(Deniz Burak Bayrak’ın Julien Favreau ile yaptığı ve Birgün’de yayımlanan söyleşiyi okurlarımızla paylaşıyoruz.)
Maurice Béjart, balenin dünya çapında mihenk taşı isimlerindendi. Kurduğu ‘Béjart Ballet Lausanne’, tutkulu ve zamandan bağımsız koreografisiyle yıllara kafa tutuyor. 30 yıldır diyar diyar gezilerek sanatseverlerle buluşturulan ‘Ballet for Life’, tekrar İstanbul’a geliyor; seyircilerine yaşam, umut ve dinamizm vadederek. Hem de iki akşam üst üste. 7 Mart Cuma ve 8 Mart Cumartesi saat 20.30’da Volkswagen Arena’da sanatseverlere görsel ve işitsel bir şölen yaşatacak olan topluluğun Sanat Yönetmeni Julien Favreau, Ballet for Life’a ilişkin sorularımızı yanıtladı.
İstanbul’da tekrar sahne alacak olmanız neler düşündürüyor?
İstanbul’a gelmeyeli uzun zaman oldu. Türk izleyicisinin performansımıza olan coşkusunu ve heyecanını görmek beni derinden etkiledi ve heyecanlandırdı. Tutkuları çok şey anlatıyor çünkü Béjart’ın dehası bu etkinliği inanılmaz derecede ilgi çekici kılıyor; Mozart ve Queen’i bir araya getirmek benzersiz ve büyüleyici bir deneyim yaratıyor.
‘Ballet for Life’ nasıl bir gösteri? Béjart’ın koreografisinin özü nedir?
Gösteri, aramızdan çok erken ayrılanlara saygı duruşunda bulunuyor: Mozart, Gianni Versace, AIDS nedeniyle yitirdiklerimiz… Örneğin, Jorge Donn ve Freddie Mercury ve diğerleri… Bu sadece bir bale değil; bir dizi müzik videosu gibi yapılandırılmış bir gösteri. Umut mesajı taşıyor ve genç, dinamik bir ruhu temsil ediyor. Duygularla dolu; insanlar ağlayacak, gülecek ve anılarını hatırlayacak. Bu performans, tüm nesilleri etkiliyor.
Koreografileri seçerken vurgulamak istediğiniz bir tema var mı?
Sanat yönetmeni olarak koreografileri seçerken sanatsal tercihlerim çeşitli faktörlere bağlıdır: izleyici talebi, tur programları, şirketin ihtiyaçları ve o sırada mevcut dansçılar. Amacım hem dansçıları hem de koreografileri vurgulamak. Ayrıca, özellikle konuk koreograflarla çalışırken, o belirli anda şirkete getirmek istediğim sanatsal tonu ve enerjiyi de dikkate alıyorum.
QUEEN, MOZART VE VERSACE
Gösterinizde klasik bale sahnelemesine mi tanık olacağız?
Béjart’ın koreografik dili klasik dans tekniğinde kök salmıştır. Ancak, onu geleneksel bağlamından çıkarıp yeniden yorumlayarak modern ve yenilikçi bir performans yaratır. Dansçılarımız – kadın dansçılar için ‘point’ çalışması da dâhil olmak üzere- günlük olarak klasik bale dersleriyle eğitim alırlar. Bu klasik unsurlar gösteride açıkça görülüyor ancak beklenmedik şekillerde dönüştürülüyor ve yeniden yorumlanıyor.
Queen, Mozart ve Versace gibi öncüler nasıl bir araya getirildi, hangi aşamalarda onlarla karşılaşacağız?
1996’da Béjart, Queen’in müziğini Mozart’ın müziğiyle yan yana getiren bir performans yarattı. Kostüm tasarımını arkadaşı Gianni Versace’ye emanet etti. Prodüksiyon, AIDS’ten ölen ikonik dansçısı Jorge Donn’a bir övgüydü. Freddie Mercury ile doğal olarak bir bağ ortaya çıktı. Mozart’ın müziği, dönemler, stiller ve duygular arasında bir diyalog yaratarak çarpıcı bir kontrast sağlamayı amaçlıyordu.
Balenin romantizmle ilişkili bir sanat formu olduğuna katılır mısınız?
Bale, romantizmle güçlü tarihsel bağlara sahip olsa da bu tek stille sınırlı değildir. Romantik baleler vardır ancak anlatı baleleri ve soyut olanlar da vardır. Béjart’ın repertuvarı tüm bu farklı formları kapsar ve zengin ve çeşitli bir performans yelpazesi sunar. Çalışmaları genellikle geleneksel bale estetiğini aşarak, gerçekten benzersiz ve evrensel bir şey yaratmak için çağdaş temaları, müziği ve hareketi birleştirir.
Sanatseverlere iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
İstanbul’a dönmek inanılmaz derecede anlamlı. Uzun yıllar sonra burada tekrar performans sergilemek büyük bir ayrıcalık. Amacımız Béjart’ın çalışmalarını paylaşmak ve yeni nesil dansçılar tarafından icra edilenleri yeni nesille tanıştırmak. Sonuç olarak, bu bir gösteriyi deneyimlemekle ilgili; izleyiciler duyguları hissetmeli, anı yaşamalı.