(Sinan Birdal’ın Gazete Duvar’da yayınlanan yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz.)
Veba Zamanında Bir Şölen sokakta kurulmuş bir sofrada genç bir adamın konuşmasıyla açılır. Salgın sırasında eğlenceyle vakit geçiren bu grubun bir üyesi hayatını kaybetmiştir. Genç adama göre yas tutup keyif kaçırmaya gerek yoktur, hayatta olmak kutlama sebebidir.
Covid-19 salgını ilginç bir eğlence biçimine vesile oldu: Korona partisi. Gazete Duvar’da çıkan bir haber ABD’nin Texas eyaletinde korona partisine katılan bir kişinin hayatını kaybettiğinden bahsediyordu. Bu kişi ölmeden önce hemşirelere “Sanırım bir hata yaptım, bunun bir aldatmaca olduğunu düşündüm ama öyle değilmiş” demiş. Habere göre ABD’de ülke genelinde düzenlenen bu partilerin bazılarında enfekte olan ilk kişiye para ödülü veriliyormuş. Haberin konusu olan salgında eğlence edebiyat ve folklorda ele alınmış bir meseledir. Üç aydan beri devam ettiğim bu yazı dizisi için araştırma yaparken sık sık rastladığım bu tema Puşkin’in Veba Zamanında Bir Şölen adlı eserinin konusunu oluşturuyor.
SALGINDA ODA TİYATROSU
1830’da otuz bir yaşındaki Puşkin artık evlenip ailesinin Nijni Novgorod eyaleti Boldino köyündeki topraklarına yerleşmeye karar verdi. Moskova’dan gelirken (bir önceki sene Erzurum’da tanıklık ettiği) kolera salgınından haberdar olmuştu. Yazar, Boldino’da karantinada ekim ve kasım ayları içinde topluca Küçük Trajediler adı verilen dört tiyatro eseri kaleme aldı: Cimri Şövalye, Mozart ve Salieri, Taş Misafir ve Veba Zamanında Bir Şölen. Bunlar Puşkin yaşarken birlikte yayımlanmadı, hatta Taş Misafir ancak öldükten sonra basıldı. Diğer trajedilerden farklı olarak Veba Zamanında Bir Şölen, John Wilson’ın Veba Şehri eserindeki bir sahnenin uyarlamasından oluşuyor. Araştırmalara göre Puşkin Wilson’ın bu eserinin 1829 baskısını yanında Boldino’ya götürmüş.
Küçük Trajediler’in Yale Üniversitesi Yayınları için mükemmel bir çevirisini yapan Nancy Anderson’a göre bu trajedilerin merkezinde tutku, seçim ve sonuçlar oturur. Özgür irade ve kader Puşkin’e göre zıt kavramlar değildir. Bunlar organik olarak ilişkilidir çünkü her seçim kendi ödül ve maliyetini taşır. Geleneksel trajedilerden farklı olarak Küçük Trajediler doğrudan olay örgüsünün krize dönüşme anında açılır ve hızlıca zirveye ulaşır. Üç trajedide bir karakter tarafından seslendirilen şarkılar yer alır. Veba Zamanında Bir Şölen’de Mary ve Walsingham şarkı söylerler ancak bu şarkıların sadece güftesi vardır, bestesi yoktur. Eserlerin yapısı ticari olarak sergilenecek bir tiyatro özelliği göstermez. Dolayısıyla ana hatlardan oluşan bu eserlerde oyuncuların her kelimesi, nefesi ve ifadesi önem arz eder. Bu anlamda eserler evde sanat icra eden dönemin aristokratlarına uygun bir şekilde profesyonellerden ziyade amatör oyuncular tarafından oynanacak oda tiyatrosu niteliği arz ederler. Anderson, bugün bu metinlerin yakın plana uygunluğu ve müzikle kombine edilebilmesi açısından sinema için biçilmiş kaftan olduğunu söylüyor. (1)
YAS VE ŞÖLEN
