24. İstanbul Tiyatro Festivali Sahnelerde ve Evlerde İzlenecek

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Haber / İstanbul Tiyatro Festivali, 14 Kasım – 1 Aralık tarihleri arasında zengin programıyla hem sahnelerde hem de çevrimiçi platformda tiyatroseverlerle buluşuyor. Bu yıl festivalin Onur Ödülleri dansçı, koreograf Geyvan McMillen, yönetmen Işıl Kasapoğlu ve Belçikalı yönetmen Ivo van Hove’a sunuluyor.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 24. İstanbul Tiyatro Festivali’nde 14 Kasım – 1 Aralık tarihleri arasında yurtdışından ve Türkiye’den toplam 29 tiyatro, dans ve performans topluluğunun gösterisi izleyicilerle buluşacak. Bu yıl programında hem fiziki hem de çevrimiçi performanslara yer veren festivalin fiziki performansları COVID-19 önlemleri altında DasDas, Fişekhane, Moda Sahnesi, Zorlu PSM, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi, Babylon, Yapı Kredi bomontiada, Caddebostan Kültür Merkezi, Surp Vortvots Vorodman Kilisesi gibi mekânlarda gerçekleşecek. Festival programındaki çevrimiçi performanslar ise 14 Kasım – 1 Aralık tarihleri arasında, festival süresince online.iksv.org adresinde izlenebilecek. Böylece festival, programının çevrimiçi bölümüyle yalnızca İstanbul’dan değil tüm Türkiye’den erişilebilir olacak. 24. İstanbul Tiyatro Festivali biletleri 23 Ekim Cuma günü 10.30’dan itibaren biletix.com üzerinden satın alınabilecek.

İlk kez tiyatroseverlere hem fiziki hem de çevrimiçi bir program sunan İstanbul Tiyatro Festivali bu yıl izleyicilerini alışılmışın dışında bir festival deneyimi ile buluşturacak. “Podacto” yapımı iki farklı ses performansından izleyicinin çeşitli araçlarla dâhil olacağı interaktif yapımlara, seyirciyi İstiklal Caddesi’nin unutulmaya yüz tutmuş mekânlarında gezdiren ya da izleyicinin “ev”ini bir galeriye dönüştüren birçok özgün proje bu yıl festivalin programını zenginleştiriyor.

İstanbul Tiyatro Festivali programı pandeminin Türkiye tiyatro sahnesi üzerindeki ağır etkisini biraz olsun hafifletmek amacıyla bu yıl yerli yapımlara geniş yer ayırarak hem fiziki mekânlarda hem de çevrimiçi platformda birçok yerli topluluğa alan açıyor. Pandemi koşulları altındaki hazırlık sürecinde “dijital tiyatro” kavramını da sorgulayan İstanbul Tiyatro Festivali’nin programındaki çevrimiçi performansların büyük bir kısmı ise, dijital platform için özel olarak üretilmiş yapımlar olmalarıyla dikkat çekiyor.

24. İstanbul Tiyatro Festivali’nde ayrıca her yıl olduğu gibi Öğrenme ve Gelişim Programı kapsamında paneller, atölye çalışmaları, söyleşiler, okuma tiyatroları gibi ücretsiz yan etkinlikler de gerçekleştirilecek. Programa ilişkin kapsamlı bilgi ise ekim ayı sonunda festivalin web sayfasından duyurulacak.

Bu yıl festivalde “kadın” odaklı performanslar öne çıkıyor

Festival programında bu yıl kadınları odağa alan birçok oyun bulunuyor: Meltem Cumbul’un oynadığı, Franz Kafka ve Milena Jesenská aşkının günümüze ulaşmamış “eksik parçaları”nı tamamlayan Ben “Sevgili Milena”, Fransız Devrimi’nin bir parçası olmuş ve giyotinle idam edilmiş dört kadını sahnede buluşturan Madam Giyotin, Deniz Kaptan’ın Kadın Hikâyeleri kitabından uyarlanan Tut! Bırak!, erkekler tarafından katledilen kadınların sesini öbür dünyadan duyuran Ölü Kadınlar Diyarı, Yıldız Kenter anısına öğrencileri Mam’Art Tiyatro, Görkem Yeltan ve Ayça Bingöl tarafından sahneye taşınan Ben Anadolu ve yedi kadının, yedi COVID-19 öyküsü anlattığı Her Güne Bir Vaka festivalde izleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Festivale Doğru: NDT2’den Dare to Say, 6 Kasım’da festival seyircisiyle buluşacak

