[Bahar Çuhadar’ın artdogistanbul sitesinde yayımlanan söyleşisinin bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]
Türkiye Tiyatro Vakfı’nın kurucu başkanı, beş senedir gönüllü bir ekiple birlikte “Bize bir tiyatro müzesi gerek!” diyerek çalışan ve tiyatromuzun hafızasını arkeolog titizliğiyle gün yüzüne çıkaran Esen Çamurdan sorularımızı yanıtladı.
Esen Çamurdan’ı tek bir cümleyle tanıtmam gerekse, “Tiyatroyla nefes alıp veren kadın” derdim. Çevirmen, dramaturg, eğitmen, yazar ve beş sene önce ilk adımını atan, o günden beridir yoğun bir üretim halinde olan Türkiye Tiyatro Vakfı’nın kurucusu… İğneyle kuyu kazarcasına başlattığı, etrafındaki çalışkan, gönüllü ekiple birlikte bir arkeolog sabrıyla sürdürdüğü, Türkiye tiyatrosunun soy kütüğünü çıkarma çabalarını sormak üzere aldık vaktini Esen Hoca’nın.
Kültürel Mirasın Arkeoloğu: Esen Çamurdan
Türkiye Tiyatro Vakfı’nın asli amacı olan ve heyecanla beklediğimiz Türkiye Tiyatro Müzesi’ne yönelik çaba ve çalışmaları sorduk. Ama açıkçası benim gazeteci merakımı en çok perçinleyen, Esen Hoca’nın tiyatroya olan kişisel tutkusu -ki tüm bu çalışmalara Don Kişot gibi bir başına girişmesinin ardında da bu ateşli tutku var zaten- ile kişisel tespitlerine dair sormak istediklerimdi. Türkiye Tiyatro Vakfı kurucu başkanı ve umarım yakın gelecekte hayata geçecek olan Türkiye Tiyatro Müzesi’nin müstakbel kurucusu, tiyatroyla nefes alıp veren bu ilham verici kadının tiyatroyla kişisel ilişkisine dair meraklarımın yanıtı, söyleşinin sonunda… Ama önce gelin, elbette sadece Cumhuriyet tarihimizin değil, Osmanlı’dan bugüne uzanan devasa -ve ne yazık ki tarihin alacakaranlık dehlizlerinde terk edilmiş- kültürel mirasımızın çok ciddi bir kısmını oluşturan tiyatro mirasımıza dair, bugüne dek yaptıkları ve yapacakları işleri okuyalım. Bu ilham verici çabanın, memleket kültür mirasına ve tiyatro hafızasına yapılan bu kuvvetli ‘güçlendirici kolonların’ maddi manevi destekle sarmalanması umuduyla, sizi Esen Hoca ile baş başa bırakıyorum…
Türkiye Tiyatro Vakfı beş sene önce “Bize bir tiyatro müzesi gerek” mottosuyla yola çıkarak sizin kişisel çabanızla hayata geçti. Sizin zihninizde bu tohumu ilk atan ne olmuştu? O ilk anı anlatır mısınız?
Hiç unutmuyorum. 2018 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sanatçılarından Toron Karacaoğlu da vefat edince benim tam anlamıyla tepem attı. Daha önce tiyatro kültür mirasının korunması için, bunun önemine ve aciliyetine değinen yazılar kaleme almıştım, 2010’da İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olduğunda, kurula Türkiye Tiyatro Müzesi projesi sunmuştum. Yazılarım kayıtsızlıkla karşılandı, müze projem reddedildi, gerekçe olarak da her durumda ölü doğmuş, içi boşaltılmış ve kapalı olan Yıldız Sarayı’na bağlı Türk Sahne Sanatları Müzesi öne sürülmüştü… (O günden bugüne kimleri yitirdiğimiz göz önüne alındığında yiten tiyatro kültür mirasımızın kapsamı insanı kahredecek boyuttadır.) Sonuç olarak zengin tiyatro kültür mirasımız göz göre göre yok oluyordu, madem resmi/özel kurum ve kuruluşlar oralı değillerdi ben kolları sıvayacaktım, yani iş başa düşmüştü! “Yol giderken oluşur” inancıyla çıktım yola. Öyle de oldu.
Bu süreçte Türkiye tiyatrosunun soy kütüğünü çıkarmaya çalıştığınızı sık sık dillendiriyorsunuz. Bugüne dek böyle bir çalışma yapılmamış olması şüphesiz büyük eksik. Bugünden geriye giderek bir tür arkeoloji çalışması aslında, yapmaya başladığınız. Bugüne dek bu tür bir çalışmanın hiç yapılmamış olması tiyatro hafızamızı nasıl etkiledi sizce? Neyi eksiltti?
Arşivi çalıştıkça, elimizdeki belgeleri irdeleyip derinlere daldıkça Türkiye tiyatrosu tarihinde ne kadar çok gedik, atlamalar olduğu daha çok ortaya çıkmakta. Bunu en vurucu biçimiyle Hrant Dink Vakfı ve Yapı Kredi Kültür Sanat’la birlikte düzenlediğimiz Hagop Ayvaz’ın arşiv sergisinde yaşadık. Sergi kimi ezberleri bozdu diyebilirim. Resmi tiyatro tarihinin yazmadığı ya da üstünde yeterince durmadığı, kendine göre yorumladığı kimi durum, olay ve/veya olgularla ilgili arşiv başka şey söylüyordu, başka bir şey anlatıyordu bize. İşte tam bu noktada arşivin, arşiv tutmanın ne denli önemli olduğunu bir kez daha anladık.
Söyleşisin devamı için tıklayınız: artdogistanbul