(Ebru Çelik’in Birgün’de yayımlanan haberinin bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.)
Konser, tiyatro, festival… Birçok sahne gösterisinin ardında yüzlerce sahne işçisinin emeği var. Sahneyi kuran rodi, ses mühendisi, ışıkçı, kostümcü, ekipman taşıyıcıları… Bir sahneyi gösteriye hazırlamak için yüzlerce sahne işçisi güvencesiz ve sendikasız durumda sömürülmeye devam ediliyor. Sektöre faaliyet gösteren sendikalara üye olan işçi sayısının yetersizliği ise dikkat çekiyor.
GÖRÜNMEZ EMEK İŞÇİSİ
Sahne işine 15 yılını vermiş, Pilli bebek, Yüksek Sadakat, Dolu Kadehi Ters Tut, Emre Aydın ve şu an Gripin’le çalışan Ahmet Can Batmaz, sektördeki güvencesizliği ve sendika sorununu anlattı. 15 yıldır kendini yalnızca sahneye adamış olan Batmaz, bu yıllarda sahne amirliği, festival sahne amirliği, ses kurulumu ve davul teknisyenliği yapmış, şu an ise davul teknisyenliğine Gripin’le devam ediyor.
2000 yılların sonunda grupların kendi ekipleriyle çalışmaya başladığını, öncesinde ise böyle bir sistemin olmadığını söyleyen Batmaz, “O dönemde, sahneyi kuran ve ışığı ayarlayan kişiler sabit değildi, şirkette kim varsa o yapıyordu. Ancak festivallerin artmasıyla birlikte her sanatçı veya grup, kendi ekibini oluşturmaya başladı. Bunun öncüsü ise Zeytinli Rock Festivali oldu” diyor.
DENETİM YOK, SORUN ÇOK
Sektörde işçilere sigorta yapılmadığını, bu durumun işçilerin bugününü ve emekliliğini derinden etkilediğini belirten Batmaz, “Sigortasızlık aynı zamanda vergi kaçırmalarına da yol açıyor. İşleyiş bu şekilde. Bu sorunun temel nedeni sendikasızlık. Ancak buna önlem alan gruplar da var. Duman ve Teoman gibi büyük isimler, maaşları düzenli ödüyor ve sigorta yapıyor ama bu uygulama oldukça sınırlı. Vergi kaçırma yalnızca işverenlere özgü değil, çalışanlar da bu durumdan faydalanıyor. Çünkü gelir elde ediliyor ancak vergilendirilmiyor. Günün sonunda şirket kazanmış oluyor’’ diyor. Sendikasızlık ve güvencesiz çalışmanın getirdiği birçok sorunun olduğunu söyleyen Batmaz, ‘‘Sahne emekçileri sigortasız olduğu için işsiz kaldıklarında büyük zorluk çekiyorlar. Bu işin bir de ilerisi var. Sahne emekçileri 60 yaşına geldiklerinde geçinebilecekleri bir geliri olmayacak. Kendi sigorta primlerini ödemek de bir sahne emekçisi için çok zor. Şu an gruplar sahne almadığında, aylarca başka bir gelirimiz olmuyor. Pandemi döneminde bu durum çok net görüldü. Sistem içinde kayıtlı olmadıkları için devletin sağladığı yardımlardan faydalanamadılar. Mekânlar ve ses-ışık firmaları sigorta sağlarken gruplarla çalışanlar bu avantajdan yararlanamıyor. Devlet de bu konuda çok fazla denetim yapmıyor. İşçilerin hakkını savunacak bir sendika da bulunmuyor. Banka hesapları incelense kayıt dışı kazanç ortaya çıkabilir, ancak Türkiye’de para takibi yapmak zor” diye konuştu.
SORUN GÜVENCESİZLİK
Birçok grup ve organizasyonun farklı yöntemlerle çalıştığını belirten Batmaz, “Bazı ekipler hem kendi ekipmanlarını kiralıyor hem de iş alıyor. Ancak çalışanlarını sigortasız bırakıyor. Kazandıkları paraya rağmen, sigorta yapmaktan kaçınıyorlar. Sektörde bir dönem çok yaygın olan bir durum var: Tanıdıkları aracılığıyla sanatçılarla bağlantı kuran bazı kişiler, iş alıyor ve bu işleri genç, tecrübesiz çalışanlara yaptırıyor. Örneğin, bir konser için 500 TL ödeme alıyor ama işi bir başkasına 200 TL karşılığında yaptırıyor. Böylece gitmediği işten bile para kazanıyor. Bu sistem hâlâ devam ediyor ve sektörde yaygın. Fiyat politikaları da büyük bir sorun. Piyasada belirli bir taban fiyat uygulaması olmadığı için bazı gruplar 3 bin gibi düşük ücretlere sahne alıyor. Bu durum, diğer grupların da ücretlerini düşürmesine neden oluyor. Bu dengesizlik sektörün genel bir sorunu” diyerek, Dolu Kadehi Ters Tut gibi grupların da bazen sadece teknik ekibi kazansın diye sahne aldıklarını ve hatta sanatçıların cebine bazı konserlerden hiçbir şey kalmadığını söylüyor. Bu tür yaklaşımlar olsa da sektörde eşitsizlik ve güvencesizliğin çok büyük bir sorun olduğunun da altını çiziyor.
UMUTLARI YOK
Müzik ve Sahne İşçileri Sendikası (MÜZİK-SEN) Genel Başkanı Fatih Özakoğlu sektördeki sendika yoksunluğunu ve örgütlenme bilincinin neden oluşamadığını “Sahne işçilerinin içinde bulunduğumuz sistem sebebiyle umudu, inancı yok” diye özetledi. Özakoğlu, “Bu sebeple sendikaya üye olmak istemiyorlar. Sorunlarını biliyorlar, bundan dert yanıyorlar ancak ‘gelin sendikamıza üye olun. Birlikte mücadele edelim’ çağrımıza cevap vermiyorlar. Sınıf bilinci düşük, sahne emekçileri, işçi olduklarının farkında değil. 30 senedir sektördeyim ve benim de 2 yıllık sigortam var. Emekliliğimiz yok, sağlık hizmeti alamıyoruz. Bunun için çalışmalarımıza başladık ve geriye dönük borçlanma yasası getirilmesini istiyoruz. En azından elinden gelen kişiler kendi primlerini yatırabilir bu şekilde. Biz, sanatçılarımızı, sahne emekçilerimizi sendikalı olmaya sendikamıza üye olmaya davet ediyoruz. Birleşik bir mücadeleyle haklarımızı sonuna kadar alacağımıza eminim” dedi.
Özakoğlu, 68 milyon nüfusu olan İngiltere’de Müzisyenler Birliği’nin (MU) 31 bin üyesi olduğunu ancak 86 milyon nüfusu olan Türkiye’de 10 bin sendika üyesi bile bulunmadığının altını çizerek “İngiltere’de sendikalar taban ücret dayatabiliyor. Sahne işçileri de müzisyenler de işlerini haklarını alarak yapıyor. Bizim ülkemiz de ise sahne emekçileri ‘açız, geçinemiyoruz’ diyor. Bu ülkede denetim mekanizması olmadığı için işçiler bu durumda” diye konuştu.
Devamı için tıklayın.