Önceki yıllarda da festivale konuk olan, her gösterisiyle büyük yankı uyandıran Nederlands Dans Theater 2, bu kez canlı yayımlanacak bir dünya prömiyeriyle festivalin ön etkinliği olarak izleyicilerle buluşuyor. NDT 2’nin Dare to Say adlı programı, koreograf Alexander Ekman ve Dimo Milev’in sahneye koyduğu, dünya ile aynı anda İstanbul Tiyatro Festivali seyircisiyle buluşacak olan iki yeni yapıttan oluşuyor. Ekman ve Milev, bu yeni çalışmalarını COVID-19’un getirdiği kısıtlamalara göre uyarlanmış hareket ve koreografilerden yola çıkarak hazırladı. Sezonun ilklerinden olmaz özelliği taşıyan ve canlı yayınlanacak bu gösterimle, seyirciler oturma odalarından Lahey’deki performansın tadını çıkarabilecek. Canlı yayın, gösterinin sahne arkasındaki çekimlerinin de yer aldığı bir giriş bölümünden ve performanstan oluşacak. İstanbul Tiyatro Festivali’nin “Hollanda Seçkisi” başlığı altında 6 Kasım Cuma saat 21.00’de seyirciyle buluşacak bu proje, Hollanda Performans Sanatları Fonu tarafından destekleniyor.

İstanbul Tiyatro Festivali bu yıl 24 yerli yapımı ağırlıyor

Festival bu yıl pandemiden olumsuz etkilenen yerli topluluklara olabildiğince geniş yer açıyor. Festivalin Yerli Yapımlar Gösteri Sponsoru ENKA Vakfı, festival kapsamında fiziki mekânlarda ve çevrimiçi platformda gösterilecek 23 yerli yapıma destek veriyor. Festivalde izleyiciyle buluşacak bir başka yerli oyun Dumrul ile Azrail ise Tekfen Holding’in Özel Gösteri Sponsorluğu’nda izleyiciyle buluşuyor.

Ben “Sevgili Milena”, Franz Kafka ve Milena Jesenská aşkının günümüze ulaşmamış “eksik parçaları”nı hayal ederek ikili arasındaki mektuplaşmaları kurguluyor. Eser, Kafka’nın gerçek mektuplarıyla Milena’nın kurgulanmış satırlarını bir araya getirerek seyirciyi 1920’lerin Avrupa’sında tutkulu bir ilişkiyle buluşmaya davet ediyor. Meltem Cumbul’un oynadığı oyuna Mert Fırat sesiyle dahil oluyor.

Sami Berat Marçalı’nın kaleminden çıkan kOmİk, bir çiftin bitmek tükenmek bilmeyen bir döngüde birbirleriyle ve kendileriyle verdikleri mücadeleyi anlatan trajikomik bir oyun. Sahnede çifti canlandıran Ceren Taşçı ve Efe Tunçer, yıllarca süren bir aşkı tanıştıkları ilk beş dakikaya hapsedip o beş dakikanın içinden tüm ilişkiye ve yıllara bakabilmeye çalışıyor.

Madam Giyotin, gerçek hayatta yolları hiç kesişmemiş olsa da eylemleri ve fikirleriyle Fransız Devrimi’nin birer parçası olmuş ve giyotinle idam edilmiş dört kadını; feminist oyun yazarı Olympe, gözü pek suikastçı Charlotte, cesur casus Marienne ve inatçı, ileri görüşlü kraliçe Marie’yi zamansız ve mekânsız bir ortamda buluşturuyor. Oyunda bu dört kadına Betül Arım, Zeliha Gürsoy, Simel Aksünger ve Buket Gülbeyaz hayat veriyor.