Veba Zamanında Bir Şölen sokakta kurulmuş bir sofrada genç bir adamın konuşmasıyla açılır. (2) Salgın sırasında eğlenceyle vakit geçiren bu grubun bir üyesi hayatını kaybetmiştir. Genç adama göre yas tutup keyif kaçırmaya gerek yoktur, hayatta olmak kutlama sebebidir. Grubun lideri Walsingham ise aralarından ayrılan kişi anısına sessizce kadeh kaldırmayı önerir. Ardından Walsingham grubun başka bir üyesi olan Mary’den bir şarkı söylemesini ister. Puşkin’in uyarlama için seçtiği sahnede kentteki matem ve korkudan kendini yalıtmış küçük bir grup içinde bile toplumun genelinde var olan çatışmaların sürdüğünü görürüz. (3)
Sahneyi açan genç adam bu küçük grubun ölen üyesine genel olarak topluma duyduğundan daha büyük bir bağlılık hissetmez. Onun için arkadaşlar ancak dikkatini ölüm korkusundan dağıttıkları müddetçe önemlilerdir. Oysa Walsingham için bu grup gerçek bir toplum, bir cemaat oluşturur. Walsingham’ın Mary’den şarkı isteği, grubun diğer üyelerini eğlenceye ara verip kaybedilen arkadaşı anmaya ikna edebilmeyi amaçlar. Mary’nin şarkısı toplu felaketlerde bireysel sorumluluk meselesini öne çıkarır. Küçük bir İskoç köyünün artık kaybolmuş mutluluğuna atıf yapan bu şarkı, yalıtılmış bireyselliğin olmadığı sade ve tanıdık bir yerden bahseder. Eski zamanlarda veba bu köydeki bütün kurumları yok etmiştir ancak yine de yaşayanlar ve ölüler mezarlıkta buluşurlar, burada aynı toplumun üyesi olmaya devam ederler.
Walsingham şarkıya verdiği tepkide Mary’nin bahsettiği eski toplumun artık var olmadığını vurgular. Ortaçağ vebasının yaşandığı eski toplumun yerine şimdi yeni toplum gelmiştir: Geçmişin acılarını hafızasında yaşatan eski toplumun aksine yeni toplumda şimdiki anın güzelliği ve huzuru hakimdir. Mary’nin kendisi bunun bir örneği değil midir? Şarkıdaki Jenny’nin aksine masumiyetini yitirmiş bu köylü kızı şehirde bir fahişeye dönüşmüştür ve ziyafet masasında oturmaktadır.
UMURSAMAZLIK VE KORKU
Mary gibi bir fahişe olan Louisa ise zıt bir karakter oluşturur. Walsingham şarkısı için melankolik Mary’ye teşekkür ederken Louisa hâlâ bazı aptalların bu modası geçmiş şarkılardan ve gözü yaşlı kadınlardan etkilendiğini söyleyerek dalga geçer. Louisa’ya göre hayatın amacı her koşulda zevk almayı bilmektir. Ancak bu sırada sofranın yakınından geçen bir cenaze arabası bu umarsız kadını paniğe sürükler. Acaba bir felaket karşısında kendinden başka kimseyi düşünmeyen insan mı daha güçlüdür? Nihayetinde Louisa panik yaşarken onu teselli eden Mary’dir.
Nancy Anderson bu sahnede Wilson ve Puşkin versiyonu arasında önemli bir fark olduğuna işaret eder. Wilson’da anlaşılmaz bir şekilde konuşan arabanın sürücüsü, Puşkin’de ise ölülerdir. Puşkin burada gayet manalı bir çeviri hatası yapmıştır: Mary’nin aksine Louisa ölülerin dilinden anlamamakta, Mary gibi ölülerle bir bağ kurmamakta, kendini onlarla aynı toplumun üyesi olarak görmemektedir.
ACI VE ŞÖLEN
Louisa’nın yaşadığı panikten sonra genç adam tekrardan eğlenceye dönmek için Walsingham’dan bir şarkı talep eder. Şarkının İskoç ilham perilerinin matem değil Bacchus’ün eğlenceli makamlarından olmasında ısrar eder. Walsingham’ın önceki gece yazdığı bir marşla moralini düzelten topluluk, liderlerinin Mary’nin şarkısına verdiği tepkiyi olumlar: Onlara göre acıları bir sanat eseriyle anmak içindeki yaşadıkları anlık güvenlikten aldıkları hazzı arttıracaktır. “Mezarın karanlığı bizi korkutmaz, eğer ölüm bizi çağırırsa soğuk bir şekilde cevap veririz” der Walsingham. Şarkısında “benden” değil “bizden” bahsederek ölüme meydan okuyan grubun lideri ölüm korkusuna karşı bireysel değil topluca metin olunabileceğini vurgular.
