Wooster Group’tan Fareler Senfonisi

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Türkar Çoker

Richard Foreman’ın “Symphony of Rats” (Fareler Senfonisi) oyunu Wooster Group tarafından New York’ta tekrar sahnelendi.

Ontological-Hysteric tiyatronun kurucusu, avangart tiyatronun öncü isimlerinden Richard Foreman’ın uzun yıllar önce sahnelenen oyunu, yine avangart tiyatronun bir başka öncü topluluğu Wooster Group tarafından yeniden yorumlanarak, Elizabeth LeCompte’nin ve Kate Valk’ın ortak yönetimleriyle grubun Performing Garage’ında New York seyircisine sunuldu.

Gertrude Stein’ın şimdiki zamanda “Bilinç Akımı” yazım biçiminden çok etkilenen Foreman’ın oyunlarında sürekli, tek bir konu anlatımı, belirli bir yapı ve şartlar altında gelişen derinlikli karakterler, başı, gelişimi, sonu olan, gelişim içinde bir konu görmeyiz. Foreman, kendi deyimiyle tiyatroda “öykü anlatımına, olay örgüsüne, empatiye” karşıdır. Komik öğeler, seyircinin kahkahaları, karakterlerin kah pseudo felsefi replikleri kah vodvilvari oyunculuk biçimlerinin amalgamına verdikleri tepkinin ürünüdür. Karakterler, burada-ve-şimdi tarzında bir bilinç akımıyla konuşup kendilerine üçüncü şahısta hitap ederler. Bu tür bir sunuş seyircinin oyunla ve karakterle özdeşleşmesini olanaksız kılar. Foreman, bu tekniklerle, seyircinin oyunla empati kurmasını önlerken, kendi bilinçli yorumunu getirmesini amaçlar.

New York’un aşağı Manhattan bölümündeki tarihi Saint Mark’s Kilisesindeki ‘Ontological-Hysteric’ adlı tiyatrosuyla uzun yıllar oyunlarını sergileyen Foreman ilerleyen yaşı nedeniyle ne yazık ki uzun zamandır tiyatro üretmiyor. Aktif olduğu dönemlerinde hiçbir oyununu kaçırmadığım Richard Foreman’la hem tiyatrosunda ve hem de sık sık geldiği New York Üniversitesinde birçok kez sohbet ettim. 60’ların avangart akımından gelen ve şahsen tanıdığım diğer öncüler, Richard Schechner, Judith Malina (The Living Theatre), Augusto Boal, Anna Sokolow vb. gibi Foreman da son derece mütevazi, dost, yaklaşılabilir, önemli bir öncü sanatçıdır…

Symphony of Rats, Foreman’ın yönetimiyle 1988’de The Wooster Group tarafından gene Performing Garage’da sahnelenmişti.

Performing Garage 1967-1980 yılları arasında Richard Schechner’in The Performance Group’unun deneysel oyunlarına yuvalık eden garajdan dönme ünlü tiyatro. Daha sonra tiyatro içi bir darbeyle Schechner ayrılmak zorunda bırakılınca grup LeCompte’nin yöneticiliğinde The Wooster Group adını aldı.

Symhony of Rats, absürd insan gerçekliği, düşleri ve politik güçlerin ilişkileri üzerine sürreal bir meditasyon. LeCompte ve Kate Valk Symphony of Rats’a getirdikleri yeni yorumla, Foreman’ın orijinal sahnelemesindeki birçok öğeyi önemli derecede değiştirip, teksti keserek yeniden aranje etmişler. Foreman’ın kendi yönettiği hemen her oyunda kullandığı (çoğunlukla seyircilerin en ön sırasına yerleştirilmiş bir mikrofon kompartımanından yer yer kendisinin konuştuğu) mikrofondan gelen dışarlak, yorumsal sözler, bu yorumda sahnenin içindeki oyuncuların yer yer mikrofona konuşmaları şeklinde değiştirilmiş.