Tut! Bırak!’ta Deniz Kaptan’ın Kadın Hikâyeleri kitabından seçilen farklı sınıf, kültür ve çevreden kadınların dilinden monologlar, sahnedeki oyuncu Layla Önlen’in kimliğini de içine katarak tek bir bedende birleşiyor. Sözcükler, dans ve enstalasyonla iç içe geçiyor, kadınların hikâyelerinden performatif bir alan ve eylem yaratılıyor.

Tiyatro Oyun Kutusu’nun kapağı açılıyor ve kutudan üç kısa oyun çıkıyor: İbrahim Alp Okur’un kaleme aldığı Sonrası Sessizlik, Shakespeare’in Hamlet’ini yeniden çıkarıyor karşımıza. Bu oyunu, Cana Gedik Aykutlu’nun yazdığı Karanlık izliyor. Karanlık, kültürel kodlarımıza işleyen hastalıklı olguları hepimizin kulağına bildiğimiz ezgilerle fısıldayıp bizi rengârenk bir karanlığa sürüklüyor. Son oyun olan, Çağla Canbaz’ın kaleme aldığı Ölü Kadınlar Diyarı ise erkekler tarafından katledilen kadınların sesini bu kez öbür dünyadan duyuruyor.

Çehov’un yazdığı son oyun olan Vişne Bahçesinin karakterleri, içinden geçtikleri büyük değişimle kendi bildikleri şekilde baş etmeye çalışırken, aslında kendilerinden sonraki insanlara bir hikâye anlatıyorlar. Çehov’un zamansız anlatım dili ve özgün mizahını içeren bu hikâyeyi, yönetmen Mehmet Birkiye yetkin gözüyle sahneye taşıyor.

Binlerce yıldır Anadolu’yu var eden kadınlar, koca bir tarihe yayılan hikâyeleriyle Güngör Dilmen’in klasikleşmiş eserinde buluşuyor. Ben Anadolu’da, Kibele’den Theodora’ya, Eftelya’dan Hürrem’e uzanan, Anadolu’nun farklı çağlarına tanıklık eden kadınlar Görkem Yeltan’ın yönetmenliği ve Ayça Bingöl’ün yorumuyla vücut buluyor. Oyun, Yıldız Kenter’in ölümünün birinci yıldönümünde sanatçının anısına oynanıyor.

Distopya edebiyatının kült eseri, Ray Bradbury imzalı Fahrenheit 451 bu zamana, bizim dünyamıza dair sözünü bu kez sahneden söylüyor. Tatbikat Sahnesi yapımı oyunda Erdal Beşikçioğlu hem yönetmen koltuğunda hem de başrolde.

Kemal Uçar’ın yazdığı ve oynadığı, hep oyuncu olmak istemiş ama hayatını dublör olarak geçirmeye mecbur kalmış Kemal’in hikâyesinin sahneye taşındığı Dublörün Hikâyesi, dublörlük sanatının gerektirdiği yüksek tempolu performansların birbirini izlediği eğlencesi eksik olmayan bir oyun.

İstanbul merkezli Platform Tiyatro ile Bonn’dan Fringe Ensemble’ın ortak projesi olan Map to Utopia, seyircinin konumunu pasif izleyiciden aktif katılımcıya dönüştürerek, tüm farklılıkları içinde birbirini duymayı öneren bir kent geleceği fikrini yerleştiriyor. 20 avatar eşliğinde, kurmaca, dört farklı semt simülasyonu yaratacak olan performans, seyircileri, birbirleriyle komşu oldukları bu semtlerde yeni bir karakteri ve onun yolculuğunu inşa etmeye davet ediyor. Seyirci-katılımcılar oyuna Zoom programı ve oyun için tasarlanan özel bir mobil uygulama üzerinden kendi özel alanlarından dâhil oluyor. Alican Yücesoy, Elif Ürse, Ersin Umut Güler, Gizem Erdem ve Okan Urun’un rol aldığı oyuna online katılım için başvurular 15 Kasım tarihinden itibaren Platform Tiyatro’nun Instagram sayfası üzerinden yapılacak.

