Bir Kadın Çığlığı: Arzunun Onda Dokuzu: Mezopotamya kanlar içinde. Medeniyetin doğduğu, yeşerdiği topraklar savaşın, ölümün, korkunun, acının merkezi artık. Her yerde kan, her yerde silah ve bomba sesleri. Burası Irak. Sözde Irak’ın silahsızlandırılması ve demokratikleştirilmesi için yapılan işgalden, ardından da savaştan zarar gören Irak. Tüm bu olan bitenlerin ortasında, dünyanın neresinde olursa olsun ezilmeye, istismara açık kadınlar. Anne, eş, kardeş olan kadınların, Irak gibi, Irak halkı gibi pek çok saldırıya, acıya maruz kalması ve bu kadınların içinden seçilen dokuz kadın. Kimi Bedevi, kimi sanatçı, kimi genç kız, kimi doktor; fakat hepsi kadın, hepsi seneler boyu süren ve hayatlarının sonuna kadar sürecek olan acıyla yaşamak zorunda kalan birer Iraklı. İşte bunları anlatıyor Arzunun Onda Dokuzu’nda Heather Raffo, farklı sosyal sınıflardan, farklı meslek gruplarından olsalar da, hepsi savaş mağduru olan Iraklı kadınları.
Iraklı bir baba ile Amerikalı bir annenin kızı olan Raffo, savaşı, tarih boyunca unutulmayacak bu insanlık dramını, kadınların durumlarından yola çıkarak eleştirel bir bakış açısıyla değerlendiriyor. Savaşın Irak’ta bıraktığı izler; ölümleri, yaşanan sağlık problemlerini, fakirleşmeyi ve özellikle ruhsal çöküntüyü başarılı bir şekilde işliyor yazar. Amerika’nın önce kültürel emperyalizmle işgal ettiği ülkeleri, sonradan ne kadar kolay bir şekilde ele geçirdiğini anlatmak istiyor. Marquez’in Kırmızı Pazartesi’sinde, Arap asıllı Santiago Nasar, nasıl toplum tarafından hayvan gibi görülüyor ve katlediliyorsa, Irak’ta da halk aşağılanıyor ve kötü muamele görüyor. Belki de Raffo, eserinde, Batı’nın doğu insanına bakışını ve onu hor görüp sömürgeleştirme hareketiyle, onu ve doğal kaynaklarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmasını yazıyor. Amerika’nın amacının Irak’taki düzen ve demokratikleştirmeyi sağlamak değil, zengin petrol rezervlerine sahip bu ülkenin kaynaklarını sömürmeyi amaçlamasını dile getiriyor. Maddi çıkarlar uğruna yok edilen bir ülkeyi, bir milleti, kadınların yaşadıklarından yola çıkarak anlatıyor.
Türk Tiyatrosu’nun önemli isimlerinden Hikmet Körmükçü’nün, ayrıca genç sanatçılardan Bensu Orhunöz ve Hasibe Eren’in yer aldığı eserdeki kadın karakterler, bu üç oyuncu tarafından güzel ve inandırıcı bir şekilde canlandırılıyor. Yorucu bir dekora sahip olmaması sayesinde izleyicinin dikkatini metne ve oyunculara yoğunlaştırdığı oyunda, kostümler de canlandırılan karakterlerin özelliklerini yansıtıyor ve Irak kültüründen izler taşıyor. Seçilen çarpıcı videolar ve özellikle de Iraklıların her gün duymaya alışkın olduğu siren, silah ve bomba sesleri, izleyiciyi eserin atmosferine sokmaya ve Irak Savaşı’nda yaşananları anlamaya çalışmasına katkı sağlıyor. Anlatılan olaylar ve işlenen savaş, ölüm gibi temalar nedeniyle dram kategorisinde değerlendirilebilecek olan eserin dili, rahatlıkla anlaşılabiliyor ve mecazlı bir dilin kullanılmamış olması, izleyicinin oyunu rahat kavrayabilmesine yardımcı oluyor.
Uzun süre dünya gündeminden düşmeyen ve geride yıkılmış bir Irak, acı dolu bir millet, siyasi açmazlar, etnik ve dini çatışmalar, anlaşmazlıklar gibi büyük sorunlar bırakan savaş, yıllar boyunca etkisini sürdüreceğe benziyor. Yazar; Filistin, Bosna, Afganistan’da da olduğu gibi, Irak’taki savaşa da Batılı devletlerin duyarsız kalmasını, Batı’nın her fırsatta “insan hakları”nı savunurken, bunu kendi çıkarları için kullanmasını, ikiyüzlülüğünü ve çifte standardını eleştiriyor. Tüm bu özellikleri ve eleştirel yönü dolayısıyla Arzunun Onda Dokuzu bir kadın çığlığı, çarpıcı, aynı zamanda da kalıcı bir eser.
MURATCAN SABUNCU/Saint Joseph Lisesi 10.sınıf öğrencisi