Yaşam Kaya
26. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali Işıl Kasapoğlu’ nun seçkileriyle sürerken, festival kapsamında Kabare Dada’ nın sahneye koyduğu, Okan Bayülgen’ in yazıp yönettiği ve başrolünde oynadığı RİCHARD adlı oyunu geçtiğimiz gün Zorlu PSM’ de izleme şansını elde ettik. Bir eleştirmen olarak Shakespeare’ in III. Richard karakteri üzerinden bir uyarlama izleyeceğimi bildiğim için, sanatsal olarak kafamdaki tüm beklentileri en üst çıtaya çıkardım. Bunu yaparak iyi mi yaptım kötü mü yaptım, eleştirinin ilerleyen bölümlerinde okuyacaksınız. Fakat kritiğin detaylarına geçmeden önce şunu açıklıkla söylemeliyim; tiyatro sahnelerinde insan zekasını zorlayan Shakespeare yorumu izlemeyeli sanırım bir on sene olmuştur. RİCHARD, zekayı zorlayarak, insanı içindeki çağı düşünmeye iterek sıradışı çarpıcı bir iş olarak karşımıza çıkmış! Roman Polanski’nin Machbet’i ve Welles’in A Man For All Season’ı neyse, Okan Bayülgen’ in Richard’ ı da çarpıcı başyapıttır.
Eleştirinin giriş kısmının ağır biçimde spoiler içerdiğini belirterek Richard oyununun konusuna değinelim.
Basit bir tiyatro kumpanyasında işe alınan Richard Hell adında polisten kaçan bir adamın hikayesi ile başlar oyun. 8 çocuklu bir ailenin evladı olan Hell; kötü beslenmiş, kötü eğitim almış, bedeninde ve ruhunda çocukluktan kalma kusurlarla hayata tutunmaya çalışmaktadır. Hell’ in tiyatroda bir kaza sonucu ayağı topal olmuş, getir götür işlerine bakarken bulunduğu yeri sorgulamaya başlamıştır bu tuhaf adam. Diğer yandan bir otoparkta Kral Richard’ın olduğu düşünülen kemikler bulunur. ‘Richard severler’ diye bir oluşum tiyatronun kaderine inanarak, tiyatrodan ücret karşılığında Kral Richard’la ilgili bir oyun sergilemesini ister. Tiyatroda sürekli Shakespeare kitapları okuyan Hell, III. Richard oyununu ezberlemiş, konudan aldığı iktidar hırsını oyunu ele geçirme hamleleriyle ete kemiğe büründürmüştür. Richard Hell, gezdirmekle görevli olduğu köpeği öldürür. Tiyatronun üstündeki bardaki travestiyle yakınlaşır , ama reddedilince psikolojisi iyiden iyiye bozulur. Oyun provalarına karışır, daha sonra oyuncuları öldürmeye başlar ve başrole aday olmayı başarır. Richard Hell gerçek hayatla Kral Richard oyununu ayırt edemez duruma dönüşmüştür. Hell’ in girdiği hesaplaşma, gücü eline almakla intikam duygusu arasında sıkışıp kalan kötücül düşüncelerdir. Tiyatro sahibi ortadaki olaylardan korkarak Hell’e başrol teklif eder, çaresizce Hell’ in seyirci ile nasıl bütünleştiğini izler.
Aklını yitirmiş Richard’ın Richard rolünde coştuğu sahnede şiddet, intikam, hırs, kaza… aklınıza gelebilecek tüm tuhaflıklar göze çarpar. Performans sırasında olan kaza ile tiyatroya çağrılan polisler cinayetlerden haberdar olmuşlar, aynı anda kazayı ve cinayetleri araştırmaya başlarlar. Sorgulama sırasında anlatılanlardan ve Richard’ın hatırlayıp aktardıklarından sahnedeki olayları görürüz.
Kumpanya tiyatrosu şeklinde dizayn edilen Richard oyununda Okan Bayülgen, Şenay Gürler, Ebru Unurtan Urağ, Nihal Usanmaz, Kevork Türker, Kubilay Çamlıdağ, Oral Özer, Özgün Çoban, Beyti Engin, Olgun Toker, Su Sonia Herring, Volkan Ateş Gündüz, Dilay Yıldız, Cem Tilmen, Ali Akkök, Cüneyt Üstün, Ferdi Taşkın, Levent Akkök, Cihan Akbilek, Orkun Dökmeci, Ece Önderoğlu, Sinan Aksu, Kayra Ural ve İstanbul Bayülgen sahnede yer alıyor.
Öncelikle kalabalık kadronun önünü açan Efter Tunç’ un şahane dekor tasarımıyla konuya giriş yapmalıyım. Kumpanyadan III. Richard’ın oyununa ve sahnede cereyan eden olaylar zincirine kadar her bir bölümü ince ince işleyen tasarım oyunun en büyük artısı. Bunun dışında ışık tasarım tek kelime ile berbattı. Kemal Yiğitcan sahneler üzerinde epeyce çalışmalı.
Teknik kısımla eleştiriye giriş yaparken, Okan Bayülgen’ in Richard yorumuna değinelim. Kötülükle iyimserlik arasında, intikamla dostluk çizgisinde, delilikle dahilik algısında yarattığı karakterini öylesine vurucu analizlerle oynamış ki, siz gösteri boyunca içinde bulunduğunuz çağın despotlarını gözünüzün önüne getiriyorsunuz. İktidarı ele geçirmek için her yolu kullanmak doğru mu? İşte tam da bu sorunun içinde Richard Hell, sizi de kendisine bağlı tabakadan görüp seyircinin içine yolculuk yapıyor. Herkese tebaası olarak davranan Kral Richard’a boyun eğmek ne derece doğru? Richard Hell cinayetler işlemiş, kendini Kral Richard, seyirciyi de kendisine boyun eğenler zannediyor. Seyirciye keyfince muamele ediyor. Okan Bayülgen’ in devleşen oyunculuğu işte tam olarak saydığım bu noktalarda belirginleşmiş. Sahnedeki bitmek bilmeyen enerjisi için diyecek kelime yok. Politik göndermeleri bol bol kullanan oyuncu, içinde bulunduğumuz çağı anlamamız için epeyce uğraş veriyor.
Clarence rolünde Volkan Ateş Gündüz kaliteli oynamış rolünü. Oyuncunun rol analizi çok etkili. Ebru Unurtan, Oral Özer, Özgün Çoban, Şenay Gürler, Kevork Türker, Beyti Engin ve özellikle Kubilay Çamlıdağ rolünün hakkını fazlasıyla veren isimler. Drag Queen ise unutulacak gibi değil.
RiCHARD oyununu anlamak için, III. Richard’ ın kim olduğunu, neler yaptığını iyice kavramak lazım. Sahneler arasındaki zeka dolu geçişler, diyaloglara dayalı zaman ilerlemesi muhteşem düşünülmüş. Okan Bayülgen’ in geçmiş tiyatro hayatını da düşündüğümüz zaman, sahnedeki işin neden bu denli kaliteli olduğunu anlarız. Oyunu not edin, kaçırmayın!