[Işıl Çalışkan’ın Birgün’de yayımlanan haberini okurlarımızla paylaşıyoruz]
Bağımsız tiyatrolar ekonomik krizle boğuşuyor. Dolar kurundaki artışla gelirlerinin 3 ayda yarıya düştüğünü belirten tiyatro işletmecileri, “Bizimki artık bir ayakta kalma savaşı değil, hayatta kalma savaşı” diyor.
Türk Lirası’nın avro ve dolar karşısındaki değer kaybı birçok alanda olduğu gibi sanatı da doğrudan etkiliyor. Bağımsız tiyatrolar, pandeminin etkileri devam ederken bir de ekonomik krizle boğuşuyor. Tiyatro işletmecileri bilet satışlarının kira, faturalar, maaş ödemeleri, yevmiyeler, ekipmanlar, salon temizlik giderleri, nakliye ücretleri gibi salon giderlerini karşılayamamasından yakınıyor. Tiyatroların teknik ekipmanları, kostüm ve aksesuar malzemelerinin dövize endeksli olması da cabası. Tiyatro işletmecileri dolar kurundaki artışla birlikte son 3 ayda gelirlerinin yarıya düştüğünü belirtiyor. İşletmeciler olan seyirciyi de uzaklaştırma korkusuyla bilet fiyatlarını artırmaya cesaret edemediklerini ifade ediyor. Tiyatro işletmecileri ile sahnelerde yaşanan ekonomik buhranın nedenlerini konuştuk.
TİYATRO İZLEMEK VATANDAŞLIK HAKKI
Dolar kurundaki artışlarla birlikte 3 ayda gelirlerinin yarı yarıya düştüğünü belirten Moda Sahne’nin işletmecisi Kemal Aydoğan, “Bu bilet fiyatı sabit kalırken maliyetlerin hızla artması demek” diye konuşuyor. Elektirik faturasından yakınan Aydoğan, “Diğer bütün harcamaları düşününce -maaşlar, yevmiyeler, ekipmanlar, salon temizlik giderleri, nakliye vb. bilet fiyatlarının borsa gibi her gün güncellenmesi gerekir” diyor.
Aydoğan, bilet fiyatlarını güncellememe sebebini ise aynı pahalılıktan tiyatro seyircisinin de etkilenmesi olarak açıklıyor. Tiyatronun herkesin kolayca ulaşabileceği bir sanat olması gerektiğine vurgu yapan Aydoğan, “Ancak bu maliyetler ve doğurduğu bilet fiyatları cebinde parası olan belli bir azınlığa seslenmek demek. Bu kabul edilemez. Devlet ve Şehir Tiyatroları’nı işaret edip orada ucuza tiyatro var oraya gidilebilir denmesi yeterli değil. Çünkü biz dünyaya ve insana dair söz söyleme iddiasında olan “bağımsız” tiyatroların da ulaşılma hakkının olması gerekir. Bu vatandaşlık hakkıdır” diye konuşuyor.
Çözüm önerisini ise şöyle açıklıyor Aydoğan: “Bir seyircinin 300 TL’ye mâl olduğu ödenekli tiyatroların 30 TL’ye bilet satabilmesini sağlayan tiyatro destekleme anlayışından özel tiyatrolar da yararlanmalıdır. Her geçen gün maliyetler ile tiyatro bileti arasındaki gerilim artmaktadır. Bu da tiyatro sanatının toplumsal boyutunu özel tiyatrolar aleyhine yok etmekte onları ticaretin uçurumuna itmektedir. Tacir tiyatro istemiyoruz. Devletin çok acil bir biçimde tiyatro faaliyetini sürdürmeyi engelleyen koşullara müdahale etmesini -vergi muafiyeti, destek fonları vermesi vb- talep ediyoruz.”
EN KOLAY TÜKETİM MADDESİ SANAT
Ankara Tiyatro Kooperatifi Başkanı ve Çankaya Sahne’nin işletmecisi Mehmet Atay ise, pandemide başlayan sorunların ekonomik krizle birlikte içinden çıkılamaz bir hale dönüştüğünü ifade ediyor. Çok zor dönemlerden geçtiklerini belirten Atay, “Pandemi döneminde kira borçları, stopaj borçları ve diğer bizim bir de tabii yeni açıkladığımız için tiyatromuzu sağa sola proje, prodüksiyon borçlarımız vardı. Bir de kira borçlarımız var. Yine de direniyoruz. Ayakta durmaya çalışıyoruz ama çok zor bir süreç. Burada tabii bir de iktidar bir takımda destekler veriyormuş gibi yaparak bizleri avutmaya çalışıyor” diye konuşuyor.
Tiyatroda yaşanan sıkıntıların asıl belirleyicisinin ne olduğunun belirlenmesinin güç olduğunu ifade eden Atay, “Tamamının birleşimi de diyebiliriz. Bu yeni çıkan varyantla birlikte insanlarda bir tedirginlik oldu. Ekonomik kriz de seyircileri tiyatrolardan uzak tutuyor. Ama ekonomik krizle birlikte bir ivme eksikliği kazandığı muhakkak. Onu hissediyoruz. İzleyiciler telefonla arayıp oyunların fiyatlarını soruyorlar. Ekonomik kriz özellikle öğrenci kesimine çok dar bütçelerle hayatını sürdürmek isteyen insanları etkiledi. Biz de en kolay terk edilen tüketim maddesiyiz kültür ve sanat olarak maalesef” siteminde bulunuyor.
Tiyatroların işletme giderlerinin yüzde 230 arttığını ifade eden tiyatrocu, “Bizimki artık bir ayakta kalma savaşında değil, hayatta kalma savaşı. Hiç kimse bilet artırmaya cesaret edemiyor. Olan seyirciyi de uzaklaştıracağız korkusuyla” diyerek sözlerini sonlandırıyor.
TURNE YAPMAK ARTIK HAYAL OLDU
Kuzguncuk Sanat’ın işletmecisi Gizem Duman Şeşen, Kur farkı yüzünden hızla değer kaybeden TL’nin yabancı yazarların teliflerini ödemeyi imkânsızlaştırdığını belirtiyor. Şeşen, ekonomik krizin tiyatroya olan etkilerini şöyle sıralıyor: “Her şey 10/15 katına çıktı. Sezonun yeni oyunları ağırlıkla yerli yazarlar, uyarlamalar ve koruma süresi bitmiş eserlerden oluşuyor. Tiyatroların teknik ekipmanları, kostüm ve aksesuar malzemelerinin bir kısmı sahneye uygun makyaj malzemeleri hep dövize endeksli. Onca zamma rağmen vergi oranları aynı benzin elektrik ve doğalgaz zamları da buna eklenince tek kişilik ya da az kadrolu oyunlar kaçınılmaz oluyor. Kurumlara satış olmadan turne yapmak ise hayal.”