybı 41 bini geçmiş durumda. Ne yazık ki can kaybının bu sayının birkaç katı olduğu söyleniyor. Felaketin olduğu günden itibaren pek çok sivil kurum ve yurttaş büyük bir dayanışma örgütledi. Ancak sahada büyük bir koordinasyonsuzluğun yaşandığını sosyal medya ve muhalif medya kanalları sayesinde öğrendik.

İlk anda sanat camiasından pek çok insan devletin gösterdiği adres Afad yerine Ahbap çatısı altında yardımlaşmaya destek oldu. Pek çok tiyatro kuruluşu da yardım organizasyonları örgütledi. 1999 Gölcük Depreminde “Nerede bu devlet?” sorusu ile tanışmıştık. Aynı sözler yıkıntıların arasından yine yankılandı.

Bütün bu karmaşa içerisinde tiyatro sanatçısı Orhan Aydın ilk günden itibaren ailesinin enkaz altında olduğunu duyurdu. Günler boyunca ailesine yardım edilmesi konusunda uğraştı. Ne yazık ki geç gelen yardım nedeniyle Eylem Şafak Aydın hayatını kaybetti. Maalesef on binlerce insanın da başına aynı şey geldi.

Ülke sosyal medya kanalları sayesinde enkazdan yükselen en ufak sese kulak kesilmişken inanılmaz bir olay yaşadık. Nerede bu devlet sorusuna karşılık verilmişti. Twitter, devletin bant genişliğini daraltması nedeniyle kesintiye uğradı. Aynı şekilde yardımlar da… Gelen tepkiler sonuç verdi ve Twitter eski haline geri döndü.

1999 depreminde de ilk yardım konusunda âtıl kalan devlet sivil toplum ile tanışmıştı. O zamanlar devlet mekanizması açığını “devlet sivil toplum el ele” sloganıyla kaparken ve bir yandan da yardımları denetlemeye çalışırken bugün ise bambaşka bir şeyle karşılaştık. Devlet sivil toplumun sesini kısmaya, mümkünse kurumlara kayyum atayarak yardımları gasp etmeye çalıştı. Fazla söze gerek yok. Sanatçı Madonna yardım çağrısını Ahbap’a yönelteceğini söyleyerek duyurdu. 

Ahbap’ın “bağımsızlığı” ayrı bir tartışma konusu olmakla birlikte pek çok yardımın devletin yönlendirdiği kanallar yerine Ahbap’a iletilmesi, vatandaş-devlet arasındaki güven krizine işaret ediyor. 

Büyük bir felaketi büyük bir kurumlar çürümesiyle karşıladık. Halkın büyük bir kesimi devlete olan güvenini yitirmiş durumda. Elbette dayanışma ve yardımlaşmanın tüm baskılara rağmen sürmesi gerektiği de ortada. Pek çok sanatçı yardımlaşmanın öznesi olmuş durumda. Ancak sanatın kendisinin de dayanışmanın öznesi olması gerekiyor.

Bu konuda Akdeniz Bölge Tiyatro Kooperatifi’nin açıklamasına bakılabilir. Bünyesinde deprem bölgelerinde üretim yapan tiyatro emekçilerinin bulunduğu Akdeniz Bölge Tiyatro Kooperatifi, bölge halkına destek olan tiyatro yapılarına teşekkür etti. Bölge halkının yaralarını sarmak için meslek paydaşlarıyla beraber kendi alanlarında yürütecekleri çalışmalar planladıklarını ve dayanışma içinde olmaya hazır olduklarını duyurdu.

Ayrıca Tarihçi İlber Ortaylı da katıldığı bir programda felaket dönemlerinde sanat konusu bağlamına dikkat çekti. Can kurtarma safhasından hemen sonra insanların rehabilite edilmesi gerektiğini, bunun için de her türlü sanatsal faaliyete ara verilmemesi gerektiğini vurguladı. 

“Sanat hareketlerine o yaralı kitleyi, o yaralı insanları biraz diriltmek, hayata bağlatmak o sarsıntılardan, o sarsıntının tozlarından ruhlarını temizleyebilmek için, bu gibi faaliyetlere aksine daha çok yüklenmek gerekir. Unutmayın yani bombaların altından çıkan şehirlerde insanlar konser vermeye başladılar… İnsanları bazı şeylerin içine çekeceksin. Okul bunlardan biri. Konferans bunlardan biri. Sanat en mühimi. (…) Bunlar hepsi depremden sonra düşünülecek şeyler. Bir sene iki sene sonra değil. Birkaç hafta sonra birkaç ay sonra…”

***

Maalesef bu satırlar yazılırken Hatay bir kez daha sarsıldı. Felaketin ikinci haftasını geçmiş olmamıza rağmen, hala pek çok insanın barınma sorunu, çadır ihtiyacı çözülmüş değil! Maalesef hala can kurtarma safhasını geçememiş görünüyoruz.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: EDİTÖR

Yanıtla