Burak Acıl, Naciye Ertaş, Öykü Gürpınar
HaberTürk kanalında ünlü tiyatro sanatçısı Ali Poyrazoğlu’nun sunduğu “Gölgede Muhabbet” adlı bir program yayınlanmaya başladı. Programın ilk bölümünde genç yeteneklerin kendi “yeteneklerini” sergiledikleri ufak skeçler de yer aldı. Bu skeçlerden birinde de “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisindeki tecavüz sahnesi “Dolmabahçe Stadında Ne İşi Var?” başlığıyla parodi olarak sahnelendi.
Skeç, Fatmagül’ün tecavüz sahnesini Dolmabahçe’deki İnönü Stadyumu’na taşıyarak, tecavüze ve cinselliğe bağlı unsurların futbol terminolojisi ile açıklanmasına dayalı bir güldürü yaratmayı hedeflemiş. Güldürü, hüngür hüngür bir öldürüye dönüşen tecavüz konusunu kadının hafifmeşrepliğine, kadın olma tabiatına, şehvetine bağlayarak tecavüzü olumlayan bir dramaturji ile sahnelendi.
Skecin dramaturjisini ve neden “komik” algılandığını incelemek için önce konu aldığı sahneyi yorumlama yöntemini ele alalım: Futbol, kadınlara yönelik kimi cinsel göndermeler için sık kullanılan bir jargona sahiptir. Örneğin “freekick” olarak adlandırılan serbest vuruş, “freekick verme” tabirine dönüştürülerek bir kadının “görünmemesi gereken, örtülü bölgesinin bir anlık hata sonucu ifşa olması” anlamını taşır. Gol atmak, doksana takmak, kadın kaleci gibi imgeler ise cinsel birleşmeye göndermeler yapan tabirlerdir. Bu jargonun kullanımında kadın bir cinsel obje olarak ele alınır; kadına gösterilen her türlü tavır, o istediği için yapılmış izlenimi oluşturularak meşrulaştırılır. Futbolun şiddet ve erkeklik içeren çerçevesi düşünüldüğünde bu meşrulaştırmaya kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün girdiği de su götürmezdir.
Tecavüze futbol yorumu yapılarak sahnelendiğinde, izleyene kadının nesneleştirildiği ve tecavüzün suçunun kadına yüklendiği bir dramaturjik önerme sunar. Aslında komik olan, kadın ve erkek arasındaki cinsel ilişkidir; halk tiyatrosu, Antik Yunan komedyaları gibi çeşitli alanlarda da cinsellik bir güldürü unsuru olarak kullanılır. Ancak cinsel ilişkiye dair güldürü tecavüz gibi bir cinsel şiddet vakası üzerinden yapılıyorsa gülmek, söz konusu şiddeti onaylamak haline gelir. Dolayısıyla cinsel şiddeti komik bir cinsel ilişki parodisine indirgeyen oyuncular da, bu parodinin tecavüzü olumlayan alt metnini görmezden gelen izleyiciler de bu şiddeti onaylamakta, alkışlayarak önünde saygıyla eğilmektedirler.
Söz konusu skecin kaynağı olan dizi açısından bakıldığında benzer bir tablo görmek mümkündür. Dizi daha yayınlanmaya başlamadan tartışma konusu oldu. Ancak ne yazık ki Fatmagül’ün başına gelenlerin nedenleri ve toplumsal arkaplanı tartışılmıyor; tecavüz sahnesinin ne kadar başarılı ve “inandırıcı” olduğu tartışılıyor. Bu noktada diziye adını veren ve aslen bir ironi barındırması gereken “Fatmagül’ün Suçu Ne?” ibaresi, birdenbire gerçekten de suçlu olan bir kadının suçunun araştırılmasına dönüşüyor. Dizinin dramaturjisinde toplumsal arkaplan araştırmasının tam da bu nedenle zayıf kaldığını tespit etmek mümkün: Yapımcılar, görünen o ki, böyle bir sahnenin toplumdaki yansımalarını hesaba katarak tecavüzü meşrulaştırabileceği ihtimalini gözden kaçırdı. Veyahut, daha muhtemel haliyle, bu ihtimali olumlayarak reyting uğruna kadını cinsel bir obje olarak yorumlamayı tercih etti. Durum böyleyse dizinin hala yayınlanıyor olması, bu topraklarda her gün tecavüze uğrama korkusuyla yaşayan binlerce kadına zımni tecavüzdür.
Durum böyleyken Ali Poyrazoğlu gibi yılların tiyatro sanatçısının sunuculuğunu üstlendiği bir programda böyle bir skecin herhangi bir eleştiriye tabi tutmaksızın sahnelenmesine izin vermesi, tiyatro insanlarının taciz-tecavüz konularına yaklaşımlarına dair endişe verici bir tablo sunmaktadır. Tiyatronun değiştirici-dönüştürücü toplumsal işlevi göz önünde bulundurulduğunda Poyrazoğlu gibi medyada görünürlüğü olan sanatçıların mevcut düzeni yeniden üretmeye, içselleştirmeye yönelik gösteriler konusunda daha uyanık olmaları gerektiği akılda tutulmalıdır.
1 Yorum
Toplumumuz ve insanımız hakkında söyleyecek sözümüz o kadar çok ki.Ama herkesin bildiğini tekrarlamak istemiyorum.Yazınızı çok başarılı buldum.Futbol ve cinsiyet-seks-kadın ilişkisi konusunda çok güzel bir kaynak Prof Zeynep Ergun’un yazdığı ama nedense fark edilmeyen’ERKEĞİN YİTTİĞİ YERDE’ adlı kitabı okumanızı öneririm.Türk toplumunda Erkeğin nasıl da yittiğini öyle güzel anlatıyor ki.
Erkeğin yittiği yerde zaten insan da yitiyor.
Ali Poyrazoğlu’nun denetimindeki iğrenç şovu izledim ne yazık ki.Utanç duydum.Ama asıl utancı Tunalıda giderken duydum.Bir gurup genç kız aralarında gülüşüp konuşurken birbirlerine “Fatmagül”diye hitap ediyorlardı.
Dilim tutuldu.Ne diyeceğimi bilemedim.
Duyarsızlık diz boyu.
sevgilerimle
Linki bütün arkadaşlarıma gönderiyorum.Yazınız okunmalı.
inci gürbüzatik