Dikmen Gürün
İstanbul’da bir grup özel tiyatronun bir araya gelmesiyle Haziran 2019’da kurulmuş Tiyatro Kooperatifi. Yönetim kadrosunda yer alan isimler: Iraz Yöntem, Yeşim Özsoy, Ersin Umut Güler, Mert Fırat ve Muharrem Uğurlu. Şu anda, İstanbul’da çeşitli tiyatro topluluklarından oluşan 42 ortağı var Kooperatifin. Türkiye geneline de yayılacak kuşkusuz.
Geçen günlerde, Covid-19 salgını nedeniyle Tiyatro Kooperatifi tarafından başlatılan “Bizde Yerin Ayrı” destek programı üstüne başkan yardımcısı Yeşim Özsoy’la konuşuyoruz. “Birkaç ay önce, şu an içinde olduğumuz durumu kulağımıza çıtlatsalar herhalde fantezi dünyalarının çok gelişmiş olduğunu düşünürdüm” diyor. Gerçekten de, aylar önce Çin’de çalmaya başlayan tehlike çanlarını uzaklardan dinledik sanki. Ya da dinler gibi yaptık. Sadece biz değil, tüm dünya… Yıllar önce nerdeyse Afrika kıtasının yarısı Ebola’dan kırılırken yaptığımız gibi… Şanslıydık, yırttık! Ama bu kez, göz açıp kapayana kadar sarıverdi dünyayı Covid-19. Soluklar kesildi. Ve virüs, beraberinde, hızla büyüyen ekonomik buhranın yıllarca estireceği fırtınaları da getirdi dünyamıza.
Tiyatroda fiziksel bir aradalık
Salgın günlerinde tiyatromuza dair söyleyecekleri var sanatçının. “Tiyatro tamamen insana dayalı bir sanat dalı” diyor. “Bir heykeltıraş ya da ressamın malzemesi nesnelerken, müziğin ana elementi notalar ve enstrümanlarken, bir edebiyatçının malzemesi kelimelerken bizim ana elementimiz insan. Tiyatro yüz yıllar boyunca canlı olanın, ‘burada ve şimdi’nin, seyirci ve yaratı arasındaki organik bağın bereketinden beslenmiş çok özel bir sanat dalı.” Sanatçı, ayrıca, Türkiye gibi bir ülkede bu sanat dalını seçmenin ayrı bir enerji, tutku ve özveri gerektirdiğinin de altını çiziyor. Hoş, bu topraklarda Yeşim’in saydıkları tüm sanat dalları için geçerli. “Hal böyle olunca Covid gibi vahşi ve yıkıcı bir salgınla karşılaştığınızda en fazla yara alan kitlelerden biri haline geliyorsunuz” diyor sanatçı. “Hem senelerin ve yaşamların özverisi masaya yatırılıyor hem de bizim gibi Devlet, Şehir ve Belediye Tiyatroları denklemi dışında tiyatro yapmak için çabalayan Özel tiyatro olarak tabir edilen tiyatrolar için senelerdir yaşanan problemlerin altı kırmızı ve kalın çizilerek çok daha fazla belirginleşiyor.”
Dayanışma kültürünü perçinlemek
Bu sorunların üstesinden nasıl gelecek özel tiyatrolar? Normal diyebileceğimiz zamanlarda bile devletin elinin özel tiyatrolara uzandığını söylemek hakça olmaz. Peki, korona günlerinde ileriye dönük düşünceler, beklentiler nelerdir? Bu anlamda, Tiyatro Kooperatifi’nin durduğu yer neresidir?
Yeşim Özsoy: “Dünyanın belki hiçbir yerinde olmadığı kadar çok piyasa ekonomisine bağlı olan Özel, ya da benim tercihimle ‘Bağımsız’ diyebileceğimiz tiyatromuz var. Vergi yükünden, bilete dayalı ayakta kalma mücadelesine, hukuksal tanım eksikliğinden, ekonomik destek eksikliğine kadar aklı başında kimsenin ‘normal’ şartlarda girmeyeceği bir alandayız. Hal böyleyken üstüne bir de salgın olunca maalesef alanımız yangın yeri haline geliyor” diyor. Tiyatro Kooperatifi yönetim kurulunun kurmaya çalıştığı üç boyutlu iletişim kanallarından söz ediyor sanatçı: Kültür ve Turizm Bakanlığı ve de Özsoy’un tanımıyla, özel tiyatrolar “tacir” (!) statüsünde olduğu için, Maliye Bakanlığı bunlardan birini oluşturuyor. Belediyelerle olan işbirliği ve özel sektörle ilişkiler diğer iki iletişim kanalı. Umalım ki bu kanallarda tıkanıklık yaşanmasın! Tiyatro Kooperatifi’nin başlattığı “Bizde Yerin Ayrı” kampanyasının amacını da şöyle izah ediyor sanatçı: “Sadece kamuya bağımlı kalmamak için seyircimize ve tiyatroyu destekleyen değerli kurumlara seslendiğimiz yeni projemiz bu. Tiyatronun seyircisiyle ve tiyatrolarımızı destekleyecek kurumların varlığıyla ayakta durabileceği bilinciyle attığımız bir adım. Bu kampanyada şimdiden gelecekteki oyunlarımıza davetiye almak mümkün.” Evet, umutları yeşertmenin ötesinde dayanışma kültürünü perçinleyen bir girişim “Bizde Yerin Ayrı”.