Iphigenia Aulis’te, Antik Yunan’ın bilinen üç büyük tragedya yazarından biri olan Euripides’ten, farklı mitolojilerde konu edinilen kurban ritüelini merkezine alan bir klasik. Kral Agamemnon’un Troya seferi öncesi tanrılardan yardım alabilmek için kendisinden istendiği üzere kızını kurban edişinin öyküsü… Klasik eserlere getirdiği çağdaş yaklaşımlarla tanıdığımız yönetmen Serdar Biliş, bu köklü tragedyayı da güncel bir yorumla seyirciyle buluşturuyor. İBB Şehir Tiyatroları yapımı oyunda Aslı Öngören, Murat Garipağoğlu ve Irmak Örnek rol alıyor.

Ahmet Sami Özbudak’ın kaleme aldığı Gomidas, Osmanlı döneminde yaşamış, Ermeni, Osmanlı ve dünya kültüründe kuvvetli bir iz bırakmış büyük bir sanatçı; müzisyen ve müzik araştırmacısı Gomidas’ın hayat hikâyesine bir yolculuk… Seyirciler Fehmi Karaaslan’ın birini Fransızca birini de Türkçe oynayacağı iki temsilden dilediğine katılabilecek. Galeri Birzamanlar tarafından hazırlanan; Kalbim O Viran Evlere Benzer: Gomidas Vartabed’in Hayatı ve Müziği adlı sergi ise performans öncesi ve sonrasında Surp Vortvots Vorodman Kilisesi’ndeki fuaye alanında ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek.

Ne Düşündüğünü Biliyorum, koreograf Ayrin Ersöz’ün Canan Yücel Pekiçten, Bengi Sevim, Magda Skowron, Hasan Yoksulabakan ve Ömer Vatansever ile tasarladığı bir hareket ve ses evreni… Yapı Kredi bomontiada’nın 4. katında, performansçıların hareket halindeki bedenleri, canlı müzik ve insan sesi aracılığı ile temassız dokunuşlardan mahremiyet alanları yaratacak.

Alana özgü oyun projeleriyle seyirciyi daha önce de kent içinde farklı teatral yolculuklara çıkaran Mekan Artı ekibi, UNUTMAK Bir Hatırlama Projesi’nde bu kez İstiklal Caddesi’ni “oyun alanı”na dönüştürüyor. Oyunda seyirci, emekli gazeteci Aret’in yüz yıllık hayat hikâyesiyle, Beyoğlu’nun gizli ve kuytu köşeleriyle çoktan unutulmuş mekânlarında bir tura çıkıyor. Seyircinin kulaklıklarıyla yürüyerek katılacağı, sokaktan geçenlerin de bir parçası olacağı oyunda var olanla kurgu, metinle gerçek iç içe geçecek.

Sema Elcim’in yazdığı, Oğuz Utku Güneş’in yönettiği Feramuz Pis!’te ise Festival izleyicisi, Mardin göçmeni Süryani bir ailenin, Feriköy’deki aile yadigârı evlerine ve ağabey Feramuz’un düş gözüyle, aile bireylerinin hayallerinin kesiştiği hikâyelerine tanık oluyor. Feramuz Pis!, çok katmanlı yapısıyla ayrıştırılmış bir “öteki”nin hikâyesi, çağdaş bir tragedya…

Avusturyalı yazar ve şair Ingeborg Bachmann’ın radyo tiyatrosu olarak yazdığı ve birçok kez sahnelenen Manhattan’ın İyi Tanrısı festivalde Tiyatro Motus tarafından sahneye taşınıyor. Oyun 1957’nin Manhattan’ında geçse de metropol yaşamına ve modern insan ilişkilerine bakışıyla güncelliğini kaybetmiyor.

Eften Püften Şeyler, seyirciyle oyunları podcast formatında buluşturan yeni oluşum, Podacto yapımı bir Kulak Tiyatrosu; dilin ilişkilerimizdeki ve hayatımızdaki yerine ve ikili ilişkilere sızan, görülmeyen ancak sezilen yargılara dair bir oyun. Kerem Ayan’ın yönettiği oyunda Nejat İşler, Özgür Emre Yıldırım, Ülkü Duru ve İştar Gökseven rol alıyor. Çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak oyun, 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden izlenebilecek.

