Aynur Sakallıoğlu*
Bursa Büyükşehir Belediyesi adına Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı tarafından, ASSITEJ Türkiye Merkezi’nin sanatsal desteği ile organize edilen 26. Uluslararası Bursa Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali, 12-17 Kasım 2022 tarihleri arasında Bursa’da gerçekleştirildi.
Hedefin “Çocuk ve Gençlik Tiyatroları alanında, iletişim ve paylaşım temelli, uluslararası kültürel ve sanatsal bir arena oluşturmak” olarak belirlenen festivalde, şehrin çeşitli noktalarındaki Teyyare, Uğur Mumcu, Barış Manço, Gürsü, Podyum Sanat Mahal, Çeksanat Görükle gibi kültür merkezlerinde, toplam on dört oyun sahnelendi ve yine bu merkezlerle birlikte Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi tiyatro uygulama salonunda Atölye çalışmaları yapıldı.
Festival kapsamında sahnelen oyunlardan biri de W. Shakespeare’in Fırtına isimli oyunuydu. Çeksanat oyuncularının canlandırdığı oyun, Çeksanat Görükle Kültür Merkezi’nde seyircisiyle buluştu.
Fırtına’nın, William Shakespeare’in 1611 yılında yazmış olduğu son oyunlarından biri olduğu tahmin ediliyor. İlk kez kral I. James için sahnelenmiş olan Fırtına beş perdelik bir oyun. Yazıldığından bugüne dek dört yüz yıllık bir zaman içinde Fırtına oyunun, ana olay örgüsünün parodisi olan alt olay örgüsü, oyun-içinde-oyunları, doğaüstü öğeleri ve okuyucuya eşlik eden bir müziği olduğunu, okuyanlar, izleyenler bilirler.
Bu kez Fırtına +7 yaş üzeri için sahnelenen bir çocuk oyunu olarak karşımızdaydı. Oyunu uyarlayan ve yöneten Yasin Yürekli. Başından sonuna dek çocuk ve yetişkin seyircilerin keyifle izlediği Fırtına’nın konusunu hatırlayalım; Napoli Kralı Alonso, oğlu Ferdinand ve kardeşi Sebastian, Milano Dükü Antonio, Meclis Üyesi Gonzalo ve maiyetindekilerin bulunduğu gemi, büyük bir fırtınaya yakalanır. Gemi ve yolcuları ıssız bir adanın dört bir yanına dağılırlar.
Bu büyük fırtınayı çıkaran kişi adada yaşayan, Milano dükü iken kardeşi Antonio’nun ihanetine uğramış olan, on iki yıl önce üç yaşındaki kızı Miranda ile çürük bir tekneye koyulup denize bırakılan Prospero’dur.
Aynı zamanda adada Cadı Sycorax’ın oğlu Caliban ve Sycorax’ın çok eskiden bir çam ağacının kavuğuna hapsettiği, cin Ariel de vardır. Prospero, Ariel’i kurtarıp onu başyardımcısı yapar. Caliban ise günlük işleri yapmakla cezalandırılır. Prospero’nun büyüsüyle adanın bir köşesinde yapayalnız olan Ferdinand, babasının öldüğünü düşünür üzülürken Miranda’yı görür, âşık olur. Prospero’nun planları işliyordur, kızının kraliçe olacağına emindir.
Birçok maceranın sonunda Prospero, büyüleriyle şaşkına dönem kazazedeleri affeder. Tüm büyüleri bozar, hepsini serbest bırakır. Milano dükü kostümünü giyer, yıllar önce kendisine yapılan haksızlıkları unutmaya söz verir. Ariel’i azat eder, büyücü asasını kırar, kitaplarını denize atar. Miranda ve Ferdinand’ı evlendirip Milano’da inzivaya çekilmeye karar verir.
Çeksanat’ın internet sayfasında oyunun tanıtımı için şunlar yazılmış;
Klasik hikâyeyi hareket tiyatrosu olarak sahneye taşıyan ekibimiz sahnede buldukları eşyaları, enstrümanları ve sadece bedenlerini kullanarak seyircisini oyunun şimdisinde olmaya çağırıyor, sahnenin sinerjisini performansa çevirirken komedi dünyasına götürüyor.
