Metin Boran
Asım Bezirci 1950 yılında edebiyat fakültesinden mezun olduktan sonra Gerçek gazetesinde roman eleştirileri yazmaya başlayarak yazın dünyasında adından söz ettirmeye başladı. Asıl mesleği muhasebecilikti. Asım Bezirci, Gerçek gazetesi yazarlığından Sivas Katliamı’ndaki hazin ölümüne kadar en üretken edebiyat eleştirmeni olarak tarihe adını yazdırdı.
Asım Bezirci, özellikle 60’lı yıllarda edebiyat alanında hem kuramsal yazıları hem de eleştiri ve inceleme yazılarıyla dönemin düşünsel ve estetik birikiminin oluşmasına büyük katkı sundu. Sosyalizmin değerlerini özümsemiş, inanmış bir sosyalistti. Sanat ve edebiyatta “sosyalist gerçekçi” bir anlayışı benimsemiş, yazı ve incelemelerini bu anlayış doğrultusunda üretmişti. Hayatı boyunca yazdığı eleştiri ve inceleme yazılarını 27 kitapta toplayarak bir eleştiri literatürü oluşturdu. İnceleme kitaplarının yanı sıra ülkemiz dışından çeşitli yazarlardan çeviriler yaparak yaklaşık 20 kitabı dilimize kazandırdı. Hayat görüşü ve sanat anlayışı bakımından incelediği yazarlar arasında Edip Cansever, Abdülhak Hamit, Orhan Veli, Nurullah Ataç, Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Pir Sultan Abdal, Rıfat Ilgaz gibi değerli yazar ve şairler var. Asım Bezirci bütün bu şair ve yazarların yapıtlarını dil, kurgu, içerik ve biçim yönünden titiz bir yaklaşımla inceledi ve nesnel bir değerlendirmeyle eleştirel yazılar yazdı. Yazılarında bilimsel üslup ve sosyalist tutumu elden bırakmadı.
Geçtiğimiz perşembe ölüm yıl dönümüydü büyük değerimiz Asım Bezirci’nin, 7 Temmuz’da vefat eden bir başka kıymetlimiz Rıfat Ilgaz ile birlikte Türkiye Yazarlar Sendikasının organizasyonuyla mezarı başında anıldılar. Aydın Ilgaz’a yazmıştım Zincirlikuyu’da dostları, yoldaşları ve sevenlerinin yanında olacaktım, rahatsızlığımdan dolayı katılamadım. Üstadımız Asım Bezirci’nin kıymetli hayatı, yapıtları ve hazin ölümü bizim omuzlarımıza tarihsel bir görev yüklüyor. Değerlerimizi yaşatacağız.
Asım Bezirci’nin, yaşamı ve yapıtlarını inceleyerek kitap haline getirdiği bir başka değerimiz Rıfat Ilgaz’ın insan yüreği, kadim dostu Asım Bezirci’nin hunharca öldürülmesine dayanamadı ve üstat, Sivas matemi yaşanırken dramatik anılar ve bir yazın külliyatı bırakarak hayata veda etti.
Rıfat Ilgaz edebiyatımızda en üretken yazar olarak tarihe geçti. Kibirsiz, özverili, mütevazı ve titiz çalışkanlığı ile eşit ve özgür bir dünyanın kurulması mücadelesinde, hiçbir çıkar gözetmeden, samimiyetle yer aldı.
Rıfat Ilgaz, ’40 kuşağı şairleri arasında yer alır. Çileli bir yaşamı üreterek, gururla sürdürdü. Attila İlhan’ın tanımlamasıyla Fedailer Kuşağı’ndandı. Edebiyat ortamına birbirinden değerli kitaplar armağan etti. Ilgaz, 82 yıllık yaşamına yaklaşık 80 kitap sığdırdı. Sosyalist bir aydın, bilgili bir öğretmendi. 1940’lı yılların savaş koşullarında, faşist idarelerin hüküm sürdüğü karanlık zamanlarda şiirle başladığı edebiyat hayatına mizah dergiciliğiyle devam etti. O yıllardan vefatına kadar şiir, hikaye, roman, senaryo, çocuk romanları, tiyatro oyunları ve anı türünden yazdığı kitaplarla bir dönemin sicilini tuttu. Bu üretkenliğinin ve muhalif tavrının bedelini fazlasıyla ödedi. Sayısız gözaltı yaşadı, tutuklandı, işkence gördü, mesleğinden uzaklaştırıldı, sürgüne gönderildi. Fakat Rıfat Ilgaz yılmadı onuruyla var oldu, mücadeleyle hayatta kaldı.
Rıfat Ilgaz hayatının her döneminde ırkçı – turancı anlayışla teşkilatlanan yapı ve grupların hedefinde oldu. Ama en çok da iktidarların kıskacına alındı. Sorgulandı, hesap vermesi istendi, aç bırakıldı, kişiliği rencide edildi, iş verilmedi.
Fakat üstat yaşadıklarını ustaca edebiyata dönüştürdü ve bir birikim bıraktı. Yapıtlarıyla karartma gecelerinin ışığı oldu.
Her iki aydınlanma çınarımızın değerli anıları önünde saygıyla eğiliyorum.