Fırat Güllü, Murat Kemaloğlu
Bu metin, Mimesis Tiyatro/Çeviri-Araştırma Dergisi’nin 16. sayısında (Kasım 2009) yayınlanmıştır.
Mimesis’in 14. sayısında Batı’da 90’lardan itibaren Brecht’in yeniden gündeme gelişi ile ilgili bazı verileri tartışmaya açmayı amaçlayan bir dosya açılmıştı. Dosyanın ilk bölümünde Brecht’in ilk oyunları ve bu oyunlara dönük postmodern ilgi incelenmişti. Bu sayıda yayınladığımız bölümün konusunu ise 30’lu yılların deneyselci öğreti oyunlarının tiyatronun işlevini yeniden tanımlamaya dönük hedeflerini hayata geçirme girişimleri oluşturuyor.
Öğretici oyunlar üzerine odaklanan bu bölümdeki yazılar, Murat Kemaloğlu’nun İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Anabilim Dalı için 2005 yılında hazırladığı “Brecht’in Öğreti Oyunları Teorisinin Tarihsel Gelişimi ve İncelenmesi” başlıklı yüksek lisans tezinin çeşitli bölümlerinin dergide yayınlanmak üzere yeniden ele alınmasıyla oluşturuldu. Bu bölümün ilk yazısı olan “Brecht’in Öğreti Oyunları” başlıklı çalışma, Lindberghlerin Uçuşu (1929) Anlaşma Üzerine Baden Öğreti Oyunu (1929), Evet Diyen/Hayır Diyen (1930), Önlem (1930), Horasyalılar Kuriasyalılar (1936) ve Kuraldışı ve Kural (1937) adlı oyunlar üzerinden Brecht’in öğreti oyunları kuramını tarihselleştirerek değerlendirmeyi amaçlıyor. “Reiner Steinweg: Kısa Bir Tarihçe ve Öncüller” başlıklı ikinci yazı, Brecht’in öğreti oyunlarını, onun tiyatronun işlevini yeniden tanımlama girişimi bağlamına oturtarak yeniden ele alan Reiner Steinweg’in, kökenleri 1970’lerin başlarına giden çalışmaları üzerine odaklanıyor. Steinweg açısından Brecht, Batı’da da çok geç fark edilen eğitimci yönü ile önem kazanır. Brecht tiyatroya, demokratik ve özgürlükçü bir toplum projesinin hizmetine girme işlevi biçmişti. İşte, Steinweg kendi çalışmalarıyla Brecht’in bu idealini gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Bizce, Brecht’in öğreti oyunları mirasının bir diğer varisi, tiyatroyu bir toplumsal muhalefet aracına dönüştüren Augusto Boal’dir. Bu dosyada yer alan “Öğreti Oyunları ve Ezilenlerin Tiyatrosu” başlıklı yazı öğreti oyunları kuramına yeni bir yaklaşım getiren Boal’in çalışmaları ve onun Brecht’le kurduğu problematik ilişki üzerine odaklanıyor. Dosya, bizzat Brecht tarafından öğreti oyunları üzerine yazılmış notlarla sonlanıyor. Bu notlar yukarıda bahsi geçen yüksek lisans tezi çalışmasında yer almaları için ilk kez Türkçeye kazandırıldılar.
* * *
Heiner Müller “Brecht’i eleştirmeden kullanmak bir ihanettir” der. Benzer bir şekilde Marc Silberman değişen dünya dengeleri içerisinde Brecht’i yeniden yorumlamamızın kaçınılmaz olduğundan bahseder. Paradoks şudur: Bir yandan Brecht’i tozlu rafların müzelik yazarı olmaktan kurtarırken, diğer yandan onun sanat için biçtiği misyona nasıl katkı sunabiliriz? Brecht Shakespeare için bir zamanlar “Shakespeare’i değiştirebiliriz ama eğer yapabilirsek” demişti. Bunu büyük bir ustanın eserlerine yaklaşırken çok temkinli olmamız gerektiğini anlatmak için söylemişti, Shakespeare’i –Brecht’in işin içinde olduğu bir projede güncelleme ve uyarlamanın yer almaması mümkün olamayacağına göre- çağın şartlarına uygun biçimde yorumlamamızı engellemek için değil. Şimdi belki de aynı şeyi Brecht için söylemek durumundayız: Brecht’i yeniden yorumlayabiliriz ama eğer yapabilirsek. Hazırladığımız bu dosyanın Brecht konusunda yeni tartışmaların başlamasına hizmet etmesi en önemli dileğimizdir.