Bahar Çuhadar
Firuze Engin’in yazdığı, Selen Uçer’in oynadığı DasDas yapımı ‘Güle Güle Diva!’, ‘kadınlar şenliği’ tadında bir oyun. Kadınların, bir hemcinsinin özgürlüğü söz konusu olduğunda nasıl da kanatlarını açıp kenetlenerek ötekini uçurduklarını anımsattı.
Yazının bir noktasında söylemek için acele ettiğim şeyi ilk cümleye bağlayayım: Firuze Engin kadınların dünyasının tam ciğerinden yazıyor, her birimizi; sadece kadınları değil, erkekleri de çocukları da yaşlıları da bu memleketi de sanki kendimizden bile iyi bilerek anlatıyor. Her hikâyesinde başka bir sıcaklık akıtıyor göğsümüze doğru. Yerli, içten, gerçek, gündelik olanın içindeki incecik mizahı, incecik sızıyı kelimelerine, kurgusuna o kadar şık, öyle doğal yerleştiriyor ki kaleminden çıkan oyunlar zaten “Beni Firuze Engin yazdı“ diye sesleniyor.
‘Güle Güle Diva!’, Engin’in yazdığı ve kuşağının, güvenle gözlerinizi teslim edebileceğinizi, yanılmayacağınızı bildiğiniz oyuncularından olan Selen Uçer’le birlikte ayağa kaldırdığı bir oyun.
Sahneye çıkışı 2019, nihayet izleyebilmem oyunun dijital versiyonuna kısmet oldu. Tek kişilik, birbirine ilmek ilmek geçmiş, ‘kadınlar şenliği’ tadında bir metin. Güldüren, ağlatan replikler ve detaylarla dolu. Ve Uçer’in, oyunun kadın karakterleri arasında teklemeden, sesten sese, tipten tipe dans eden oyunculuğuyla…
Sefaeli Devlet Hastanesi’ndeyiz. Bu kendi halindeki kasabanın bir grup kadınının yolu türlü sebeplerden hastaneye düşmüş o gün. Aralarında biri var ki, içerideki tüm kadınların gönlünde, dilinde olan bir isim: Şennur Selen. Ülkenin en meşhur şarkıcılarından, üstelik Sefaeli doğumlu. Hayatına hayran olup imrendikleri bir kadın… Gelgelelim müziğe 20 sene ara vermiş. Ama işte şimdi sahnelere büyük bir turneyle dönüyor, turnenin ilk ayağı da memleketinde olacak…
Sahnede bizi karşılayan Günseli’nin yolunun hastaneye nasıl düştüğünü öğreneceğiz elbette ama mühim olan o değil.
İç içe ama tek bir hikâye
Bizi Refiye, Fatma, Hediye, Başhekim Sevilay, ‘Başhemşiranım’, Ayşegül, Serpil, Zuhal Hemşire ve Diva Şennur Selen’in iç içe geçen ama sanki özünde tek bir kadın hikâyesini oluşturan anlatının içinde dolaştırıyor, Günseli. Tam da Şennur Selen şarkılarındaki gibi: “Yalnız bir kartal, güçlü bir kadınım. Hiç kimseye olmadı olmaz eyvallahım. Bu dünyayı ben kendime yaşarım, olamazsın engel, hepsini aşarım.”
Hayatlarının merkezine tüm ağırlıkları, rahatlıkları ve vurdumduymazlıklarıyla yerleşen erkeklere inat, aslında içlerinde yalnız, güçlü bir kartal besleyen kadınlar bunlar. Ve başka bir kadının ‘özgürlüğü’ söz konusu olduğunda bu kadınların; nasıl da kanatlarını açıp kimseye eyvallahları olmadan kenetlenerek, yardıma ihtiyacı olan diğerini uçurduklarını, evet aslında gerçek hayatta da bunun olabildiğini anımsadım ‘Güle Güle Diva!’yı izlerken…