Alman Theatre Freiburg, Garaj İstanbul’un Kabine/Cabinet projesi kapsamında Türkiye’de eşine az rastlanır bir gösteri ile tiyatro severlerin karşısına geçti. Dans figürleriyle süslenmiş, Palavracı ve Dolandırıcı adlı oyun, günümüz insanının sahtekarlık konusundaki ustalığını, sosyal yaşamda düştüğü acizliklerle gözler önüne getiriyor.
Palavracı ve Dolandırıcı, politik tavrı ile Avrupa demokrasisini başarılı biçimde temsil ederken, Türkiye’de son sekiz sene içinde unuttuğumuz “politik hiciv” tarzı tiyatro gösterilerini bizlere hatırlattı. İnsanları kandırarak bir yerlere gelmenin meşrulaştığı günümüz siyasi yaşantısının bir kesitini izleyenlere sunan Alman tiyatrocular, dans tiyatrosunun teknikleri ile etkileyici performans ortaya koyuyorlar.
Sahnede birbirinin kopyası 8 insan görüyoruz. Giyimleri, konuşmaları, hâl ve tavırları, palavra atmadaki ustalığı ile tek bir insanın 8 ayrı kopyasının çatışması anlatılan öyküleri içinden çıkılmaz bir hale sürüklüyor. İnsanların düşüncelerini kandırarak fikirlerinin çalınması, karşılıksız borç alarak kişileri oyalama taktikleri, mevki kazanmak için halkın sırtına basma yöntemleri sahnede bir bir işleniyor. Özellikle istediğini elde etmek için bir insanın nelere başvuracağını tüm çıplaklığıyla görüyoruz! Angela Merker Seni Seviyorum!
Oyunun henüz başında bir insanın 8 ayrı bölünmüş hali çıkıyor karşımıza. “Angela Merker seni seviyorum…” cümlesinin önemle vurgulanması, gösterinin politik eleştiri yapısını gözler önüne getiriyor. 8 ayrı bölünmüş insanın her söylediğinin “yalan” olduğunu düşünürsek, Alman siyasi yapısının birtakım sahte yöntemlerle de oluştuğunu anlayabiliyoruz. Sermaye güdümünde parasal çıkar ilişkileri kurmak için söylenilen “Angela Merker seni seviyorum…” cümlesini Türkiye için de rahatlıkla uyarlayabiliriz. İktidardan yana tavır koyan iş adamları, bürokratlar, sanatçılar Palavracı ve Dolandırıcı oyununda muhteşem bir bütünlükle hicvediliyor. Aslında oyunun temeline indiğimiz zaman insanların saf ve masum duygularını paraya dönüştürmek isteyen acımasız sahtekarları rahatlıkla görebiliriz.
Sahnede Hilebazlık Ustalığı
Fakat her yalanın bir sonu olduğu gerçeğini tarih insanlara bütünüyle göstermiştir. Oyunda da bu gerçek bir kez daha tekrar ediyor. Tiyatro sanatının gücü ile dansın muhteşem biçimde bütünleştiği anlarda, insanları kandırmaya çalışan palavracının maskesi düşüyor. Parasını kaptıran insanların isyanı, politik manevralarla yükselen kişiyi bir anda tepetaklak ediyor. Oyunda kullanılan müziklerin ritimsel bütünlüğü ve kavga edercesine harika bir koreografi ile hazırlanmış dans gösterileri, seyirciyi bir buçuk saat boyunca oyuna bağlı tutuyor.
Düşsem Bile Kalkarım
Oyunun son bölümünde karakterin, yine yalanlara başvurarak yükselişine şahitlik ediyoruz. Halkı kandırmanın kırk çeşidini bilen karakterin her dönem iktidarda kalabileceği gerçeği göz ardı edilmemiş. Nicola Fritzen, Kate Harman, Uta Krause, Philippe Nauer, Dominique Rust, Tobias Schramm, Martin Schütz, Angelika Thiele, Michael Wolf Staging, Christoph Frick birbirinden güzel performansla oyunu tamamlıyorlar. Oyuncuların karakter oyuncusu olma özellikleri tüm sahnelerde hissediliyor. Ursula Freiburghaus yönetimde çok başarılı. Martin Schütz birbirini tamamlayan müziklerle izleyenleri büyülüyor.
Palavracı ve Dolandırıcı, Türkiye insanının hiç de yabancısı olmadığı politik bir dans tiyatrosu. Türkiye vatandaşlarının Almanya’da dinci vakıflarca dolandırılması çok uzak bir olay değil. Özellikle o toplanan paralarla birilerinin yükselmesi, iktidara taşınması hepimizin bildiği güncel bir konu. Oyunda da bu sahtekarların iç yüzlerini tüm çıplaklığıyla izleyeceksiniz. Gösteri Garaj İstanbul’da…