Sahnelerden Meydanlara Direniş

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Vecdi Sayar’ın BirGün‘de yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması üzerine İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin başlattığı yürüyüş ülkemizin dört bir yanında halkın farklı kesimlerinin katılımı ile kitleselleşti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in cesur çağrısı ile Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları aralarındaki görüş ayrılıklarını bir yana koyarak demokrasiye sahip çıktılar. Ülkenin otoriter bir rejim tarafından yönetilmesine karşı çıkan gençler protestolarını hafta boyunca aralıksız sürdürdü. Siyasi partiler, meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, emek örgütlerinin yanı sıra sanatçılar da direnişe omuz verdi. İktidar kendinden bekleneni vermekte gecikmedi. Gösterileri izleyen, yani görevlerini yapan gazeteciler ev baskınları ile gözaltına alınırken RTÜK muhalif kanallara cezalar yağdırdı. Yandaş kanallar Maltepe meydanına sığmayan dünkü muhteşem Maltepe mitingini bile görmezlikten gelmeye çalıştılar. Öğrencilere destek veren öğretim üyeleri hakkında soruşturmalar, gözaltılar birbirini izledi. Kayyımlar tarafından yönetilen HEP’li belediyelerin yanına CHP’li belediyeler eklendi. 5 belediye başkanı (biri önümüzdeki seçimin Cumhurbaşkanı adayı) ve farklı siyasi çizgilerden 3 siyasi partinin genel başkanları tutuklu.

Sanatçıların büyük bölümü bu utanç verici tablo karşısında suskun kalmazken, Gezi’den bu yana yaşanan bu en büyük direnişe karşı sanat örgütlerinin bir kısmının sessizliği, rejimin devlet desteklerini bir tehdit aracı olarak kullanmasının sonucuydu hiç kuşkusuz. Ama cesur sesler de duyuldu. Oyuncular Sendikası, Tiyatro Kooperatifi, PEN, TYS, Yayıncılar Birliği, BSB bildiriler yayınlayarak adalet ve özgürlük mücadelesinin yanında olduklarını açıkladılar. Özgür Sanat Meclisi’nin önayak olduğu imza kampanyası binlere sanatçıyı aynı şemsiye altında topladı. İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşegül İşsever 27 Mart mesajında “Tiyatro, bir milletin aynaya bakma cesaretidir. Her sahne, toplumun nabzını tutan bir kalp gibi atar” diyordu. Dünya Tiyatro Günü’nü bu atmosfer içinde kutladık.

TİYATRONUN İŞLEVİ

Uluslararası Tiyatro Enstitüsü’nün (ITI) her yıl bir başka tiyatrocudan istediği ‘Dünya Tiyatro Günü’ bildirisi ve eleştirmen Hayati Asılyazıcı’nın Ulusal bildirisi tüm tiyatrocuların duygularını yansıtıyordu. Yönetmen, eğitmen, yazar, Attis Tiyatrosu’nun kurucusu ve Genel Sanat Yönetmeni, Tiyatro Olimpiyatları’nın esin kaynağı ve Uluslararası Tiyatro Olimpiyatları Komitesi’nin başkanı Theodoros Terzopoulos’un önemli sorular içeren mesajının ancak bir bölümünü paylaşmama olanak veriyor köşemin sınırları (bütününü ‘Tiyatro Dergisi’nin sitesinde okuyabilirsiniz): “Tiyatro, yoksullaştırılmış, sanal gerçeklik hücrelerine hapsedilmiş, boğucu özel yaşamlarına gömülmüş yurttaşlarla dolu bir dünyada, çağımızdan yükselen imdat çağrısını duyabilir mi? Gölgesini yaşamın her alanına yayan totaliter bir baskı ve kontrol sistemi tarafından ezilen varoluşların robotlaştırıldığı bir dünyadan yükselen çağrıyı duyabilir mi?… Tiyatro, insanlık durumunun 21. yüzyılda içine sokulduğu, yurttaşların politik ve ekonomik çıkarlar, medya ağları ve kanaat oluşturucu firmalar tarafından manipüle edildiği halden kaygı duyuyor mu? Sosyal medyanın bir yandan sözün akışını kolaylaştırırken, diğer yandan biz ve Öteki arasına o gerekli görülen mesafeyi sokan muazzam bir mazeret haline getirildiği dünyadan kaygı duyuyor mu? ‘Öteki’nden, farklı olandan, ‘Yabancı’dan duyulan sessiz ama derin bir korku giderek düşüncelerimizi işgal ediyor, eylemlerimize yön veriyor. Tiyatro, bu kanayan travmayı göz ardı ederek, farklılıkların bir arada varoluşuna yönelik bir atölye işlevi görebilir mi?…”

DÜNYA TİYATRO GÜNÜ’NDE İKİ TALİHSİZ KARAR

Tiyatrocuların bu önemli gününde iki tiyatro kurumundan gelen haberler tiyatro çevreleri ve kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Bunlardan biri Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları’nın 1 Nisan’dan itibaren bilet fiyatlarına yaptığı olağanüstü zamdı. Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Veda Yurtsever, oyun biletlerinin 70 100 TL’den 330-450 TL’ye çıkartılmasını D.T’nın asli görevini inkar etmesi anlamına geldiğini belirterek, kurumdan emekliliğini istedi. Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği (DETİS) bu kararı eleştirirken “Devlet Tiyatrosu kar amacı güden bir kurum değil, tam tersine ‘Sosyal Devlet’ olmanın gereği olarak yapılandırılmış bir Cumhuriyet kurumudur… Sanatı toplumun her kesimine ulaştırmak amacıyla bilet fiyatlarını daima halkın ortalama gelir seviyesinde tutarak, herkesin tiyatroya ulaşabilmesine fırsat sağlar. D.T. bilet fiyatlarına yapılan zam, ‘evinizde oturun televizyon seyredin demekten başka bir şey değildir…” diyor.

Devamı için tıklayınız.

Paylaş.

Yanıtla