Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi ile Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nde çalışan 350’den fazla sanatçı ve teknik çalışanın sözleşmeleri geçtiğimiz ocak ayında yenilenmedi. Sözleşmeli olmaları nedeniyle tazminat ve işsizlik maaşı gibi haklardan da yararlanamayan yüzlerce kişi bu süreçte iş bulamadı. Yeni projelerde çalışma imkanı bulanlar ise korona virüsü salgını nedeniyle sosyal hayatın durma noktasına gelmesiyle işlerine devam edemedi.
Başrol Oyuncusu, Oyundan Önce Sözleşmesinin Yenilenmediğini Öğrendi
Heykeltıraş, dekoratör gibi sanatın farklı alanlarda çalışan ve sözleşmesi yenilenmeyen 350’nin üzerindeki kişi arasında tiyatrocu Muhammet Burak Erol da yer aldı. Yedi yıldır Adana Devlet Tiyatrosu’nda çalışan Muhammet Burak Erol sözleşmesinin yenilenmediğini, 50 günün üzerinde çalıştıkları ve başrol oynadığı “Miletos Güzeli” oyunun gösteriminden saatler önce öğrendi. 2 Ocak’ta oyunundan önce sözleşmesinin yenilenmediğini ve çalışmaya devam edemeyeceğini öğrendiğini ifade eden Erol, “Çağırdılar ve çıkışımı verdiler. Hiçbir gerekçe sunulmadı. Şu an hala gerekçe elime gelmedi. Bu durum çok kötü oldu. Özel bir tiyatroya girmiştim ve orada çalışmaya devam ediyordum. Virüsle birlikte oradaki işimizden de olduk. Hem maddi hem de manevi açıdan kötü durumdayız. Bir sürü de borcum vardı. Şu an borçlarımı nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum. Ayrı bir evim vardı ama işten çıkınca evi boşaltmak zorunda kaldım. Şimdi ailemle yaşıyorum” dedi.
“Mutluluğumu Gerekçe Sunmadan Aldılar”
Çıkarılma gerekçesini kurumdaki amirlerinin de bilmediğini ve üzüntülerini dile getirdiklerini belirten Erol, işe geri alınmasını talep ederek şunları söyledi:
“En çok zoruma giden yedi yıllık emeğimin bu şekilde sonlanması. Ben yıllardır orada oynuyorum ve hala çok zoruma gidiyor. Aldıkları bu karara anlam veremiyorum. Bu haksızlık bitsin ve işlerimize bir an önce kavuşalım istiyoruz. Bizim mutlu olduğumuz yer o sahneler. Benim hayatımda en mutlu olduğum yer o sahnelerdi ve o mutluluğu elimden aldılar. Mutluluğumu gerekçe sunmadan aldılar. Yedi yıl emek verdim, dört yıl da okudum ve bunun üzerine başka bir iş yapmak istemiyorum. En iyi bildiğim şeyi yapmak istiyorum. Ne oldu da sözleşme imzalarken diskalifiye olduk anlamadım.”
“Açlığa Mahkum Edildiler”
Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası (Kültür Sanat-Sen) Başkanı Hülya Eryetli’ye göre sanatçıları kurumlarda sözleşmeli çalıştırmak geçmişten bugüne birçok sorun yarattı. Ocak ayında 350’nin üzerinde kişinin sözleşmelerinin yenilenmemesinin ardından ortaya çıkan pandemi sürecinin bu kişilerin mağduriyetini artırdığını belirten Eryetli, “Bu arkadaşlarımız işsiz kaldıktan sonra iş arama gayretine girdiler ama piyasada da çok iş bulma şansları yokken korona virüsüyle birlikte evlerine kapandılar ve açlığa mahkum edildiler. Yıllarını vermiş insanlar şu anda açlıkla baş başa kaldılar. Pandemi nedeniyle sanat kurumları kapatıldığı için şu an ne yapacaklarını bilmiyorlar” dedi.
“Bir An Önce İşlerine İade Edilmelerini İstiyoruz”
Sözleşmeleri yenilenmeyen tiyatrocular nedeniyle bazı oyunların perdelerinin kapandığını ifade eden Eryetli bu çalışanlar için atılması gereken adımlara dair şunları kaydetti:
“Bu arkadaşlarımızın bir an önce işlerine iade edilmelerini istiyoruz. Ayrıca geriye dönük haklarının da verilmesini talep ediyoruz. Ana isteğimiz ise güvencesiz çalıştırma modeline son verilmesi. Bu arkadaşlarımızı işe alsalar bile bir yıl sonra aynı şeyi yapmayacaklarının bir garantisi yok. Güvenceli bir modelle bu arkadaşlarımızın işe geri alınmaları gerekiyor. Bu gençlerin yüzde 99’u dava açtılar ve bazıları yürütmeyi durdurma kararı aldılar. Adli mekanizmaların da ivedilikle kararlar almasını istiyoruz.”
“Sanatı Bir An Önce Sanatçılar Yönetmeli”
Korona virüsü salgınında güvencesiz çalışma modelinin çöktüğünü belirten Eryetli, “Geçmişte sürekli meslekleri itibarsızlaştırdılar. Doktorları kötülediler, öğretmenleri, sanatçıları kötülediler. Sonra sosyal ve özlük haklarını tırpanlamaya başladılar. Yeni model diye dayattıkları her şey ellerinde kaldı. İtibarsızlaştırmanın ardından yaptıkları ikinci kötülük liyakatsiz insanları göreve getirmek oldu. Bu liyakatsiz insanların yönetimde nasıl çuvalladıklarını görüyoruz” dedi.
Sanatın kamu alanını temsil ettiğini fakat özel tiyatroda çalışan binlerce sanatçının bu süreçten olumsuz etkilendiğini ifade eden Eryetli sözlerini şöyle noktaladı:
“Özel tiyatrolar, sanat merkezleri hepsi çok kötü bir şekilde bu süreçten etkilendi. 350 kişinin dışında dışarıda özel tiyatro yapan, müzik yapan birçok insan zor günler yaşıyor. Bunları bir süzgece alan ve bunlarla ilgili önlem alan sistem yok. Piyasa koşullarının bağrına ittikleri sanatçılar kontrolsüz ve örgütsüzler. Bu sürecin turnusol da olduğu doğrudur. Bazı kesimler sendikalaşma yönünde adım atmanın önemini bu süreçte anladılar. Devletin kültürü, sanatı, adaleti, bütün alanları işin ehlilerine bir an önce bırakması gerekiyor. Sanatı bir an önce sanatçılar yönetmeli.”