2019’un biraz olsun daha aydınlık bir yıl olmasını umarak 2018’in öne çıkan bazı sanat gündemlerini sıraladık. Bilindiği gibi seçim sonrası, yaz ve sonbahar aylarında bazı sanatçılardan iktidara yönelik biat açıklamaları geldi. Kış aylarında ise biat etmeyen sanatçılar hakkında açılan soruşturmalar ön plandaydı. Ne tesadüf değil mi?
Bu otoriter baskı iki duayen isme kadar uzanabildi. Metin Akpınar ve Müjdat Gezen iktidarı eleştiren konuşmaları nedeniyle cumhurbaşkanı tarafından hedef gösterildiler; katıldıkları programlarıyla birlikte cezalandırıldılar. Ne var ki, Müjdat Gezen cesurca açıklamalarına devam etti. Ve avukatı aracılığıyla hakkında verilen adli kontrol kararına itiraz etti. Kadıköy Tiyatrolar Platformu yayınladığı bildiriyle sanatçıların yanında olduklarını duyurdu. Sosyal medyada ise birçok sanatçı doğrudan veya dolaylı yollardan iki sanatçıya destek verdiler. Öte yandan MHP lideri konuşmasında Metin Akpınar’a nedamet getirme çağrısında bulundu ve meseleye ayrı bir saldırı boyutu kazandırdı. Abuzer Kadayıf filminin izlenmesini önererek kamuoyu tarafından anlaşılamayan bir göndermeye imza attı. Tayfun Atay bu yeni boyun eğdirme girişimini “Bugünün Abuzer’i kim?” diyerek değerlendirdi. Yandaş medyanın söz konusu sanatçılara yönelik linç tavrı hakkında bir değerlendirmeye ise Ergin Yıldızoğlu’nun yazısından ulaşmak mümkün.
Cumhurbaşkanı’nın eleştirilerinin ardından Halk TV ve Fox TV’ye RTÜK tarafından yüklüce miktarda para cezası kesildi. Sunucu Fatih Portakal hakkında da suç işlemeye tahrik ettiği iddiasıyla soruşturma açıldı.
Öte yandan otoriter uygulamalar ekonomik krizle derinleşti. Yayıncılara bir darbe de devletten geldi. E-kitap yayıncılığına uygulanan vergi artırıldı. Döviz kurundaki yükseliş nedeniyle kâğıdın masrafı artmıştı. Son vergi ile e-kitap da masraflı hale getirildi. Böylelikle bir “eşitsizlik sorunu” daha devlet tarafından halledilmiş oldu. Türkiye’de okur sayısının azlığı nedeniyle zaten kârlılığı düşük olan yayıncılık sektörünü boğacak bu hamle yayıncılar birliği tarafından kınandı.
Otoriterleşmeden sinema da payına düşeni aldı. Sinemaya sansürün daha kontrollü bir şekilde uygulanabilmesi için yeni bir yasa teklifi hazırlandı. Teklif yasalaşırsa uygun görülmeyen filmlerin gösterime girmesi engellenebilecek.
Sahne bulamayan tiyatroların ya da engellenen oyunların haberleri 2018’de sıradanlaştı. Son haber Levent Üzümcü’den geldi. Sanatçının “Anlatılan Senin Hikayendir” adlı oyunu Antep’te iptal edildi.
Dikkatlerden kaçmaması gereken bir diğer vaka ise yine bir ifade özgürlüğü skandalıyla ilgiliydi fakat olumlu bir gelişmeydi. 2018’in başında Zeytin Dalı Harekatı’na karşı çıkan ve aralarında Gülriz Sururi, Genco Erkal gibi sanatçıların da olduğu 170 aydın barış yanlısı bir bildiriye imza atmışlardı. Fırat’ın doğusuna yönelik yeni bir savaş olasılığının gündeme geldiği dönemde ise bu barış bildirisi hakkında soruşturma açıldı. Fakat geçtiğimiz gün savcılık aydınların bu soruşturma çerçevesinde ifade vermeleri yönündeki talimatını geri çekti…
Baskı ve sansürün arttığı, savaş çanlarının susmadığı, ekonomik krizin derinleştiği bir coğrafyada yaşıyoruz. Savaşın değil barışın sesi olanların, diktatörlükten değil demokrasiden ve seküler değerlerden yana olanların bir araya geldiği, paylaşımda bulunduğu, ürettiği yapılar oluşturmak her zamankinden daha değerli oluyor. 2019 paylaşımın ve bir arada durmanın yılı olsun…