Erdoğan Mitrani
Dünya tiyatrosunun dilini yakalamayı, içinde yaşadığı ülkenin insanlarını anlamayı, sanatsal yolculuğunda avangard bir çizgi oluşturmayı hedefleyen Proje No2, R. Onur Duru ve Can Ali Çalışandemir öncülüğünde 2019’da estetik kaygısı yüksek, oyunculukta sıradanlıktan uzak, mübalağadan imtina eden sanatçılar tarafından kurulmuş.
Proje No2’nin ilk yapımı Can Ali Çalışandemir’in yönettiği, Federico Garcia Lorca‘nın ‘La Casa de Bernarda / Bernarda Alba’nın Evi’nden yola çıkılarak Pelin Temur tarafından yeniden tek kişilik oyun olarak yazılan ‘Bernarda’.
‘Bernarda Alba’nın Evi’, 20. yüzyılın en önemli ozanlarından, 1926’larda İspanya’da gençlik ve olgunluk yıllarını yaşayan genç aydınlardan oluşan 27.kuşağın sembol isimlerinden, şair, oyun yazarı, ressam, piyanist, besteci, Federico Garcia Lorca’nın, İspanyol kadınının trajik yazgısına adadığı ‘Köy Trajedileri Üçlemesi’nin sonuncusudur
Üçlemenin ilki ‘Bodas de Sangre / Kanlı Düğün’ töre baskılarının evliliği alet etmesinin, ikincisi ‘Yerma’ kısır kadının tragedyalarıdır. Ölmeden yazdığı son oyun ‘La Casa de Bernarda / Bernarda Alba’nın Evi’, kırsal kesimde hiçbir zaman istedikleri kocayı seçemeyecek kızların zorunlu bekâretinin trajedisidir.
İspanya İç Savaşının faşist rejimi tarafından ‘eşcinsel bir komünist’ olduğu gerekçesiyle 38 yaşında infaz edilen Lorca’nın kurguladığı Bernarda’nın Evi iç savaş öncesinin toplumsal yapısının alegorisidir; falanjistler tarafından acımasızca yönetilen İspanya gibi, baskıyla dize getirilen, geleneklerine sıkı sıkıya bağlı ama içten içe kaynayan bir ülkedir.
Evin erkeğinin ölümü üzerine, kapı pencerelerden havanın bile sızmayacağı sekiz yıllık bir yas ilan eden Bernarda, annesini, beş kızını ve kendini ata ocağına hapseder.
Aynı evde yaşayan, birbirine yabancı; sorunlarla mücadele etmek yerine görmezden gelen; inanmadıkları geleneklere sıkı sıkıya bağlıymış gibi görünen; oldukları gibi davran(a)mayan, erkin ve paranın karşısında duruş geliştir(e)meyen, ne yapmaları gerektiğini bil(e)meyan, eyleme geç(e)meyen, yaşamdan korkan bir ev dolusu ‘kurban kadın’ için susmak, beklemek ve yaşarken yavaş yavaş çürümek dışında seçenek yoktur. Bernarda bile, kendisini yetiştiren, bu yapının en az kızları kadar kurbanıdır.
Kadınlarına isimleri, karakterlerinin ipucudur: Adı “ayı kadar güçlü” Bernard’ın İspanyolca karşılığı olan Bernarda, kızlarına yasakladığı zevkleri bir zamanlar tatmış da olsa, kadının toplumdaki yeriyle ilgili gelenek ve şeref konularında gücü elinde tutan, acımasız bir despottur. İlk kocasından olma, babasından dişe dokunur bir mirasa konmuş büyük kızı Angustias (ıstıraplı, bunalımlı, eziyet edilen) anne baskısından kurtulmak için, parasının peşinde olduğunu bile bile yakışıklı Pepe Romano ile evlenmeye razıdır. Babanın ölümünden beri pek yatağından çıkmayan Magdalena’yla (angustias ile eş anlamlı) annesinin her dediğini yapan Amelia (gayretli) silik iki karakterdir. Bernarda’ya karşı gelmeyi tek göze alan en küçük kızı Adela (adelantar: öne çıkmak, erişmek), âşık olduğu Pepe ile gizli ilişki yaşamaktadır; ancak başkaldırısı özgürce var olmaya yönelik değildir, evin ‘yeni efendisi’ olarak Pepe’yi görmektedir. Bernarda’nın araya girmesiyle kötü biten bir aşk yaşamış olan, belli etmeksizin Pepe’den hoşlanan Martirio (şehit), yaşamak isteyip de yaşayamadıklarını yaşayan kız kardeşini annesine ihbar edecek kadar intikamcıdır. Ev halkının ‘deli’ gördüğü Bernarda’nın yaşlı annesi Maria Josefa (Maria & Josef, İsa’nın anne-babası) oyunun, en şiirsel ve akılcı sözlerini söyleyen tek aklı başında ve umut dolu karakterdir.
Pelin Temur’un yan karakterlerden arındırarak yeniden yazdığı tek kişilik yorum, metni özetlemenin çok ötesine geçerek, 55 dakikada Bernarda ve kadınlarının trajik yazgısının özüne başarıyla ulaşır. Baskıcı varlığını oyun boyunca hissettiren Bernarda’yı ancak en başta ve en sonda karşımıza çıkararak anlatıcı görevini sağduyunun sesi Maria Josefa’ya vermesi, gelenek ve törelerin faşizan baskısını ve giderek faşizmin traji-komik absürd karakterini daha da açığa çıkarır.
Bu ‘Bernarda’, Temur’un metninin ilk sahnelenişi değildir. 2016’da yönetmen oyuncu Ahmet Melih Yılmaz bu metin üzerinden ‘Queer’ kavramına Lorca’nın kadınları aracılığıyla bakan ilginç bir ‘Bernarda Alba’nın Evi’ sahnelemişti.
