Artİst Kumpanya’nın ‘Sabaha Karşı’ oyunu seyircisiyle buluşuyor. Yazar Utku Erkovan oyunda akıllara Berkin Elvan’ın gelmesine dair şöyle diyor: “Bizim toplumumuzda akla Berkin gelirken bir Yunanlı’nın aklına Aleksis gelecektir.” Yönetmen Balta ise “Sistemin her türlü baskısına karşı mücadele edenlerin hikâyesi bu oyun” ifadelerini kullanıyor.
Artİst Kumpanya’nın oyunu ‘Sabaha Karşı’ seyircisiyle buluşmaya devam ediyor. Utku Erkovan’ın yazdığı oyunun yönetmen koltuğunda Ahmet Balta oturuyor. Oyuncu kadrosunda ise Gizem Kandemir, Eylül Güntekin, Hamit Mutlu, Kemal Yazıcı bulunuyor. Oyun, Adem ve Sado isimli iki kardeşin hikayesini konu alıyor.
İkiye bölünmüş bir şehrin bir yakasını oluşturan Kömürcüler Mahallesi’nde yaşayan kardeşlerin hikayesini günümüz ülkesini anımsatarak anlatan oyun aynı zamanda müzikler ve danslarla izleyeciyi diri tutuyor. Yazar Utku Erkovan, yönetmen Ahmet Balta ve oyuncular Gizem Kandemir, Eylül Güntekin, Hamit Mutlu, Kemal Yazıcı oyunu BirGün’e anlattı.
∗∗∗
BERKİN’DEN ALEKSİS’E
Adem ve Sado karakterleri nasıl ortaya çıktı? Bu iki kardeşin temsili nedir?
Utku Atakan Erkovan: Oyunumuzdaki manevi ve dionysosçu bağı kurmak adına, birçok etken gibi kardeşliğin de yer alması gerektiğini düşündüm. Oyunun genelinde bulunan ikilik kullanımı, mahalle ve kardeşler arasında da olmalı ve kendi içinde de bunların iki farklı ucunu temsil etmeliydi. Sado daha delikanlı denebilecek, isyanını müzikle dışarı vuran, fevri bir karakter iken Adem daha ağırbaşlı, kendini okumaya ve yazmaya vermiş biri ve hem iç çatışmasıyla hem de vizyonu ile mahallenin neden olmasın diyebileceğimiz düşünsel ufkunu temsil ediyor. Edebi eserlerde sıklıkla görülen kalem ve kılıç karakterler de diyebiliriz.
Oyundaki Başkan adayı, gerçek hayattaki hangi figürlere veya olaylara referans veriyor?
Oyunumuzdaki Başkan karakterine ilişkin spesifik bir tercihte bulunulmadı, bu da aslında başkanın veya temsilinin herhangi bir yerde herhangi bir erk olabileceğine ilişkin. Yer yer siyasal, yer yer ataerkil ve de kapitalist dünyanın herhangi bir erki. İkili sahnelerimizden biri olan Müezzin ile olan sahnede de, tarihte çok kez olduğu gibi dini erkle aynı kulvarda bulunmayı eksik etmiyor. Biraz güç sahibi olmak ve bu gücün kısıtlanmamasına hatta insanlar tarafından imrenilmesine dair, yoksa erkin çeşidi yahut kim olduğu yine fark etmiyor.
Kömürcüler Mahallesi’nin hikâyesi ne kadar gerçekçi? Bu mahalle ve içindeki dinamikler günümüz Türkiyesi’nden ilham aldı mı?
Aslında gerçekçi olmak yahut günümüze referans vermek gibi özel bir kaygımız hiç olmadı, anlatmaya çalıştığımız şeyleri nasıl en iyi anlatabiliriz diye düşündüm sadece. Yola çıktığımız hikaye arayışı, günümüze parmak bastığı kadar zamansız, bu topraklara değindiği kadar da mekansız olmak üzerineydi. Biraz da bu sebeple spesifik isimler kullanmadık. Kömürcüler ve Şerifönü ikiliğini toplumsal harmoni ve huzur eksikliğini temsil etmek üzerine seçtim, bu karakteristik özellikler de Nietzsche’nin Dionysos ve Apollon dikotomisinden yola çıkılarak mahallelere ve mahalleliye affedildi. Nietzche bu günlerin toplum sorunlarına ne kadar uyduğunu görse şaşırırdı muhtemelen.
Oyunda gaz kapsülü ile kafasından vurulan bir çocuktan bahsediliyor. İzlerken aklıma Berkin Elvan’ı getirdi. Siz de böyle bir bağ mı kurmak istemiştiniz?
Akıllara Berkin’in geleceğini tabii ki biliyorduk, anmak da istedik, sahne direkt olarak Berkin özelinde olmasa da mahalleye bir lütuf gibi getirilen hem maddi hem de fikirsel ateşin geri tepmesiyle ve yol açtıklarıyla alakalıydı. Bizim toplumumuzda akla Berkin gelirken bir Yunanlı’nın aklına da Aleksis gelecektir, Aleksis’in ve Atina’da yol açtıklarının hikayesi de ilham aldığımız hikayelerden. (Yazının devamını buraya tıklayarak takip edebilirsiniz…)