Çünkü sahne, tüm zamanların ve mekanların temsiline davet edilen büyülü bir araçtır.
“Ada” olarak metaforlaştırılan oyun alanı; bedenin hareketini temel alarak sıra dışı bir evrene dönüşür.
Olduğundan başka bir şeye dönüşebilme potansiyeli büyüdür!
Bu büyülü dünyaya hepinizi bekleriz…
Sahne, mevcut sahnenin tam merkezinde bir paravan ve duvar etkisi oluşturan perde ile duvarın önünde hareket alanı oluşturan zeminden ibaret. Hiç dekor kullanılmayan oyunda, oyuncular kostümleri ve makyajlarıyla adeta bir dekor etkisi oluşturuyorlar. Oyunun başlamasıyla tüm oyuncular enstrümanlarıyla sahnede yerlerini alıyorlar, alkışlarla tempo tutulan, yüzlerde gülümsemelerle izlenen oyuncular bize ne sahneleyeceklerini, oldukça sade ve öz cümlelerle Fırtına oyununu anlatmaya, canlandırmaya başlıyorlar. Bir araya geliyor, dalga oluyor, gemi oluyor, fırtına oluyor, dağılıyor, karaya vuruyorlar.
Oyunun karakterleri bu yeni Fırtına uyarlamasında değişime uğramışlar, Prospero bir kadın ve elindeki flütü aynı zamanda bir sihirli değnek, Ferdinand ve Miranda birbirlerine aşık usta birer akrobatlar aynı zamanda, Ariel yine Prospero’nun sağ kolu ve o da bir akrobat. Caliban ise bir canavar değil; ağlayan, isyan eden, şaşkın, şımarık bir çocuk.
Çeksanat’ın Fırtına oyunu, beden kullanımının en iyi örneklerinden birini sunuyor seyirciye. İzlerken, Shakespeare izleseydi o da çok beğenirdi, diye düşünüyorum hatta dünyadaki tüm çocukların bu oyunu izlemesini istiyorum. Diğer yandan daha da karmaşık duygularla gel-gitler yaşıyorum, bir yandan metni uyarlayan yönetmeni kıskanıyor, diğer yandan ona hayranlık duyuyorum ama izlememe eşlik eden tüm o küçükler ve ebeveynler gibi gözlerim hep sahnede, hep gülümsüyorum.
Oyunun sahnelenmesi süresince altı oyuncu, Cantuğ Yavuz, İlkay Zengin, Kağan Şenbaş, Yaren Şensoy, Müge Açıkdüşünenler, İrem Azar uyum içinde akrobatik hareketler yaparak, hiçbir boşluk oluşturmadan, seyirciyi gülümseterek-güldürerek, alkışlarla coşku dolu tempolar tutturarak, muhteşem bir performans sergiliyorlar.
Oyuncuların alkışa değer performanslarından bir diğeri de tümünün enstrüman çalabiliyor olmaları. Bunun, oyunculuk eğitimi alan tüm oyunculara ve çocuklara iyi bir örnek oluşturacağını düşünüyorum.
Ayrıca, Fırtına oyununu izleyen tüm küçük izleyiciler Shakespeare oyunuyla tanışarak, büyüdükçe birbirinden güzel daha pek çok oyununu izleyecekleri dahi yazarın ismine ve yeteneğine, küçük yaşlarda aşina olmanın ayrıcalığına sahip oldular.
Çeksanat Kültür Merkezi’inden ayrılırken Fırtına sona erdiği için mutsuz ama aynı zamanda çok mutlu, kaygısız, hafiflemiş adımlarla basamakları tırmanırken, umutsuz hissettiğim zamanlarda gelip izleyebileceğim böyle bir oyun olduğu için şanslı hissediyordum.
Fırtına hem çocuklar hem de büyükler için Çeksanat Kültür Merkezi’nde seyircisiyle buluşmaya devam ediyor.