Bu yazı 27 eylül 2010 tarihinde tiyatro ve drama eğitmeni Nedim Buğral’ın web sayfasında yayınlanmıştır.
“… Batılı toplumsal yapılarda çocuklar dünyaya modern kapitalizmin sunduğu malları tüketmek için, bir dizi arzu ile gelmezler, tüketici olmayı öğrenirler…”
Televizyon reklamları çocukların tüketim eğilimlerini önemli ölçüde etkilemektedir. Baş döndürücü görüntü ve ses efektleri ile reklamlar bilhassa yiyecek ve içecek tüketimine etki etmektedir. Çocuklar TV de gördükleri ilgilerini çeken hemen her ürüne sahip olmak istemekte, kimi zaman ebeveynlerini zor durumda bırakmaktadır.
Reklamlarda yer alan tüketim sloganlarına sürekli maruz kalan çocuklar , salt tüketerek mutlu olunacağı şeklinde bir düşünce geliştirmektedirler.
Bu çalışmada içerik olarak tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirdik. Biçim olarak ise abartılı, sıra dışı bir oyunculuk tarzı benimsedik. Projemizi çalışırken doğru alışkanlıklarımız olduğunu fark ettik. Ve çocukların kendi kendilerine zarar veremeyeceğini anladık. Bize zarar verenlerin büyükler olduğunu üzülerek fark ettik. Bize hem fiziksel, hem psikolojik olarak zarar veren ürünleri üreten insanların insanlık suçu işlediğini düşünüyoruz. Para her şeyden değerli mi bu büyükler için. Ve onların çocukları yok mu?
“..Batılı toplumsal yapılarda çocuklar dünyaya modern kapitalizmin sunduğu malları tüketmek için bir dizi arzu ile gelmezler, tüketici olmayı öğrenirler…”
1. Çocuğun TV karşısında geçirdiği süre 1-2 saati aşmamalıdır.
2.Bilhassa ilköğretim çağındaki çocukları ile anne-baba TV’yi birlikte izlemeli, TV ortak bir alanda, planlanan program için açılmalı ve kapatılmalıdır.
3.Aile sık TV izlemek yerine kitap okuyarak, müzik dinleyerek, spor yaparak v.b. çocuğa doğru model olmalıdır. Çocuk, aktivitelere yönlendiğinde övülmeli ve takdir edilmelidir.
4.Ebeveynler çocuğun TV’de gördükleri hakkında konuşmalı, paylaşımlarda bulunmalıdırlar. Reklamların nasıl hazırlandığını açıklayarak ve ürünü gerçek yaşamda göstererek, birlikte alış-verişe çıkarak çocuğa iyi ürün, kaliteli ürün seçme becerisi kazandırmalı, aynı ürüne ilişkin değişik markalar arasından ekonomik olanı da ayırtetme alışkanlığını edindirmelidir.
5.Parayı doğru harcamak kadar tasarruf edebilmenin, biriktirmenin de önemine değinilmeli, günlük gereksinimler dışındaki arzu edilen şeyler için çocuklara kumbara alma, bankada hesap açtırma özendirilmelidir.
6.Ebeveyn doğru model ve davranışları gösterdikten sonra, artık, eline para geçen çocuk, parayı nerede kullanacağı ve nasıl harcayacağı ile ilgili bir seçim şansına sahip olacak , kimi zaman yanlış tüketim davranışlarının sonucuna da katlanacak giderek daha etkili ve doğru tercihler yaparak sorumluluk duygusu ve özgüveni gelişecektir. Ancak burada çocuğa verilecek para, harçlık miktarı üzerinde biraz durmamız gerekecektir. Çok küçük yaştaki okul öncesi dönemdeki çocuk için para istediği şeyi aldırmak için bir araç iken, artık matematik kavramlarını anlamaya başlayan ilköğretim çocuğu için paranın sayısal bir değeri vardır ve alınan şeye ödenen bir bedeldir ve ilköğretim çağındaki çocuklara verilecek cep harçlığı haftalık olarak, okul zamanı asgari günlük temel ihtiyaçları karşılayacak düzeyde verilmelidir.
Harçlığın fazla verilmesi durumunda çocuk bunu arkadaşlarına bir güç gösterisi olarak kullanabilir, gösteriş tüketimi yapabilir. Harçlığın az verilmesi durumunda çocuk, arkadaşlarının yanında eziklik yaşayabilir yada davranış bozukluğuna, çalmaya sebebiyet verebilir. Bu bakımdan ebeveynlerin dikkat etmeleri gereken diğer bir husus da çocuklarını kendi sosyo-ekonomik- kültürel düzeylerine uygun okullara göndermeleri, çocuklarına verebilecekleri harçlık miktarını makulce izah etmeleri olacaktır.