Her Güne Bir Vaka, haftanın günlerinin ismini taşıyan yedi kadından, yedi COVID-19 öyküsü… Sevilay Saral’ın yazdığı Aysel Yıldırım’ın yönettiği oyunda Aysel Yıldırım, Ayşenil Şamlıoğlu, Bulut B. Sezer, Duygu Dalyanoğlu, Elif Karaman, Tülin Özen ve Zeynep Okan rol alıyor. Çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak oyun, 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden izlenebilecek.

Lear Mutfakta, “Shakespeare trajedisi Kral Lear bir mutfak tezgâhında; mutfak malzemeleri eşliğinde sahnelense ortaya nasıl bir oyun ve yemek çıkardı?” sorusuna cevap veriyor. Çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak oyun, 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden izlenebilecek.

Mustafa Kaplan ve Filiz Sızanlı’dan oluşan çağdaş dans ikilisi Taldans, ses, ritim ve hareket eksenli çalışmalarını, müzikteki serializm akımının özgün dinamiklerini inceledikleri yeni eserleri Andan Daha Kısa’da sürdürüyor. Taldans yeni projesinde, seriler ve diziler aracılığıyla doğanın ve duyguların matematiğini araştırıyor ve sahneye yansıtmayı hedefliyor. Çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak performans, 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden izlenebilecek.

Olağan-İçi Bir Gezi “ev hali”mizin hiç olmadığı kadar gündemimizde olduğu bir dönemde, seyirciye, kendi evlerine ait odalarda çıkacakları alışılmadık bir yolculuk daveti. Katılımcılar, tıpkı bir sanat galerisini gezer gibi, kulaklıklarından kendilerine seslenecek rehberin yönlendirmesiyle; evlerinin içinde, performatif bir deneyim yaşayacak. Katılımcılar bu performansı, kendi evlerinde dolaşarak kulaklıklarıyla takip edecekler. Çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak performansa, 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden ulaşılabilecek.

Oyuncularla seyirciyi bir araya getirmeden video, ses, performans ve yerleştirmenin birleşiminden bir estetik ortaya çıkaran Terkedilmiş Kıyılar // Negatif Fotoğraflar; anlatısını ailenin bir araya gelemediği bir aile yemeği üzerine inşa ediyor. Oyuna öncelikle sanal dünyada çevrimiçi olarak katılacak seyirci, ikinci aşamada oyunun gerçekleştiği mekânı ziyaret edebilecek. Bu mekânda ise bildiğimiz anlamda bir oyuncuyla karşılaşmayacak. Seyirciler oyunun tamamlayıcı bir öğesi olan Yapı Kredi bomontiada’daki mekânını, 24 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında saat 10.00-20.00 arasında ziyaret edebilecek. Çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak oyun, 21 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden izlenebilecek.

Varlık, 1940’ların İstanbul’unda üç kişilik yoksul bir ailenin, sırtlarına çöken ağır bir yükle, Varlık Vergisi’yle başa çıkmaya çalışmasının öyküsü… Oyun, Türkiye’nin gayrimüslim nüfusu üzerindeki etkileri kuşaklar boyu sürecek ağır sonuçlar yaratan Varlık Vergisi’ne, sıradan bir ailenin perspektifinden bakıyor. Kulak tiyatrosu formatında çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak Podacto yapımı oyun, 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden dinlenebilecek.

Övül ve Mustafa Avkıran öncülüğündeki MoMoAcT, retrospektif niteliğindeki ilk oyunları Dumrul ile Azraili yeniden sahneye taşıyor. Murathan Mungan’ın hikâyesinden Mustafa Avkıran’ın oyunlaştırdığı eser, Dede Korkut’un Deli Dumrul’unu kaynak alıyor. 2000 yılında ilk kez İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahnelenen Dumrul ile Azrail, yeni oyuncuları ve yeni sahneleme anlayışıyla, bellek, anlatı, yaşam, ölüm ve aşk tanımlarının izlerini sürüyor.