Ancak yönetmen Can Ali Çalışandemir’le oyuncu Özge Arslan, bu kez Lorca’ya daha yakın bir yorumla, Bernarda’nın ev içinde yas ilan ederek kurduğu otoriteyi tüm baskıcı rejimlerin simgesi olarak ele alır. Kızların çeyiz sandığından çıkmış, bekâretleri gibi temiz ve bembeyaz, ancak üzerlerine projeksiyonla faşizmin tüm kiri yansıyacak asılı ketenlerden oluşan arka plan dışındaki bomboş sahnede Özge Arslan beş ayrı kadını canlandırarak, Erdem Altınses’le birlikte oyun için besteledikleri müzikler eşliğinde otoritenin kadın kimliğine uyguladığı cinsiyetçi baskıyı vurgular. Serde Erdoğan’ın kostümü, Arslan’ın çok etkileyici ve güçlü tınısıyla yorumladığı şarkıları ve Fandango ve Flamenko esintili çok başarılı koreografisi, dönem İspanya’sını büyük başarıyla yansıtırken, her dans adımı ve her ağıtsal ezgiyle, oyuncu eldiven değiştirir gibi kişilik değiştirir. Oyunculuğu, sesi, dansları ve tüm bedeniyle müthiş zengin performans anlatılır gibi değildir. İzlemek gerekir.
Sonuç olarak, ustaca yazılmış bir metnin çok başarılı uygulaması. Kaçırılmamalı.
25.02 Koma Sahne, 18.03 ve 22.04 K! Kültüral Performing Arts ve sezon boyunca İstanbul sahnelerinde.
Duncan Macmillan ve Jonny Donahoe’dan interaktif bir oyun
‘Harika Şeyler Listesi’
1980 doğumlu İngiliz oyun yazarı Duncan Macmillan’ın çok başarılı ‘Akciğer’iyle, bu sezonun parlak işlerinden ‘Bir Istakozu Öldürmenin En İnsancıl Yolu’nun ardından ‘Every Brilliant Thing / Harika Şeyler Listesi’ de sahnelerimizde.
İlk kez 2013’de sahnelenen ‘Harika Şeyler Listesi’, Duncan Macmillan’ın sahnelenebilir bir monolog olarak yazdığı ‘Sleeve Notes’ adlı öyküden uyarlanmış. MacMillan, yıllarca metni oyunlaştırmaya çalışmış, sonunda oyunu yıllarca sahnede yorumlayacak olan stand up sanatçısı Jonny Donahue ile birlikte uyarlamış.
‘Harika Şeyler Listesi’, 6-7 yaşlarında bir çocuğun, annesinin yaşamaya değer bir sebep bulamadığı için ‘aptalca bir şey yaparak’ hastaneye kaldırıldığında başlar. İçgüdüsel olarak, annesini hayata bağlamak için yaşanmaya değen, dünyadaki en harika şeylerin listesini yapar. Dondurma, su savaşı, uyku saatini geçirip geç saate kadar televizyon seyretme izni gibi çocuksu mutluluklarla başlayan liste zaman içinde çocuğun yaşam algısını yansıtan, bambaşka bir şeye dönüşür; çocuk listeye yeni yeni maddeler eklemeye, listeyi yaşamının her döneminde onun için önemli olanları kayıt altına aldığı bir hatıra defteri gibi kullanmaya başlar. Okul, üniversite, evlilik, ayrılık dönemlerinde kendisine destek olan liste, annesinin kaderini paylaşmaktan korktuğunda ruh sağlığını kazanmasına yardımcı olacaktır.
İntihar eğilimli depresyon gibi rahatsız edici bir konuyu, samimi ve müşfik bir tonlamayla, içten ve neşeli bir anlatımla ele alan başarılı metin, izleyicilerin de aktif olarak katıldığı bir biçemle sahneye uyarlanır. Oyun öncesinde, çepeçevre oturacakları dekorsuz oyun alanında karşılanan izleyicilere listeden okuyacakları maddeleri içeren kartlar dağıtılır. Ancak katılımları sadece bununla sınırlı değildir. Anlatıcı / oyuncu sahnede tek başınadır ama verdiği küçük ipuçlarının desteğiyle seyirciler de yaşamına giren kişileri, köpeğini uyutan veterineri, babasını, ileride evleneceği kız arkadaşını canlandırırlar. Bu açıdan Lerzan Pamir’in yönettiği Harika Şeyler Listesi, her sahnelenişinde farklı yöne gidebilen müthiş keyifli interaktif bir izlenceye dönüşür. Oyunu, sezonun en zor yer bulunan etkinliklerinden biri yapan, Bora Akkaş’ın ruhsal bozukluğun utanılacak bir şey olmadığını büyük samimiyet ve rahatlıkla seyirciyle tartıştığı benzersiz yorumudur. Sinemaya çocuk oyuncu olarak giren, 12 yaşındayken ‘Gönlümdeki Köşk Olmasa’ ile Altın Portakal alan 1990 doğumlu Akkaş, dizi, sinema ve reklam oyuncusu olarak başarısını aynı güçle devam ettiren, çoğunlukla gençlere yönelik rap şarkılarla ün yapmış, 2013’ten beri parlak bir tiyatro kariyeri de sürdüren çok yönlü bir sanatçı. İzleyiciyle kurduğu müthiş iletişim için bile Harika Şeyler Listesi birkaç kez izlenmeyi/ katılmayı hak ediyor. Kaçırmayın.
24.02 ve 31.03 Alan Kadıköy, 10.03 Boa Sahne ve sezon boyunca İstanbul tiyatrolarında.
Hepinize sağlıklı seyirler dilerim.