Yaşam Kaya
Geçtiğimiz günlerde Moda Sahnesi’nin canlı yayınında izlediğimiz Schön Anders bizlere şu soruyu sorarak başlıyor dans tiyatrosuna; ‘Neden Ben Olamıyorum?’ Nedeni çok basit aslında; sen, sen olmak istiyorsan ‘biz’ olmak zorundasın. Ama öyle çemberin dışında ya da içinde olma meselesinden bahsetmiyorum. İnsanın kendisini bulabilmesi için öncelikle sistemin dışına çıkarak yaptıklarına bakması gerekli. Ceren Oran imzalı oyunda, Roni Sagi, Maria Casares González, Jin Lee, Jovana Zelenović, Ceren Oran performanslarıyla sahnede yer alan isimler.
Oyunun konusundan yola çıkarak, metaforlar üzerinden anlatılan olay örgüsünü hayranlıkla izliyorsunuz. Mesela bir gözlük olayı var ki, insan hayatının içinde kendi kimliğini belirlerken o farklı gözlük renginin yarattığı metaforik havanın çerçevelerine giriyor. Farklı olanı dışlamak, farklı görüneni hor görmek, farklı düşüneni kabul etmemek… Tüm bunların tek bir adı var: Faşizm!
Çevrenizdeki insanlara sorsanız kimse faşist olduğunu kabul etmiyor, değil mi? Irkçılık illa ki siyahi bir insana yapılan muamele değildir. Kitle psikolojisi insana uygulanan en büyük faşist müdahaledir. Kitleye uymalısın. Kitle gibi konuşmalısın. Kitle gibi hareket etmelisin. Peki siz tek başınıza toplum içinde neysiniz?
Ceren Oran’ ı Moda Sahnesi’nde ‘’Yamuk Yemek’’, ‘’Her Kafadan Bir Ses’’ ve ‘’Anlaştık mı?’’ oyunlarından tanıyorum. Yarattığı atmosferler içinde sürekli bireyin kendi özgün duruşunu ön plana çıkaran sanatçı, ötekileştirme olgusunun insan psikolojisine neler yaptığını çarpıcı eleştirilerle anlatıyor. Schön Anders oyununda söylediğim bu tanımlamaların tamamını net olarak izliyoruz. Koreografideki ahengin büyüleyici ritmi daha oyunun başında insanı konunun içine çekiyor. Benny Omerzell müziği dansın anlatımı üzerinde derinlikli kullanıyor. Sandalye üzerinden insanların birbirlerine yaklaşımları ve kendi karakterlerinden ödün vererek o sandalyede pay bulabilmeleri gerçekten çok düşündürücü… Neden kitle gibi hareket etmediğinizde o sandalyede kendinize oturacak yer bulamıyorsunuz? Gösteri tüm bunları düşündürürken Covit-19 salgını içinde hayatta kalmaya çalışan insanları derin düşüncelerin içine sokuyor.
Ceren Oran’ın anlatımlarını benimseyen ekip, dans tiyatrosunun felsefi düşüncesini özümseyerek bedenin ritmini gösterinin merkezine oturtuyor. Her bir anlatı insanı farklı renklere sürükleyen çarpıcı gizemlere sahip. Schön Anders iç benliğinizi sorgulayan başarılı bir iş olmuş!