Festivalde dört uluslararası yapım izleyiciyle buluşacak

Festival pandemi koşullarına rağmen bu yıl dört uluslararası projeyi seyircilerle buluşturuyor. Festivalin Açılış Gösterisi Diagonale Ascendante, Fransız Retouramont topluluğu tarafından Fabrice Guillot koreografisiyle hayata geçirilen bir dans projesi. Nathalie Tedesco ve Fanny Gombert bedenin yükselişteki sınırlarını, bedenlerinin enerjisini dik bir yapıya tırmanarak sorguluyor. Dansçıların bu düeti, onların hareket ettiği yapıya yansıtılan projeksiyonla pekiştiriliyor.

Uluslararası dans topluluğu Club Guy & Roni, festivalin “Hollanda Seçkisi” bölümünde son çalışması ile yer alıyor; üstelik bu gösterim Hollanda’dan canlı yayımlanıyor. Klasik baleye getirdikleri özgün yorumlarıyla seyircinin beğenisini kazanan bu topluluk Kuğu Gölü’nü kendi yorumlarıyla sahneye uyarlıyor. 18-19 Kasım’da canlı yayınlanacak bu performansta, festivalin çevrimiçi seyircisiyle aynı zamanda Hollanda’da mekânda bulunan “gerçek” seyirciler, masalın nasıl sona ereceğini birlikte belirleyecekler.

İstanbul Tiyatro Festivali’nin “Hollanda Seçkisi” ortak paydası altında seyirciyle buluşacak bir diğer oyunu Babamı Kim Öldürdü?, son yılların en dikkat çekici yazarlarından biri olan Édouard Louis’nin, üçüncü otobiyografik romanından bir uyarlama… Babamı Kim Öldürdü?’de seçkinlerin siyasetinin nasıl “estetik” bir mesele haline geldiği, alt sınıfların hiçbir faydası olmayan bu “estetiğin” yükü altında nasıl ezildiği çarpıcı bir dille anlatılıyor. Bu yıl festivalin onur ödüllerinden birinin sunulacağı Ivo van Hove ve Internationaal Theater Amsterdam tarafından sahneye uyarlanan bu oyunda, başarılı aktör Hans Kesting rol alıyor.

Pippo Delbono’nun Dopo La Battaglia’sı (Savaştan Sonra), ortaya çıkardığı boşluktan geçen sürekli bir akışla varoluşsal karanlığımızın kapılarını ardına kadar açan bir kompozisyon… Delbono tarafından yeniden yazılan Antonin Artaud, Franz Kafka, Alda Merini, Pier Paolo Pasolini, Walt Whitman, Rainer Maria Rilke, Alejandra Pizarnik gibi yazarların sözleri, bu performansta, adeta bir ritüelde yeniden yankılanıyor. Çevrimiçi olarak izleyiciyle buluşacak yapımda Alexander Balanescu’nun bestelediği ve canlı icra ettiği özgün müzik, söz ve dizelere eşlik ediyor; oyuncular ise uçuşan sözleri bedenleştiriyor…

Metin Akpınar’ın yaşam öyküsünü anlatan “İyi ki Yapmışım” festivalde gösterilecek

Metin Akpınar’ın altmış yıla yaklaşan kariyerini ekrana taşıyan İyi ki Yapmışım belgeseli, sanatçının kariyerinin yanı sıra tüm yaşamını da mercek altına alıyor. İyi ki Yapmışım; 1940’lar Türkiye’sinin zorlu koşullarından hareketle, alanının en saygın isimlerinden biri haline gelen Akpınar’ın yaşam öyküsünü tanıklıklarla ekrana taşıyor. Tilbe Saran’ın anlatıcılığını üstlendiği yapımda, Demet Akbağ, Umur Bugay, Ferhan Şensoy, Ahmet Gülhan, Dikmen Gürün, Kandemir Konduk, Perran Kutman, Nevra Serezli, Selma Sonat ve Zeynep Oral gibi birçok sanatçı, yazar ve akademisyenin yanı sıra yaşamına tanıklık etmiş dostları, Metin Akpınar’ı anlatıyor. Selçuk Metin’in yönettiği belgeselin senaryosu ise Zeynep Miraç’a ait.

