Erdoğan Mitrani
Bir Onlardan – Stratford Festival On Film Shakespeare Oyunları 5 (21 Mayıs-11 Haziran) ´Timon of Athens/Atinalı Timon´
Açın tabaklarınızı, köpekler, açın da yalayın! (…) Dilerim görüp göreceğiniz en iyi ziyafet olsun bu! Sizi gidi ağız dostları sizi! Duman ve ılık su; tam sizin şanınıza layık işte. Timon´un son yemeği budur siz…
Straford Festivali’nde Shakespeare oyunlarının beşincisi, 2017’de Stephen Ouimette’in yönetmiş olduğu, William Shakespeare’in çok az sahnelenen oyunlarından ‘Timon of Athens /Atinalı Timon’.
Yazarın diğer komedi ve tragedyalarından farklı olarak para ve altın tutkusunu ana tema olarak ele alan Atinalı Timon bu açıdan Shakespeare’in tematik olarak günümüze en yakın duran oyunudur. Bu sebeple günümüze uyarlanmış yorumları her zaman oyunun en başarılı sahnelemeleri olmuştur.
Öykünün akışı, aykırı biçemde ded olsa, ‘Kral Lear’i anımsatır. Atinalı, varlıklı ve asil Timon, Lear’in yaptığı gibi krallığını kızları arasında paylaştırmasa da, yıllar boyunca tüm varlığını pahalı armağanlar ve görkemli şölenler aracılığıyla dostlarına dağıtır. Lear topraklarını Goneril ve Regan’ın sözde sevgileri karşılığı verirken Timon, tüm zenginliklerini, onu açgözlülükle sömürdüklerini fark etmeden dost bildiklerine hediye eder. Eli açıklığı onu iflasa sürüklediğinde, cömertliğinden faydalanmış ‘sevgili arkadaşlarının’ ona her türlü desteği vereceklerinden emin olan Timon yine de huzurunu bozmaz. Ancak Lear’in kızları gibi o sözde dostlar da inandırıcılıktan uzak bahanelerle yardım etmeyi reddeder ve Timon’u sefalet içinde bırakırlar. İnsanlardan iğrenen Timon kızları tarafından evsiz barksız bırakılan Lear gibi Atina’yı terk edip ıssız bir mağarada yaşamaya başlar. Nefreti ile baş başa kaldığı bu mağarada aç karnını doyurmak için bir yerleri kazdığında büyük bir hazine bulur. Ancak kimseye güveni kalmadığı için Atina’ya dönmez, onu görmeye gelen sahte veya gerçek tüm dostlarını da kovar. Ancak, Atina’nın en değerli komutanlarından, askeri başarıları görmezden gelinmiş, dışlanmış ve sürgün edilmiş arkadaşı Alkibiades’in, hayata ve insanlara küseceğine Atinalılara saldırmak için hazırlık yaptığını öğrendiğinde, Atina’yı yerle bir etmesi ve tek bir Atinalıyı sağ bırakmaması şartıyla ona bütün altınlarını verir. Kenti eline geçiren Alkibiades,
Timon’un düşmanlarıyla kendi düşmanlarını yok edeceğini ama Atina halkına dokunmayacağını ilan ettiğinde Timon’un ölüm haberini alır. Aynen yaşamda olduğu gibi
Atinalı Timon sanki oyunu bitmez, duruverir.
‘Coriolanus’ ve ‘Fırtına’ sayesinde artık çok iyi bir oyuncu olarak aşina olduğumuz
Stephen Ouimette bu kez karşımıza usta bir yönetmen olarak çıkıyor. Ouimette ve
Timon’u canlandıran topluluğun kıdemli oyuncularından Joseph Ziegler karaktere sert ve tavizsiz bir yorum getiriyor. Timon’un trajedisi kendini bilmeyişindedir. Dostluklara ihtiyaç duyar ama, dostlarını iyilik yapmak için değil, kendisine borçlu ve minnettar kalınmasından hoşlandığı için armağanlara boğar.
Hınzır dostu Apamantus’un dediği gibi, “Pohpohlanmaktan hoşlanan, kendisine yalakalık yapanı hak eder.” Sanki doğruyu yanlıştan ayırabilecek idrak kabiliyeti dumura uğramıştır.
Etrafını çeviren sahte dostlarla gerçek arkadaşları birbirinden ayıramaz. Zenginken bütün yağcılara inanır, beş parasız kalınca hiç kimseye inanmaz; bütün dalkavuklarını kovduğu gibi, Apamantus, Alkibiades gibi gerçek dostları, sadık kâhyası Flavius’u da uzaklaştırır.
Ziegler, ne varlıklıyken ne de fakirken dış dünyanın gerçeklerini hiç algılayamamış Timon’u ustalıkla yansıtır. Timon’un en kötü durumdayken bile kaybetmediği keskin mizah duygusuyla yolsuzluklara ve kötülüklerle getirdiği hınzır eleştiri, bilgeliğe ulaştığından değil, sadece garezi ve kırgınlığındandır.
Shakespeare’in az bilinen, pek izlenme fırsatı bulunamayan bir oyununu çok parlak çağcıl yorumla izlemek için önemli bir fırsat. Kaçırmayın derim.
Bir Bizden – İki Parlak Dans Tiyatrosu Örneği
‘Hiçbir Şey Yerinde Değil’
Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Belfast Queen Üniversitesi, Tiyatro Medresesi ortak yapımı.