Topluluğu yaşadığı kısa saadet anı bir rahibin belirmesiyle kesintiye uğrar. Topluluğu dinsiz imansızlıkla suçlayan rahip Walsingham’a üç hafta önce annesini göz yaşları içinde toprağa verdiğini hatırlatır ve onu tekrar dine çağırır. Topluluğun diğer üyelerinin aksine Walsingham rahiple dalga geçmez, ancak dinin ona verebileceği bir teselli kalmamıştır.
TOPLUM ŞUURU
Rahibin Walsingham’ı teselli edememesi dinin de etkisiz olduğu bir durumu hayal etmemizi sağlar. Walsingham ve Mary aile ve din gibi kurumların çöktüğü bir anda dahi bir arada olmanın, dayanışmanın devam edebileceği hatırlatır. Kim bilir belki de Puşkin’in Wilson’ın eserinin ana karakterleri Frankfort, Wilmot, Magdelene’nin yer aldığı sahnelerden ziyade bu küçük ziyafet sahnesini seçmesinin nedeni budur. Nitekim Wilson’ın eserinde merkezde olan aşk, dostluk, aile, din gibi temalar Puşkin’in uyarlamasında bahis konusu değildir. Sahnede Puşkin’i cezbeden şey muhtemelen hepimizde olan korku ve haz, bencillik ve bir topluma aidiyet hissi, matem ve eğlence ihtiyacı gibi kontrast oluşturan eğilimleri bir çerçeveye sığdırabilmekti. Nitekim Nancy Anderson’a göre bu sahne topluma dair temel soruları ele alır: Bir felaket anında bireyi içinde yaşadığı topluma karşı sorumluluğu nedir? Birey topluma sırtını dönerek kendini kurtarabilir mi? Diğer insanların acısına bigane kalan bir bireyin insanlığına ne olur? Bir felaket anında hayatta kalanlarla ölenler arasında bir bağ kalır mı? Küçük bir grup kendini toplumun geri kalanından yalıtabilir mi?
Yazar hayattayken sahnelenmeyen bu eser kendisinin ölümünden sonra çok çeşitli sanat eserlerine ve performanslara ilham verdi. 1900’de Besteci ve asker César Cui (1835-1918) eseri operaya uyarladı (İlgilenenler için bir kayıt). Ertesi yıl Moskova’da sahneye konulan bu opera Covid-19 salgınından sonra çeşitli ülkelerden sanatçılar tarafından sosyal medyada izleyicilere sunuldu. 1914’te Aleksander Nikolayeviç Benois (1870-1960) eserin Moskova Sanat Tiyatrosu’ndaki temsili için sahne tasarımını yaptı (Tretyakov galerisindeki resim için bkz.). Yine Covid-19 salgını ertesinde Anna Poliakova eserden ilham alan bir tablo resmetti (Resimde alıntılanan dizeler Puşkin’den değil, Joseph Brodsky’nin Romalı Bir Dosta Mektuplar şiirindendir). Bu küçük uyarlamanın bu kadar etkili ve her dönem güncel bir eser olmasının nedeni Puşkin’in ele aldığı sorularla ilgili olmalı.
(1) Nancy K. Anderson, “Introduction”, The Little Tragedies içinde, ss. 1-9.
(2) Alexander Pushkin, “A Feast During the Plague”, The Little Tragedies içinde, Nancy K. Anderson (Çev), New Haven, Yale University Press, 2000, ss. 95-104; Wilson’ın eserindeki sahne için bkz.: John Wilson, The City of the Plague; And Other Poems, Edinburgh, George Ramsay and Company, 1816, ss. 44-61.
(3) Sahnenin yorumunda şu makaleden yararlandım: Nancy K. Anderson, “Survival and Memory: A Feast During the Plague”, The Little Tragedies içinde, ss. 182-197.