24. İstanbul Tiyatro Festivali’nin Onur Ödülleri üç usta isme sunulacak

24. İstanbul Tiyatro Festivali Onur Ödülleri bu yıl dansçı, koreograf Geyvan McMillen, yönetmen Işıl Kasapoğlu ve yönetmen Ivo van Hove’a takdim edilecek. Ödül takdimi ve ödül konuşmaları 14 Kasım Cumartesi günü Yapı Kredi bomontiada’da gerçekleştirilecek Açılış Gösterisi öncesi İstanbul Tiyatro Festivali’nin sosyal medya hesaplarından yayımlanacak. Takdim ve konuşmaları daha sonra, Açılış Gösterisi’nin 21-28 Kasım tarihleri arasında İKSV YouTube kanalından ücretsiz olarak yayımlanacak çevrimiçi gösterimi öncesinde de izlemek mümkün olacak.

1960’ta Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü’nü bitirip, aynı yıl Ankara Devlet Balesi’ne katılan Geyvan McMillen; 1960-77 yılları arasında bu kurumda, dansçı, eğitmen ve koreograf olarak görev aldı. 1970-74 yılları arasında, Londra Çağdaş Dans Okulu’nda Jane Dudley ve Robert Cohen’den Martha Graham Tekniği üzerine eğitim alan McMillen, teknik eğitimini 1973’te New York’ta sürdürdü. 1974’te Türkiye’ye döndükten sonra Ankara Devlet Opera ve Balesi ile İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nden 2006’da emekli olana dek, koreograf, eğitmen ve yönetici olarak çalışmalarına devam etti. Akademik ve modern dans eğitimi ile modern dans topluluklarının ülkemizdeki öncülüğünü yapan sanatçı, 1974-75 yılları arasında Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin desteği ile kurduğu Çağdaş Dans Topluluğu’yla Türkiye’deki ilk modern dans koreografilerini sahneledi. Kültür Bakanlığı Dans Danışmanlığı, İstanbul Müzik Festivali Yönetim Kurulu Üyeliği ve Dans Danışmanlığı görevlerini üstlenen sanatçı, 2002-05 yılları arasında, Cemal Reşit Rey Dans Tiyatrosu Topluluğu’nu kurup, sanat yönetmenliğini üstlendi. Sanatçı, 2005 yılında kurduğu İstanbul Dans Tiyatrosu (İDT+) Topluluğu’nun gösterilerini disiplinlerarası sanat etkinliği haline dönüştürmeye ve bağımsız bir toplulukla, Türkiye’de dans sanatının gelişmesi için çalışma ve araştırmalarına devam ediyor.

Galatasaray Lisesi’ni bitiren Işıl Kasapoğlu, Paris Sorbonne Üniversitesi Tiyatro Bölümünde gördüğü eğitimi 1981’de tamamladı. 1982’de Paris’te Theatre à Venir adlı tiyatroyu kuran sanatçı, kendi tiyatrosunda birçok oyun yönetti, bu oyunlarla festivallere katıldı ve turneler düzenledi. İBB Şehir Tiyatroları’nın davetiyle geldiği Türkiye’de İki Efendinin Uşağı (1987) ve Kral Lear (1990) adlı oyunları yönetti; yönettiği bu oyunlarla birçok ödüle değer görüldü. Devlet Tiyatroları’nda yönetmen olarak çalıştığı süre boyunca, Adana, Antalya, Diyarbakır, Erzurum, Konya, Sivas, Trabzon ve Van gibi Anadolu’nun birçok kentinde Shakespeare oyunları sahneledi. İstanbul’da Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu’nun (1995) kurucularından olan sanatçı, kurucusu olduğu İzmit Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda (1997) ilk oyun olarak Hamlet’i altı saatlik tam versiyonuyla sahneye taşıdı. 2002’de İstanbul’da kendi bağımsız tiyatrosu Semaver Kumpanya’yı kuran Kasapoğlu, kariyeri boyunca sahneye taşıdığı sayısız oyunla çeşitli tarihlerde birçok ödüle değer görüldü.