Foreman’ın sahnelemelerinde adeta imzası haline gelmiş, sahne ile seyircinin iplerle, tellerle ayrılması hatırı sayılır derecede azaltılmış ama gene sahne ile seyirciyi ayıran sembolik bir halat bırakılmış. Orijinal sahnelemedeki takım elbise-kravatlı giysilerin, robotlar korosunun yerini çağdaş bilim-kurgu video klipleri, D.H. Lawrence’e, William Blake’e göndermeler almış. Foreman’ın karakteristik, tıka basa her cinsten garip aksesuarlarla dolu sahnesinin yerini, The Wooster’ın birçok oyununda gördüğümüz, televizyon ekranlarından yansıtılan, düşük teknolojili mültimedya pasajları, kısa video klipleri almış. Oyunun, Foreman’ın bütün oyunlarında olduğu gibi, başından sonuna gelişen, mantıki olarak izlenebilecek bir konusu yok. Baş karakter, çevresel felaket ve yaklaşan kıyametin uyarıları altındaki bir ülkenin (ABD?) Başkanı. Uzaydaki değişik yıldızlardan gelen iletişimler, mesajlar Başkanı birtakım diplomatik eylemlere iter. Doktorlarla, görevlilerle, uzaylı yabancı bir yaratıkla, başı basketbol çemberinden yapılmış kasklı bir astronotla yaptığı konuşmalarda (konuşma sesleri ses efektleriyle sanki Andromeda Galaksi’den geliyormuş etkisi yaratırken) “resmi bir şahsiyet olarak uzaydan aldığım mesajlar bana dünyanın sonunun yaklaştığını bildiriyor” diyerek endişesini dile getirir.

Başkan, kadınların yapay yiyecekler yaptıkları bir gezegen keşfeder. Başkanın sağlığından kaygı duyan yardımcıları onu diyagnostik bir tarayıcıdan geçirdikten sonra dışkısı bir bilmeceye dönüşür. Bütün yardımcılar, zaman zaman kulaklar, uzun tırnaklar takarak farelere dönüşürler.

Güdümlenip, ateşlenen nöronlar, içsel ve dışsal, fısıltı ya da acılı çığlık halinde sesler, eski bilim-kurgu filmlerden klipler, uzaylı yabancılar, sorgulayan fareler, uzaydan sesler duyan, beyninin içindeki çelişkilerden, kaos’tan ufalanıp, tekerlekli iskemlesinde oraya buraya sürüklenen Başkan..! Bütün oyunun yapısı, karakterlerden bir farenin deyimiyle, ‘beyindeki kaos’un tiyatrolaştırılmasıdır.’

Bütün avantgart yapıtların, zaman içinde ‘Tarihi Avangart’lara dönüştüğünü anımsadığımızda, 60, 70, 80, 90’lı yılların dudak ısırtan sahnelemelerinin de, günümüz yaşamının yalnızca her gün değil, her saat değişen şoklarla dolu gerçekliğinde, bunlardan uzaklaştıran, anarşik ama adeta huzur veren birer sanatsal alana dönmeleri doğal!

The Wooster Group’un yeni yorumu, orijinal oyunun dipten kaynayan karanlık komplolar motifini yeterince işlememiş ama oyuncuların son derece başarılı performansları, yönetmenler LeCompte ve Kate Valk’ın orijinal, yaratıcı yorumları, ses ve mültimedya tasarımları ve uygulamaları, nostaljik bir şekilde çok özlediğim Foreman oyunlarından aldığım tadı, tam olmasa da bir ölçüde, yeniden deneyimlememi sağladı.

Tam da Richard Foreman’ın kendi tanımlamasına benzer bir şekilde:

“Bugün şunu düşünüyordum. Yaşam, arzuladığınız bir şeyi sezdiğiniz anı yaşama olayıdır. Bunu andıran ve gerçekliğin içinde bulduğunuz her şey her zaman başarısızdır. O, daha önce algılanan an kadar yüzde yüz zengin değildir. Dolayısıyla, yaptığınız her bitmiş şeyin (sanat yapıtı -T.) içine böyle bir bilincin yapılandırılması gerekir: Bu yapmayı sevdiğiniz bir şeydir, ancak aslında başlangıçta içinizde sevgiyi uyandıran şeyin kendisinin tam gerçekleştirilmesi değildir. İşte bu yaşamın hem trajedisi, hem de fırsatıdır. Gerçek sanatın yansıtması gereken şey de budur.”

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Türkar Çoker

Yanıtla