Dikmen Gürün
Genco Erkal: Türk tiyatrosunun büyük sanatçılarından biri. Altmış yıldır sahnelerden yaydığı ışığın gücünü toplumcu söylemi ve bu anlamda ödün vermez duruşuyla besleyen bir tiyatro insanı.
Değerli akademisyen Prof. Dr. Ayşegül Yüksel, Genco Erkal’ın sahnede 60. yılını ve Dostlar Tiyatrosu’nun 50. yılını “Güneşin Sofrasında: Genco Erkal’ın Dostlar Tiyatrosu Serüveni” kitabıyla kutluyor. 2019 yılının son günlerinde Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan kitap on üç bölümden oluşuyor.
Ayşegül Yüksel, Genco Erkal’ın ve Dostlar’ın dünyasına yaptığı bu yolculukta kronolojik bir çizgi izlemiyor. İleriye gidiyor, geriye sarıyor ve Dostlar Tiyatrosu’nu özel kılan çalışmalar üzerine odaklanıyor. Genco Erkal’ın amatör bir tiyatrocu olarak genç oyuncularla çalışmalarına, oyuncu ve yönetmen olarak Kent Oyuncuları’ndan Arena Tiyatrosu’na ve de Arena’da onu yıldızlaştıran “Aslan Asker Şvaky” yorumuna değiniyor. Ardından, Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu’nda sahnelediği ve İzmarit Nuri ile Politikacı rollerini üstlendiği Haldun Taner’in epik müzikali “Keşanlı Ali Destanı” ile yıldızının daha da parladığını görüyoruz… Genco Erkal için, Asaf Çiyiltepe’li AST ve orada oynadığı “Bir Delinin Hatıra Defteri” ayrı bir satırbaşıdır. Ayşegül Yüksel’in deyişiyle; Erkal, 1965-66 dönemindeki ilk yorumunda Nikolay Gogol’un Poprişçin karakterini psikolojik açıdan ele alırken, yıllar sonra, 1968’de, Dostlar Tiyatrosu’nun kuruluş aşamasında gerekli anaparayı sağlamak için oyunu tekrar oynayacak ve bu sefer daha politik, daha Brecht’çi bir yaklaşım sergileyecektir. Bugün de, dolu salonlara oynarken aynı politik çizgide yol alır sanatçı. Genco Erkal’ın Brecht yolculuğu da yine AST’ta, 1966’da “Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi” ile başlar ve Dostlar’da devam eder.
Dostlar Tiyatrosu kurumlaşırken
1969’da, Genco Erkal, Mehmet Akan, Şevket Altuğ, Arif Erkin, Nurten Tuç ve Ferit Erkal tarafından kurulan Dostların serüvenini anlatırken Ayşegül Yüksel, dönemin içinde bulunduğu politik karmaşayı ve gençlik olaylarının tırmanışına da dikkat çeker. Dolayısıyla bu süreçte, yine onun sözleriyle; Dostlar Tiyatrosu bir yandan demokrasiyi ve söz özgürlüğünü savunan ilkeli ve sanatsal nitelikli tiyatro olayları kotarırken, öte yandan da bir kültür kurumu gibi, seyirciyi sanatla buluşturma yolunda düzenlemeler yapmaktadır… Zeliha Berksoy’dan Umur Bugay’a, Meral Çetinkaya’dan Metin Deniz’e, Duygu Sağıroğlu’na, Yavuzer Çetinkaya’dan Macit Koper’e, Erdem Akakçe’ye, Bülent Emin Yarar’a ve Tülay Günal’a nice nice değerli sanatçı eşlik etmiştir, etmektedir Genco Erkal ve Dostlar’a…
Prodüksiyon tiyatrosu olarak Dostlar
Ayşegül Yüksel’in Genco Erkal ve Dostlar üstüne yaptığı bu titiz incelemeyi bir köşe yazısı sınırları içine sığdırmak zor… Gerek 1969’dan itibaren kadrolu bir ekiple ortaya konan oyunlar, gerekse 1979-80 sezonuyla birlikte, o günün baskıcı ortamında yaşanan toplumsal ve ekonomik sorunlar ortamında zorunlu olarak dönüşülen prodüksiyon tiyatrosu anlayışı içinde sergilenen çalışmalar eleştirel yapılarıyla birer satırbaşıdır tiyatromuzda. Kısa değinişlerle; 1969-1979 yılları arasında sahnelenen “Rosenbergler Ölmemeli”, “Havana Duruşması”, “Soruşturma” ve 2007’de “Sivas ’93” zihinlerde yer eden belgesel oyunlardan örneklerdir. “Analık Davası” “Abdülcanbaz”, “Azizname” gibi oyunlar, ya da 80’li yıllar ve sonrasında oynanan “Ağrı Dağı Efsanesi”nden Mehmet Ulusoy’la birlikte kotarılan “Sevdalı Bulut”a, “Kafkas Tebeşir Dairesi”ne, ya da “Yaşasın Savaş”a, “Galileo Galilei”e, “Ben Bertolt Brecht”e uzanan eserler onun Yaşar Kemal’e, Brecht’e, Aziz Nesin’e, Turhan Selçuk’a selamıdır… Bir selam da Beckett’e İstanbul ve Paris’te “Oyun Sonu” ile…
Kitabın 10. bölümünü oluşturur “Genco’nun Tiyatroculuğunun Nâzım Damarı.” Ayşegül Yüksel burada, “Kerem Gibi”, “İnsanlarım”, “Nâzım’ın Kadınları”, “Yaşamaya Dair” ve Fazıl Say’la yapılan “Nâzım Oratoryosu” gibi eserleri detaylı olarak inceler. Genco Erkal’ın yorumuyla farklı uzamalarda, zamanlarda seyircinin yoğun ilgisiyle sular seller gibi akmayı sürdüren çalışmalar… Ve bu güçlü akışı doğrularcasına şöyle der Ayşegül Yüksel kitabı noktalarken: “Genco Erkal, düşünce ve düş gücünün, yetenekle, bilgiyle, birikimle, görgüyle, sabır ve dirençle, duyarlıkla, beceriyle, alın teriyle yoğrulduğu bilincine vardığımız noktada duruyor karşımızda.”