2001’den bu yana Amsterdam Uluslararası Tiyatrosu’nun genel direktörlüğünü üstlenen Ivo van Hove, 1998-2004 yılları arasında Hollanda Festivali’nin sanat yönetmenliğini yaptı. Ivo van Hove’un yönettiği ve uyarladığı eserlerden yalnızca birkaçı olan Angels in America, Yanagihara’nın Küçük Bir Yaşam’ının sahne uyarlaması, Shakespeare uyarlamaları Roma Trajedileri ve Savaş Kralları, Bergman’ın Bir Evlilikten Sahneler’i ve Ayn Rand’ın Çeşme Başı gibi yapımların turneleri tüm dünyadan prestijli festivalleri dolaştı. David Bowie ve Enda Walsh ile birlikte Lazarus’u yarattı ve bu müzikali Londra ve Amsterdam’da yönetti. Hollanda Ulusal Operası için Salome, Paris Opéra’sı için Boris Godunov ve Don Giovanni, Teatro Real Madrid için Brokeback Mountain’ın dünya prömiyeri, Opéra de Lyon için Macbeth gibi opera çalışmalarına imza attı. İki Tony, iki Obie, iki Olivier Ödülü de dâhil birçok uluslararası ödül ve nişana layık görüldü.

24. İstanbul TiyatroFestivali biletleri 23 Ekim Cuma günü satışa çıkıyor

24. İstanbul Tiyatro Festivali biletleri 23 Ekim Cumagünü 10.30’dan itibaren biletix.com üzerinden satın alınabilecek.

24. İstanbul Tiyatro Festivali biletleri Siyah Lale Kart üyeleriiçin 20 Ekim Salı, Beyaz Lale Kart üyeleri için 21 Ekim ÇarşambaKırmızı, Turuncu ve Sarı Lale Kart üyeleriiçin 22 Ekim Perşembe saat 10.30’da öncelikli ve indirimli olarak satışa sunulacak. Siyah ve Beyaz Lale Kart üyeleri biletlerini biletix.com üzerinden %25; Kırmızı, Turuncu ve Sarı Lale Kart üyeleri ise %20 oranında indirimle satın alabilecek. İndirimli ön satış Siyah, Beyaz, Kırmızı ve Turuncu Lale Kart üyeleri için iki (2), Sarı Lale Kart üyeleri için bir (1) biletle sınırlıdır. Lale Kart üyeleri için ayrılan toplam bilet kontenjanının tükenmesi durumunda genel satışın başladığı 23 Ekim’den itibaren işlem yapılabilir. Lale Kart üyeleri, biletlerini kartları için belirlenen öncelikli satış günlerinde 10.30’dan itibaren Biletix internet sitesi (biletix.com) üzerinden alabilirler.

Eczacıbaşı Kültür Sanat Kart ile, öğrenimini Türkiye’de sürdüren 18-25 yaş arası 2000 üniversite öğrencisi, 2020 sonuna dek İKSV etkinlikleri ve İstanbul Modern’de kullanabilecekleri 250 TL’nin sahibi oldu. 23 Ekim Cuma günü 10.30’dan itibaren, Eczacıbaşı Kültür Sanat Kart sahipleri de festivalin biletix.com üzerinden satılan tüm fiziki ve dijital gösterimleri için kartlarını kullanabilecek.

İçimizdeki perdeleri uçuşturacak 24. İstanbul Tiyatro Festivali’nin bu yılki afişi, Mehmet Ali Türkmen tarafından hazırlandı. Festivalin Tasarım Danışma Kurulu Uğurcan Ataoğlu, Pemra Ataç ve Kenan Ünsal‘dan oluşuyor. Festivalin tanıtım filmi ise alldstudio imzalı.

COVID-19 önlemleri hakkında 

14 Kasım – 1 Aralık tarihleri arasında kapalı mekânlarda gerçekleştirilecek 24. İstanbul Tiyatro Festivali oyunları, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün 23 Haziran 2020 tarihli “Kültür ve Sanat Tesislerinde Kontrollü Normalleşme Süreci Genelgesi” kapsamında alınacak tedbirlere uygun gerçekleştirilecektir. Mekânlarda alınan tedbirleri ve COVID-19 Etkinlik Rehberi’ni tiyatro.iksv.org/tr/onemli-bilgiler adresinden inceleyebilirsiniz.

Paylaş.

Yanıtla