Çıplak Ayaklar Kumpanyası uzun süredir yanyanalığın, iş üretmenin, gösteri mekânı yönetmenin, eğitimsel çalışmalar yapmanın çeşitli yönlerini deneyimlerken, Belfast Üniversitesi’nden gelen bir teklifle kayıp ve yerinden edilme kavramı üzerine düşünmeye, tartışmaya, bu fikri bedenselleştirmeye koyuldu. Konunun süregelen bir gerçeklik taşıması bu tema üzerine odaklanmak ve düşünmek için hayli ilgi çekici oldu.
‘Kayıp ve yerinden edilme’ başlığının dördümüz için kişisel tanımlamalarını algılamak, stüdyo mutfağında uzun süren konuşmalara ve sessizliklere neden olurken, dünya üzerinde kaç kişi yerinden ediliyor ya da zorunlu sebeplerden yer değiştiriyordu?
Bu buluşmanın konusunun geniş çerçevesinden damıtılarak sanatsal bir ifadeye dönüşmesi, bazen bir doğaçlamadan bazen de masaya yatırılan her bir hissin birbiriyle temasından meydana geldi. En nihayetinde bu paylaşım belki de sürecin sadece bir hâlini/tavrını içerse de geçen zaman birbirimizi anlamaya, hem yaşadığımız topluma hem de dünya halklarına, geçmişe ve insanı insan kılan her şeye ve birçok kırılmaya göz atabilmek için motive eden bir fırsat oldu.
Projesi Ulrike M. Vieten’e, fikir ve uygulaması Çıplak Ayaklar Kumpanyası’na ait olan ‘Hiçbir Şey Yerinde Değil’, Aslı Öztürk, Büşra Firidin / Duygu Güngör, Melih Kıraç, Mihran Tomasyan dörtlüsünün Ahmet Kenan Bilgiç’in müziğinin eşliğinde, aksesuar olarak kıvrılabilir kontrplak elemanlar kullanarak oluşturdukları müthiş etkileyici bir çalışma. Bir dans gösterisini sözcüklere çevirmek tabii ki mümkün değil. Bu sebeple dörtlünün bedenleriyle konuşarak oluşturdukları performansın müthiş akıcı olduğunu Yasin Gültepe’nin usta işi Video Mapping Uygulaması sayesinde sadece birbirleriyle değil, kendi suretleriyle de dans ettiklerini söylemekle yetineceğim.
‘The Things We Carry/ Taşıdıklarımız’
Eira ve Çıplak Ayaklar Kumpanyası ortak yapımı…
Taşıdığımız şeyler aslında ihtiyacımız olan şeyler mi? Bizi hayatta tutan şeyler mi? Yoksa hiç sorgulamadan kabul ettiğimiz hayatı devam ettirmemizi sağlayan şeyler mi? Sonucu olmayan hareketleri, ne kadar keyfi olduklarını fark etmeden yapıp duruyor muyuz, yoksa onlar olmadan boşluğun yavaşça içeri süzüleceğini bildiğimiz için mi tekrar ediyoruz bunları? Hayat laboratuvarının ipleri tamamen elimizde mi, yoksa kararlarımız, bütün tecrübemizi sorgulamamıza sebep olacak yüzleşmeyi erteleme biçiminden başka bir şey değil mi?
Portekiz’in önde gelen koreograflarından Franscisco Camacho’nun, başkent Lizbon’da kurduğu Eira, Portekiz sanat sahnesinin önemli bir oyuncusu. Sürekliliği ve üretkenliği ile dikkat çeken Çıplak Ayaklar Kumpanyası ise, dünyanın Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan tek başkentinde varlığını sürdürüyor. Bu ekipteki dansçılar ve müzisyenler ülkelerinin en öne çıkan isimlerinden olmakla kalmayıp, uluslararası alanda da oldukça aktifler.
İlk gösterimi 29 Nisan Dünya Dans Günü’nde Moda Sahnesi gerçekleşen, Francisco Camacho’nun koreografisini yaptığı, Çıplak Ayaklar Kumpanyası dansçıları Leyla Postalcıoğlu, Mihran Tomasyan ve müzisyen Berke Can Özcan’ı bir araya getiren ‘The things we carry / Taşıdıklarımız’, bu Portekizli ve Türkiyeli sanatçıların ortak çalışması,
kökleri iki farklı liman şehrine dayanan, birbirine uzak gelenek ve milliyetlerden, taban tabana zıt sosyo-kültürel gerçekliklerden gelen yaratıcı ekibin performansı, gezginliği, göçebeliği, hem hayatta kalmak için, hem de zaten alışılmış olunan hayat tarzı modeli için şartlar yaratma pratiğini ele alarak ilerler.
Performans, iki dansçının, küçük bir hırdavatçı dükkânını dolduracak, gerekli gereksiz nesneyi fiilen üzerlerine giyerek taşımalarıyla başlar. İki dansçının yüklendikçe yavaşlayan adımlarına müzisyenin yine hırdavatlardan oluşan vurmalıları eşlik eder. Giderek dinginleşen oyun dansçıların tüm taşıdıklarından sıyrıldıkları yeni bir sekans başlar.
Çıkardıkları nesnelerle, tüm sahneyi dolduran, Yves Tanguy’nin eserlerini anımsatan sürrealist bir dekor oluşturan iki dansçının bu karmaşa içinde hiç aksamayan, hiçbir yere çarpmadan devinim temposunun giderek arttığı müthiş koşuşturma, onları bilemem ama biz izleyicileri soluksuz bırakır. Tek kelimeyle olağanüstü.
Çıplak Ayaklar Kumpanyası, kimi daha eski gösterileri ile birlikte Hiçbir Şey Yerinde Değil ile Taşıdıklarımız’ı Moda Sahnesi ‘Sahneden Canlı’ kapsamında her ay sahnelemeye devam ediyor. Kaçırmayın derim.
Hepinize sağlıklı ve huzurlu seyirler…