Nurduran Duman’ın Cumhuriyet’te yayınlanan yazısını paylaşıyoruz
‘Uyandığımda Sesim Yoktu’, kadın meselesi üzerine söylenebilecek neredeyse her şeyi söyleyen bu kışkırtıcı oyun aynı zamanda modern kadının özeleştirisi.
Aslında mesele, oyunun, kadın denen insana ilişkin geçmişten bugüne değişmeyenleri, hatta kadının kendini eleştirisi üstüne söylenebilecek neredeyse her şeyi söylemesi. Hatta kadın meselesinin azalmak yerine kılık değiştirtilerek yaygınlaştığının göz önüne serilmesi sunumun yüksek estetik niteliğiyle birlikte. Aslında mesele ses, insan sesi. İnsanın yeryüzünde belirdiği andan etkilenmeye başladığı anne sesi. Büyüyüp kadın olarak uyandığında bir bakmış yüzyıllardır ve hâlâ başına gelmiş sessizliği. Aslında mesele sesini azıcık çıkaracak birazcık yükseltecek olsa karşılaşacağı sözler, değil arkadaş arasında, iş ortamında bile kabul etmek zorunda kaldığı cinsiyetçi şakalar espriler, ifadeler, küfürler… Kaltak, erkek Fatma, erkek avcısı, şirret, orospu, kancık, kız kurusu, karadul, histerik, kafa şişiren, dırdır eden, ciyaklayan, aşırı duygusal, çirkef hatta feminist. Dahası burada kalem tutan tarafınca sayılmak istenmeyen bir dolu saçmalık, saçmalık ama erke kahretme gücünü veren, bu kahrı meşrulaştıran. Aslında mesele yediklerimiz, okuduklarımız, giydiklerimiz, filmler, reklamlar, reklam panoları, masallar, ninniler, oyuncak bebekler, dergiler, temizlik ürünleri… Mesele yürüyüşümüz, gülüşümüz, düşünüşümüz…
BİR KÜVET, BİR MİKROFON
Bir ölüm, bir cenaze konuşması, bir kadının yitik sesini arayışı ve birbiriyle kapışan barışan, dünyadaki yeri ile hesaplaşan, salt iyi ya da salt kötü diyemeyeceğimiz içsesleri. Bir anne ölümü, bir yazarın annesinin cenazesi için yapması gerekenler listesi, en başta da ardından yapacağı anma konuşmasının üretimi, kadınların hepsi ve tüm yitir(t)ilmiş, kısılmış sesleri. “Uyandığımda Sesim Yoktu”. Sahneden hiç ayrılmayan bir küvet, bir nostaljik mikrofon, iki kadın. Kıvılcımıyla orada olduğu açıkça görülen bir yönetmen, bir koreograf, ezgi ve ışık. Bir de seyirci. Deneysel absürt diyebileceğimiz, yazarlarının provokatif feminist diye tanımladığı başkaldıran kışkırtıcı metniyle, zaman zaman Brecht’e de selam veren -ve bize Brecht’i yeniden hatırlatan- rejisiyle yerinde pek rahat oturamayan seyirci de zaten oyunun bir parçası.
MODERN KADININ KENDİNİ KAZ(I)DIĞI
Kanada’da devletin sanat bağış hibesiyle geçinen sağlıklı, ayrıcalıklı, genç, çekici, beyaz, hetero-normal, cinsiyet değiştirmemiş yazarın dertlendiği bunlar, pekâlâ Güney Afrika’dan, ABD’den bir kadının dediği de olabilir. Norah Sadava ile Amy Nostbakken’in başta Anne Sexton, Sharon Olds, Amy Gerstler ve Sylvia Plath’in metinlerinden esinlenerek kadınların benzeşmesi, bağdaşması üzerine çıktıkları yazı yolculuğu, zamanla kendi içlerine yaptıkları keskin, derin, acı verici ama açık seçik oldukça ferahlık da veren, kadınlık tarihinin buluntularını sergileyen evrensel bir kazıya dönüşmüş. Modern kadının kendini kaz(ı)dığı bir özeleştiriyi de içeren, yüzyılımıza yakışan bakışa sahip bir oyuna.
Salgın, belirsizlik demeden yoluna hem sahnede hem de dijital ortamda gayretle devam eden, başka şartlarda olsaydık ülkemizde de hem rejisi hem de oyunculuk başarımlarıyla çok daha ses getirebilecek bir oyun, Tamer Levent’in yönetmenliğini üstlendiği “Uyandığımda Sesim Yoktu”. Karakterin iki içsesine gövde olup can veren Burcu Görek ile Dilşad Çelebi, hem fiziksel güç kuvvet, bedene atletik, estetik hâkimiyet hem de psikolojik dayanıklılık gerektiren oyunculuklarıyla akılda kalıcı. 2015 Toronto dünya prömiyerinden bu yana birçok ülkede sahnelenen oyun (2018’de sinemaya uyarlanan filmi de) pek çok ödüle değer görüldü, bakalım hayran edici Türk yorumuna hangi ödüller gidecek. “Onca yol kat ettik, artık do¨nmeyiz geri…” Sanata evet.
KÜNYE
Uyandığımda Sesim Yoktu (Özgün adı: Mouthpiece) Yazan: Amy Nostbakken & Norah Sadava Çeviren: Gökçenur Şehirli Yöneten: Tamer Levent Koreograf: Utku Demirkaya Müzik Direktörü: Batınhan Altun Işık: Gökhan Davulcu Kostüm: Fatoş Aydoğdu Fotoğraf: Fethi Karaduman
Afiş Tasarım: Berkcan Okar Reji Asistanı: Başak Bilge Kutlu Oyuncular: Burcu Görek, Dilşad Çelebi
Yapımcı: Bu Yapım Süre: 70 dakika / Tek perde Yaş sınırı: 13 yaş ve üstü